Bu bölümden kısacık bir an eğlenceli Çakır'ı değil de, üzgün Çakır'ı görüceksiniz. İyi okumalar kelebeklerim.
Sıcak havanın tenime değmesiyle uyandım. Bugün hava diğer günlere göre daha sıcak.
Ellerimi gererek esnedim. Yavaşça çadırdan çıkıp bizimkilerin çadırlarına baktım ama daha hiçbiri uyanmadı, belli ki...
Sandalyeye oturup etrafı izlemeye başladım. Sayılı günümüz kaldı, burada. O günden sonra herkes tekrardan dağılacak, farklı yerlere gidicez. Keşke hep liseli olsaydık... En azından orda hep bir aradaydık.
"Derinim..."
Arkamı dönüm baktığımda Çakır'ın gözlerini ovuştura ovuştura yanıma geldiğini gördüm. Sandalyesini çekip yanıma oturdu.
"Ne düşünüyorsun burada, tek başına?" diye sordu.
Arkama yaslanıp gülümseyerek, bi süre sonra benden çok uzağa gidecek olan deli dolu Çakır'a baktım. "Sayılı günümüz kaldı, bi süre sonra hepimiz tekrardan dağılıcaz."
Çakır'ın suratı asıldı, ardından tekrardan kendini toparlayarak gülümsemeye çalıştı. "Ama hiçbir zaman aramızda ki bağlar kopmayacak Derin. Biz hep böyle kalıcaz, birbirinden kopmayan Ateş koleji gençleri olarak; Deli dolu, eğlenceli, komik, sorunlu bir grup genç olarak...."
Son dediğine güldüm. Cidden sorunsuz bir günümüz geçmiyordu, lisede. "Ama hepimizin uzaklara savrulması beni üzüyor. Tekrar birleşir miyiz ki sonra?" diye bir soru yönelttim.
Çakır gözlerini benden kaçırdı. O da emin olamıyordu belli ki... Gözlerini tekrardan gözlerimle birleştirdi. Serçe parmağını bana uzattı. "Birbirimizden ne kadar uzakta olsak asla iletişimi koparmayacaz. Biz hep aynı kalıcaz. Söz ver bana!"
Çakır bile bilmiyordu, tekrardan bir araya gelip gelmeyeceğimizi... Kendinden de emin değildi. Kendinden emin olan Çakır hemen öne atlar, bunu reddederdi. Serçe parmağımı onunkiyle birleştirdim. "Söz!" dedim.
"Sözü bozanın ağzı yüzü yamulsun!" dedi. Kahkahamı tutamadım. Kafamı aşağı yukarı sallayarak onayladım.
Kolumdan tutup beni kaldırdı. "Hadi hadi, sayılı günümüz var zaten üzülerek değil eğlenerek geçirelim bari!" dedi gülümseyerek. Aslında bu daha çok acı dolu bir gülümsemeydi. Bunu anlamama rağmen belli etmeyerek bende gülümsedim.
Eline aldığı süpürgeyle çadırlara vurmaya başladı. "Hadi kalkın, sabah oldu. Kalkmayanın ağzına çorap sokarım, hemde giyilmişinden!" diye bağırmaya başladı.
Ardından durup bana baktı. Aklına bir şeyin geldiği yüzüne takındığı o pis gülüşünden belliydi.
Koşmaya başladığında ne yapacağını anladım. Yan taraftakilerin çadırlarına gidip süpürgeyle bir kaç kere vurup geri geldi.
Sandalyesini çekip telefonunu eline aldı. Sanki az önce bunu yapan o değil, havasını yaratmaya çalıştı.
"Ne oluyor?" Cenk denen çocuk çıktı, çadırdan.
Çakır kafasını çevirip ona baktı. "Hayırdır, niye anırarak çıktın çadırdan?"
"Sen mi vurdun, çadırıma lan?" diye sordu.
Çakır baştan aşağı çocuğu süzde "Git donunun üstüne bir şey giy böyle ciddiye alamam seni!" dedi gülerek.
Çocuk bir an altına baktı. Sonra hemen çadırına girdi. Çakır gülerek bana baktı. Caner çadırdan çıkıp bize doğru geldi.
"Ne bu gürültü sabah sabah!""Sabahı mı kaldı, beyinsiz! Saat kaç oldu, acıktım." dedi Çakır isyan ederek.
"Yeseydin ya bir şeyler ben mi tuttum mal!"
"Sensiz boğazımdan bir şey geçmiyor aşko! Ama seni yesem boğazımdan çokta güzel geçersin." dedi Caner'in götüne elleyerek.
Caner, Çakır'ın eline vurup "Sabah sabah sövdürtme, o elini müsait bi yere uçurarak gönderirim." dedi.
Çakır dudak büzdü. "Ama çok güzel."
Tam Caner cevap verecekken çocuk tekrar çadırdan çıktı. Ve aynı soruyu tekrarladı. " Sen mi vurdun çadırıma lan!?"
Çakır ayağa kalkıp "Çadırımın önüne sen mi sıçtın, çadırıma sen mi vurdun, bi sonrakinde gece beni sen mi götürdün diyeceksin heralde!" diye bağırdı.
Çocuk bir an afalladı. Bunu beklemiyor olmalıydı "Sen yaptın demedim, soru sordum." dedi sakin bir ses tonuyla.
"Sorma kardeşim sorma. Bıktım senin şu her boku ben bilirim tavırlarından. Keşke bir şey bilsen yine sesimi çıkarmam!" Çakır'ın bu tavırlarına ben bile gözlerimi kocaman açarak baktım. Oyunculuk desen nirvana!
"Her neyse, kusura bakma." dedi Cenk.
Çakır elini sallayıp "Önemli değil." diyip sandalyesine geri oturdu. Göz ucuyla çocuğun çadıra girip girmediğini kontrol etti. Girince de kahkaha atmaya başladı.
Caner kaşları havaya kalkık bir şekilde Çakır'a baktı.
"Çakır, sen oyuncu mu olsan?" diye sordum.
"Derinoş bilmez misin senin bu kardeşin her şeyde başarılı." dedi zaferle gülümseyerek.
"Bu oyunculuk değil oğlum! yalancı da değilsin, sen yalanın da yılanın da ta kendisisin!" dedi Caner.
Çakır gülerek "Ama ayıp oluyor Canerişkom, ben sadece kaostan besleniyorum. Ben neredeysem kaos oradadır." dedi. Ardından ekledi. "Hem zaten eğlence yeni yeni başlıyor. Bunlar alıştırmaydı."
Yavaş yavaş bitiyor hikayemiz, kitabın sonunu benim bile düşünmediğim bir şekilde bitirecem. Bakalım hikayenin sonu nasıl biticek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLEJ GÜNLÜĞÜ 4 -KAMP MACERASI
Teen FictionATEŞ KOLEJİYLE SON MACERAYA HAZIR MISINIZ?