Aras, evden ayrıldıktan sonra Burak Murat ile tekrar bahçeye çıkmıştı. Bende teşekkür etmek için kapıya doğru gittim. Sırtımı eşiğe yaslayarak öylece Burak'a baktım. Göletin yanındaki yapay kayalara kalçasını yaslamış dalgın dalgın gölette ki suya bakıyordu. Parmakları arasına yerleştirdiği sigaranın dumanı ise tek şerit olarak havalanıyordu.
Ona küçükken göleti ilk gösterdiğim zamanı hatırlıyordum da ne kadar heyecanlıymışım! Yeter ki beğendiğine dair bir işaret versindi. Onu memnun edeyim diye dört nala atılıyordum. Burak benim için hep bir kahraman rolünü üstlenmişti. Yada ben ona bu özelliği ekleterek buna tutunmuştum. O güne kadar hep dayakla ve hakaretle büyüyen bir çocuk için epey normal karşılanmalıydı bu durumum
Çünkü, bana ilgiyle gelinince çabuk bağlanıyordum herkese. Biraz da olsa kendimi aşmam Burak sayesinde olmuştu. Her ne kadar umursamaz tavırları olsa da eğitmenci tarafı hep baskındı bizlere. Bir çok alanda kendimi geliştirmeme vesile olmuştu.
Bir müddet daha kapıda bekleyerek onlara baktım. Murat konuşuyordu ama Burak onu dinlemiyor gibiydi. Hatta parmakları arasındaki sigarasını dahi unutmuştu. Arada Murat'a kısa cevaplar vermek için dudaklarını oynatıyordu. Bende o kadar dalmışım ki arkamdan sinsi gibi omuzlarıma dokunan el ile yerimde sıçradım.
"Özür dilerim halacım, korkuttum mu?" Aşırı duygu yoğunluğundan gözlerim kızarıp direkt kendisine sarıldım.
Başımı omzuna yaslayarak "Hala sana birşey anlatacağım. Çünkü ben artık bu yükü tek başıma kaldıramıyorum"
"Biliyorum halacım! Anlatmana gerek yok. Herşeyi biliyorum"
Halamdan ayrılarak titreyen dudaklarımı oynattım. "Nee? N-nasıl? Neyi biliyorsun?" halam buğulu gözleriyle Burak'ı işaret etti. Dönüp Burak'a baktığımda gözlerim tekrardan doldu.
Yutkunarak halama döndüm. "Ne yapacağımı bilmiyorum halacım. Bana bir çıkar yol göster lütfen"
Halam beni kendine çekip tekrar sarıldı. Bir süre konuşmadan sessizce bekledik. Hisli bir nefes verdiğimde halam şefkatli bir ses tonuyla "Sen farkedilmediğini düşünüyorsun ama Burak'ın ağzına düştüğün o kadar belliydi ki"
Gözlerimi yumarak "O kadar mı belli ediyordum?"
Hıçkırıklarıma gülmem de eklenince tuhaf sesler çıkarmaya başladım. Halam kafama şaplağı geçirdi. Ardından yüzüme bakarak alt dudağını dişlerinin arasına alıp emmeye başladı
"Sana birşey diyeceğim ama üzülme olur mu?" deyince başımı belli belirsiz sallayarak onayladım ve tüm dikkatimi onun ağzından çıkacak kelimelere verdim.
Ellerini her iki yanağıma götürerek "Iı şey... Sanırım Burağ'ın sevgilisi var halacım. Yani ondan uzak durursan senin için daha iyi olur! Yoksa çok üzülecek çok yıpranacaksın" dediğinde başımdan kaynar sular döküldü. Ne demek sevgilisi vardı. Bana yoktu demişti geçen haftalarda. Çevik bir hareketle Burak'a baktığımda o da bize bakıyordu. Benim şaşkın halimi görünce çatılı kaşlarıyla ayağa kalktı ve toplanan pantolonunu silkeledi. Benim donukluğum devam edince bana doğru adımladı
Halam ise elini omzuma koydu. "Ben içeri gidip hazırlanacağım kuzum. Efe beni bekler. Sende kendini üzme sakın. Konuşmak istersen mutlaka ara" halama dönerek şaşkınlıkla ağzımı açıp açıp kapattım. Ne diyecektim ki? Teşekkür mabında kısaca başımı salladım.
Murat ise göletin orda biraz daha bekleyerek müştemilata doğru adımladı. Annesi kapıyı açınca içeri girdi. Gözlerim Burak ile ilişince boğazımda yumru oluştu. Yutkunamıyor nefes almakta dâhi güçlük çekiyordum. Sözde asistanıma Sude'ye git Ahu'yu araştır demiştim. Bu olaylardan sonra tamamen aklımdan çıkmıştı. Geçenlerde Sude hastaneye beni ziyarete gelince sormayı unutmuştum. Çünkü bıcır bıcır konuşarak kafamı şişirmişti. Bende ona iki günlük izin vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GözYaşı
Short StoryAnnesinden yediği dayaklar yüzünden gözyaşlarını kaybeden bir çocuk/Genç #1 Sevgi #1 Love #1 romantizm #1 Biseksüel #1 Lgbt #1 Gay #2 Eşcinsel