Telefonun sesini duymama rağmen gözlerimi açmak istemedim. Fakat telefon ısrarla çalınca bir elimle yüzümü kapatan saçlarımı kulağımın arkasına alarak diğer elimle de telefonu elime aldım.Uyku sersemliğiyle her yere aval aval bakan ruh halim bir anda kaybolmuştu.Arayan Poyraz'dı.
-"A.Alo... "Kekelememe sebep olmuştu.
-" Elif konusmamiz lazım mahallede seni bekliyorum." daha yeni uyandım bile demeden telefonu yüzüme kapatmasıyla yattığım yerden doğruldum.Dolabımdan kot pantolonumu ve mavi gömleğimi alarak banyo'ya yöneldim.Banyo'ya girip rutin işlerimi hallettikten sonra saçlarımı at kuyruğu yapıp son bir kez aynaya baktım. Güzel görünüyordum.Annem'e baktım evden hicbir ses gelmiyordu ve kardeşlerimin odasına giderek onlarada baktım daha uyuyorlardı. Kimseye duyurmadan kapının arkasındaki anahtarı alarak sessizce kapıyı kapattım.
Poyraz bizim merdivenlerin bir kaç adım ötesinde beni bekliyordu.Yanına giderek "Günaydın" dedim aynı şekilde "Günaydın"diyerek yürümeye başladık.Bir süre sessiz kaldıktan sonra kafamı yere eğerek "Sence de çok erken değil mi ? Bu saatte beni aşağı indirdin ?" Diyerek konuşmayı başlattım. "Elif senden başka anlatacak kimsem yok ama lütfen aramızda kalacak." demesiyle yerden kafamı doğrultup gözlerine baktığımda ağlayacak gibiydi. Gözleri kızarmış, pek belli olmasa da göz altları çökmüştü. Sanırım dün uyumamıştı. Şaşırmıştım neden benden başka anlatacak birisi olmasın ki ? Sibel'e ne olmuştu. Peki ya annesine ? Veya arkadaşlarına ? Bir süre onun gözlerine bakarken "Bana yardım et " Demesiyle yüzümde anlamsız bir belirti olmuştu. Benden yardım istiyordu.Korkmuştum. "Nasıl ? " diyerek gözlerimi gözlerinden ayırmadım. Gözlerine baktığımda istemeden de olsa acıma hissi geliyordu içimden.İlk defa onu böyle görüyordum.Poyraz'ın "Babam ölmemiş" demesiyle gözlerimi kocaman açıp şaşkınlıkla " Nasıl olur ? " dedim. Sanırım sesim yüksek çıkmıştı. Omuzumdan tutup beni bir kenara çekerek "sessiz ol Elif. " dedi. " Tamam" dedim boğuk bir ses tonuyla. "Elif sadece bir kaç gün benimle Ankara'ya gel.Babamı bulup geri geleceğiz diyerek" Düşünmeme izin vermeden " Lütfen Elif " dediğinde dayanamadım. Tamam dedim. Teşekkür edip arayacağını söyleyerek yanımdan uzaklaştı.
~ POYRAZ~
Dün elimde cep telefonumun titremesiyle beraber uyandım.Sessizdeydi. Arayan Sibel'di. İstemeden de olsa tüylerimde ürperme,vücudumda titreme, avuç içlerim çoktan terlemişti bile.Nedenini bilmiyorum. Aradan ne kadar geçse de sesini duyduğumda sıkışan kalbimi...
-"Alo "
-"Alo Poyraz"
-"Efendim ? "
- "Mahalle'de seni bekliyorum konusmamız lazım "diyerek " Neden " dediğimde telefonu yüzüme kapatmasıyla ağzımdan istemeden de bir kaç küfür çıkması bir oldu.Sinirliydim.Yerimden doğrulup elimi yüzümü yıkayıp hazırlandıktan sonra aşağı indim. Köşe başında beni bekliyordu. Onu gördüğümde hafif tebessüm ettiğimde aldırmadan kafasını yere eğerek sadece ağzının kıpırdadığını ve birkaç kelime ettiğini gördüm. Telefondaki gibi hala sinirliydi. Ayrılalı çok olmuştu. Fakat ne yüzle benimle konuşmak istediğini merak etmedim değil.
"Evet seni dinliyorum Sibel " dediğimde gözlerime bakarak " Dinliyor musun gerçekten he ? Sen nasıl biriymişsin ya ben senden beklemezdim " diyerek göğsüme doğru sıktığı elini " Nefret ediyorum senden " diyerek vurdu. Gözlerinden bir kaç damla inmişti o anda.Bana dokunduğunda eski yaşadıklarımız geldi aklıma bir anda. Bana "Seninle sadece gönül eğlendirdim" dediği kelimesi gelmişti.
Kaşlarımı çatarak " Ne diyorsun sen Sibel ? " deyip kafamı kaldırıp baktığımda Elif'i gördüm. Sibel onu gördüğünde daha fazla sesini yükselterek " Bu mu he bu mu ? " diyerek bağırdı. Şaşkınca bakarken Elif hızlıca demirkapıya doğru yöneldiğinde arkasından tekrar bağırarak " Şttt bi baksana kızım sen !! " diye seslendi.Elif geri dönüp "Bana mı dedin ? " diye sesini yükselttiğinde araya girerek "Sana demedi git. " kelimeleri ağzımdan çıkmıştı.Elif'in sinirlendiğini farkettim. Sibel " Evet sana dedim kızım biz 3 sene lan 3 sene çıktık öyle konuşmayla olmaz anlıyor musun ? " dediğinde kafamı Sibel ' e çevirdim. Beni kıskanıyordu. Hoşuma gitmişti.Hiç bir şey demeden sadece onları izliyordum.Elif'in
"Ne yapıyım çıktıysanız dün bana mesaj atan bugün senle mi konuşur olmuş ? " dediğinde gerçekten sinirlenmiştim. Fakat onun açısından haklıydı. Arkasını bir hışımla dönüp eve çıktı. Kafamı Sibel'e dönerek " Sen bana neyin hesabını soruyorsun ? Ne hakla ? " dediğimde Sibel' ın gözleri tekrardan dolmuştu. Buna dayanamıyorum.Her defasında karşıma geçip ağladığında kıyamayıp affettiğim defalarca olmuştu. Ama bu kez öyle birşey olmadı. Hele ki Elif'in son dediği kelimelerle daha da sinirliydim. Bir iki adım daha atıp yanına yaklaşarak "Buradan git ve bir daha karşıma çıkma." Kelimeleri çıktı ağzımdan. Ve arkasını dönüp gitti. Aynı dili konuşanlar değil aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.Ben onunla aynı duyguyu paylaşmıyordum...Sibel yanımdan gittikten sonra eve hiç gitmedim. Allak bullak olmuş kafamın dağılmasını istedim biraz.Farkında bile değildim havanın karardığından. Hani sokakta sadece sen olursun, sadece kendi sesini duyarsın, arkanda birini hissedersin ya tam da öyleydi.Korkmazdım karanlıktan benim rengim siyahtı zaten. Arkamı döndüğümde 1.80 boylarında,siyah t-shirt giymiş, yüzünü kaplayacak şekilde gözlük takmış bir adam vardı.Aldırmadan yoluma devam ettim. Kafamı sağ tarafa çevirdiğimde onun da benimle birlikte gittiğini gördüm.Ona baktığımda ağzının kenarından sırıtır şekilde 'Baban ölmedi.' dedi. Kafamı yerden kaldırıp ona baktığımda "Şaşırtacak bisey söylemedim ki "diyerek kahkaha attı.Yakasından tutup taş duvara ittirdim "ne diyorsun lan ? sen kimsin ? " diyerek. "Boşver beni. Eğer sizin mahalledeki Elif KARACAOĞLU'nu Ankara'ya getirmezsen babanı ve şuan yanına götürülen anneni bir daha göremezsin. O anda yumruk attım yere düştüğünde " Konuş lan neden istiyorsunuz kızı ? ne yaptıracaksınız kıza ? Annem nerde ? Babam öldü ne saçmalıyosun ? Diyerek bağırdım.Sokağın başında bekleyen iki adam bize doğru koştu. Adamı yerden kaldırıp, kollarımı tutup arkada birleştirdiler. "Kes lan sesini. Dediğimizi yapmazsan kaybedersin." dedi sağ taraftaki adam.Onun adamlarındandı.
"Ne işiniz var Elif'le ? Onu getirirsem bırakacak mısınız ailemi ? Ayrıca neden güveneyim sizin gibi şerefsizlere ? " dedim
"Sakin ol genç ona zarar gelmeyecek sadece Ata KARACAOĞLU ona kendi işlerini yaptıracak." Dedi gülerek.
" Ne yani babası mı ? " diye söylendim.
"Aynen öyle biz seni yarın akşam arayacağız kızı ikna et sakın babasından bahsetme ! Zamanın çok az. " diyerek kollarımı serbest bırakıp gittiler.
'Nasıl yapardım bunu ? Ne diyeceğim ben Elif'e ?' diyerek yerden duran çöp tenekesine tekme attım.Demek babam ölmemiş.Nefret ediyorum babaa senden! Nefret!! Bana ve Annem'e çektirdiklerin bitti sanmıştım. Babam Acımasız pislik herifin tekiydi. Bitkisel hayattan uyandığımda bana ilk olarak söylenilen babamın ölümüydü. Demek bu da kendi çıkarları için yaptığı bir oyundu. 'Bana yaptıklarını tekrardan Annem'e yaptırmana izin vermeyeceğim' diyerek yürümeye başladım. İki sokak sonraki parka gittim. Parkta gördüğüm banka doğru uzandım.Uyumadım,sabah ezanının okunmasına saatler kalmıştı. Elif'e ne diyeceğim hakkında düşüncelere daldım.
Ezan okumasından 1 saat sonrasında Kot pantolonumun cebine elimi uzatarak telefonumu elime aldım.Rehberden Elif'in numarasını bularak aradım.Mahallede onu beklediğimi söyleyerek telefonu kapattım.Telefonumu geri cebime koyup, banktan kalkıp mahalleye doğru hızlı adımlarla koştum."Günaydın" diyerek yanıma geldi. Aynı şekilde "Günaydın" dedim. Bir süre sessiz kaldıktan sonra Elif'in soru sorması üzerine kendimi toparlayıp babamın ölmediğini ve bana bir tek kendisinin yardım edebileceğini söyledim.Şaşkındı en az benim kadar."Elif sadece bir kaç gün babamı bulup geri geleceğiz diyerek" Ona benimle birlikte bu akşam Ankara'ya gelmesini istedim. Düşünmesine izin vermeden" Lütfen Elif " dediğimde Tamam Poyraz geleceğim babanı bulup geri döneceğiz dediğinde çok teşekkür ederim seni arayacağım diyerek eve gittim.
Eve gittikten bir kaç saat sonra telefonum çaldı.
-" Hallettin mi işi ?"
- "Evet."
- " Bu akşama uçak biletleriniz bir adam tarafından sizin eve bırakılacak. Sakın yanlış birşey yapayım deme ..." diyerek telefonu kapattı.
~ ELİF ~
Poyraz'ın yanından eve geldiğimde evdekiler henüz uyanmamıştı. Çok uykum vardı. Sessizce odama ilerleyip üzerimdekileri bir çırpıda değiştirip yatağıma uzandım. Uyuyakalmışım. Poyraz'ın 2- 3 saat sonra beni aradığında istemeden de olsa uyandım. Akşama hazır olmam gerektiğini söyledi. Elimde yapabileceğim birşey yoktu. Benden istenilen yardımı geri çeviremezdim. Hazırlanmam gerek diyerek yatağımdan doğrulup dolabımın üst kısmında olan büyük çantamı elime aldım. Birkaç parça eşyamı çantaya doldurdum. Bu akşam Ankara'ya gideceğim.Tabi gitmeden önce yapmam gerekenler var...
Arkadaşlar bakalim Elif'i ve Poyraz'ı neler bekliyor.Asıl aksiyon bu bölümden sonra başlıyor kitabımı okuduğunuz ve verdiğiniz oylardan dolayı hepinize teşekkür ederim.Kitap hakkında yorumlarınızı bekliyorum.