herkese selamm! bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. sıkı tutunun bu bölümde 💌Lost in the fire - The Weekend & Gesaffelstein
🌊vargas, oyun odasından içeri girdiğinde etrafı süzdü, ebrar'ı uzak bir kısımda, bilardo masasının başında gördüğünde sessiz adımlarla yaklaştı. bilardo istekasını kavrayan biçimli, uzun parmaklarında gezdirdi gözlerini.
itiraf etmeliydi, elleri çok güzeldi. insanların arasında sadece oyun kartını tutan ellere baksa, ebrar'ı kolaylıkla bulabilirdi.
"bizden sıkılmışsın?" vargas'ın sorarcasına çıkan sesi, ebrar'ın dudağının kenarının usulca yukarı doğru kıvırmasına neden olmuştu. atışını yaptıktan sonra başını kaldırdı, kızın siyah kot şort ve ince askılı bir bluzun içinde ne kadar güzel durduğuna baktı.
"mümkün mü?" diye sordu ve yavşakça ekledi. "sen varken hele.."
vargas gülümsedi, kızın yanına yaklaştı. bilardo topunun birini eline alıp masaya yaslandığında, ebrar yanında duruyordu. sırtındaki dekolteyi fark ettiğindeyse dudaklarını ıslatmadan edememişti. güzeldi. kız gerçekten çok güzeldi ve tenini gördükçe dokunmak, dokundukça ileri gitmek, bütünleşmek istiyordu.
parmaklarının arasında topu çevirirken, "becerebiliyor musun oynamayı?" diye sordu. başını olumlu anlamda salladı, ebrar. "kumarı ne kadar iyi oynuyorsam bilardoyu da o kadar iyi oynuyorum."
vargas alayla sırıttı. "oynayamıyorsun yani?"
kızın güzelliği etkilemişti ebrar'ı. bu inkar edilemez bir gerçekti ancak güzelliğiyle bütünleşmiş çok ince noktalar vardı. zekası, kelimeleri, yerindeki iğneleyici konuşmaları... bunca zaman aradıklarının bir özellik olmasını anlatmıştı.
onun yıllardır aradığı melissa vargas'tı. bırakmayaysa asla niyeti yoktu, çünkü bu kişinin ona böylesine davranması, soğukluğu, yerindeki imalı tavırları ebrar açısından daha alaycı ve daha zevkli bir hale getiriyordu. eğleniyordu. ve ebrar eğlenmeyi her şeyden daha çok severdi.
elindeki istekayı masaya bıraktı ve parmaklarını, bluzunun ince taşlı askısının etrafında gezdirmeye başladı. "oynuyorum,"
"ama bilardodan ve kumardan daha güzel oynadığım şeyler var." bakışlarını kızın gözlerine sabitleyip tek gözünü kırptı.
"aslında..." dedi vargas. ebrar'ın omzunda dolaşan parmaklarına kısa bir bakış atarken. aralarındaki teması sonlandırdı, elindeki topu masaya bıraktı. ve istekayı eline alarak masumca gülümsedi. "bana bilardo oynamayı öğretirsin diye düşünmüştüm."
kaşlarını kaldırdı şaşkınlıkla. bilardo oynamasını bilmiyor muydu sahiden? şüpheyle kızı süzdü. inanmalı mıydı, bilmiyordu. "lütfen," diyerek dudağını hafifçe büzüşünü gördüğünde alt dudağının üstünde dilini hızlıca gezdirdi.