Eskiden, Burak'ın takdirini kazanmaktan daha güzel birşey yokmuş gibi gelirdi bana. Ruhum sadece Burak'ın varlığıyla beslenirdi. Herşeyin en iyisini en güzelini bir tek o yapabilir, o tasarlayabilirmiş gibi geliyordu. Birşey yapacaksam ilk ona mesaj atar ondan onay alırdım. Eğer müsait ise arar, detaylıca anlatırdım herşeyi.
Ama şimdi bundan hiç mi hiç emin değildim. Dün gece bana
Seni seviyorum demişti. Sana olan duygularımdan dolayı seni unutmak için Ahu ile bir denemeye karar vermiştik ama olmadığını beni sevdiğini söylemişti.Buna ne kadar inanmalıydım! İnanın hiç bilmiyordum. Ama bir gerçek vardı. O da ona olan sevgim hala yerli yerindeydi. Ne kadar kırılsam da yinede seviyordum. Allah kahretsin ki bir gram dâhi eksilmiyordu.
Mutfaktan sesler gelince gözlerimi araladım. Başımı Burak'ın bacağına yaslamış o şekil uyumuştum demekki. Üstümde de onun ceketi vardı. Duvardaki saate gözlerim ilişince henüz sabah yedi buçuktu. Başımı usulca oradan aldım ve oturur pozisyonuna geldim. Dönüp Etrafıma baktığımda Murat'ı göremedim. Muhtemelen Burak onu evine göndermişti.
Bakışlarımı Burak'ın yüzüne çevirdiğimde kaşları çatılmış, kalın dudakları öne doğru büzüşmüş bir şekilde uyuyordu. Aldığı her nefeste kaslı göğsü inip kalkıyordu. Bu pozisyonda uyuduğu için epey rahatsız olduğu belliydi. Ben ise kaçırıldığımdan beri ilk defa bu kadar soluksuz uyumuştum.
Dün geceki konuşmalar etrafımı sarınca dudaklarım kendiliğinden kıvrıldı. Dün beni sevdiğini söylemişti değil mi? Saçlarıma, alnıma, şakağıma öpücükler kondurmuştu dimi? Allahım sana geliyorum! Alt dudağımı hafiften ısırarak başımı iki yana salladım. Bundan daha güzel saadet yoktu.
Neyse bir bacağımı kalça arama koydum ve dirseğimi kırıp dizime koydum. Çenemi ise yumruk yaptığım elime yasladım öylece yakışıklı bir o kadar da erkeksi yüzünü izledim. İnceledim. Gelecek hakkında hayaller kurdum. Yüzünün her bir santiminde kendimi buldum.
Çok karizmatikti. İnsanların dönüp defalarca baktığı bir fiziğe de sahipti.
Evin çalışanlardan biri bana doğru hafif gürültüyle gelince sessiz olması için işaret parmağımı dudağıma götürdüm. Özür dileyerek kulağıma eğildi.
"Yusuf bey, bir şeye ihtiyacınız var mı efendim?" diye sorunca başımı iki yana salladım.
Tek ihtiyacım olan şey Burak'ın yanımda olmak sonsuza kadar ona bakmaktı. Ama öncelikle bana bu güveni vermeliydi. Benim de buna ikna olup güvenmemdi. Sonradan damdan düşer gibi boşluğuma tekrar dönmek istemiyordum.
Aklıma Aras ile randevum gelince, elime telefonu aldım ve Aras'ın numarasını tıkladım. Aramak yerine direkt mesaj yazdım.
Ben: Aras, bugünkü gezi işini başka bir güne ertelesek olur mu?
Mesaj attıktan on dakika sonra telefonumun ışığı yanıp söndü. Aras mesajıma geri dönmüştü. Açıkçası bu kadar erken döneceğine inancım sıfırdı. Ekranı kaydırdığımda bu mesaj atıldı.
Aras: Olur. Hem benim de bir işim çıkmıştı. Ama en kısa zamanda bunu bana borçlusun ;)
Aras: ❤️
Bir süre mesaja bakakaldım. Kalp emojisini görünce bir an içimden ne alaka diye geçirdim ama olabilirdi. Yeni tanışıyorduk. Sanırım aramızdaki samimiyeti ilerletmek için yapıyordu.
Telefonu kapattım ve tekrar manzarama göz kaydırdım. Aradan yarım saat geçmeden kapı zili çaldı ve ağzımın ucuyla sessiz bir küfür savurdum. Tamda sırasıydı. Kahretsindi resmen!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GözYaşı
Short StoryAnnesinden yediği dayaklar yüzünden gözyaşlarını kaybeden bir çocuk/Genç #1 Sevgi #1 Love #1 romantizm #1 Biseksüel #1 Lgbt #1 Gay #2 Eşcinsel