Bölüm-9 'Dans Yarışması'

70 4 0
                                    

"Nehir, uyan hadi" Gökçe'nin sesiyle gözlerimi aralamıştım. Dünden kalan yorgunluğum sayesinde hareket bile edemeyecek kadar berbattım.

"Saat kaç?" Dedim gözlerimi kapatarak.

"9 buçuk, benim dersim var çıkacağım birazdan. Senin de varsa birlikte gidelim" dedi.

"Tamam kalkarım şimdi" diyerek geçiştirdim onu ve Gökçe odadan çıktıktan sonra birkaç dakika daha gözlerim kapalı durmuştum.

Nihayet uyku sersemliğim geçince yerimde doğrularak ayağa kalktım. Üzerimi giyindikten sonra çantama gerekli eşyalarımı ve kitaplarımı koyup odamdan çıktım. Deniz ve Gökçe birşeyler atıştırıyordu.

"Günaydın fıstıklar" dedim gülerek. Bu Denizin lafıydı ama bugünlük ben çalmıştım. İkisi de söylediğime gülerek günaydın dediler. Birşeyler atıştırdıktan sonra Gökçe'yle birlikte çıktık.

Yolda giderken aklıma Deniz olayı geldi.

"Gökçee" dedim sonunu uzatarak ve yüzüme muzip bir sırıtış ekleyerek.

"Efendiiiimm" dedi o da benim gibi.

Sonradan hemen ciddileşerek "Ya geçen gün düşündüm de Deniz çok tatlı çocuk değil mi?" Dediğimde anlayamadığım bir yüz ifadesine büründü.

"Nereden çıktı şimdi bu?" Dedi gözlerini yere çevirip daha hızlı yürürken.

"Birbirinize bakışlarınız çok tuhaf." Dedim sırıtıp onun adımlarına uyum sağlamaya çalışırken.

"Of saçmalama be" dedi yanakları kızarırken.

"Utanma kız" dedim dalga geçerek ve bu sefer gözlerini büyütüp bakarken "Ya Nehiir" dedi uyarırcasına ve ardından gülmeye başladı.

Okuldan içeriye girdiğimizde kantine gitmek için otoparktan geçiyorduk. Yolun ortasından yürüdüğümüz için arkamızdaki arabanın korna sesiyle kenarıya çekildik ve araba yanımızdan geçtikten sonra bunun Doruğun arabası olduğunu gördüm.

Az ilerideki boş bir yere park ettikten sonra arabadan indi ve bir an için göz göze geldik ve hemen bakışlarını kaçırarak sanki beni hiç tanımıyormuş gibi havalı bir şekilde yürüyerek kantine girdi. Arkasından biz de kantine girdiğimizde aldığı kahveyle yanımdan hızlıca geçip kantinden çıktı. Yüzüme bile bakmadan.

Bu davranışı karşısında Gökçe de şaşırmıştı ve beni dürtükleyerek "kuğulluğa devam ediyor seninki" dedi gülerken. Bense Kantinin camlarından dışarıda yürümekte olan Doruğun arkasından bakıyordum hala. Niye böyle yapmıştı? Dün gece çok farklıydı. Hatta beraber uyumuştuk. Gökçe'ye dün geceyi anlatmadığım için bana aval aval bakıyordu. Eğer dün geceki Doruk ile bugünkü Doruğu bilseydi o da en az benim kadar şaşırırdı.

"Nehir, çocuk gitti otur artık istersen" demesiyle kafamdaki düşüncelerden arınıp Doruğa bakan bakışlarımı Gökçe'ye çevirerek onun oturduğu masaya oturdum. Gökçe birşeyler anlatıyordu ama aklım hala Doruktaydı. Dün beni öpüp, benimle aynı yatakta uyuyup bugün nasıl böyle davranıyordu aklım almıyordu açıkcası. Gökçe'ye tepkisiz bir şekilde baktığımı farkedince "iyi misin sen?" Dedi tek kaşını yukarıya kaldırarak.

"Evet, iyiyim" dedim gülümsemeye kendimi zorlayarak ve ardından "Benim dersim var hadi öptüm" diyerek oturduğum sandalyeden kalkıp kantinden çıktım. Doruğu bulup onunla konuşacaktım. Böyle yapmamalıydı.

Okulun binasına girdiğimde zemin kattaki panonun önünde birkaç öğrenci görmüş ve meraklanıp oraya gitmiştim. Panoda asılı olan kağıtta üniversiteler arası dans yarışması olduğuna dair bir bilgi vardı. Ben kağıdı incelerken omzumda bir el hissedip döndüğümde karşımda Selda Hoca'yı gördüm.

Yakışıklı ÖküzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin