NaLu-"Seni Tekrar Kaybedemem!"

772 55 13
                                    

Büyük Büyü Oyunları kazanılmış, Eclipse Geçit'i kapatılmıştı ve lonca binası yeniden yapılmıştı. Fairy Tail daha ne kadar mutlu olabilirdi ki? En güçlü lonca ilan edilmişlerdi ve yedi sene boyunca aşağılanmanın acısını çıkartmışlardı.
Loncada yine aynı günlerden biri yaşanıyordu: Grup halinde toplanıp bir masada oturanlar, içki içenler, kavga edenler, göreve gidip gelenler.... Herkes mutluydu, bir kişi hariç. O da pembe saçlı ateş büyücüsünden başkası değildi.
O gün Natsu, Lucy ve Happy birlikte göreve gitmişti.
"Köylülerin evlerini ve ekinlerini maafeden bir grup canavarı yenmek, ha? Kolay gibi görünüyor", dedi Lucy elindeki kağıdı incelerken.
"Aye", diye bağırdı Happy sevinçle. "Natsu?"
Lucy ve Happy'nin gözleri, trenden indikleri zamandan beri konuşmayan Natsu'ya döndü.
"Natsu?", Lucy elini Natsu'nun omzuna koyunca Natsu irkilerek Lucy'e baktı.
"Eğer miden hala kötüyse biraz dinlenebiliriz", diye öneride bulundu Lucy, fakat Natsu,'iyiyim ben, birşeyim yok', diye geçiştirerek yürümeye devam etti.
-Fairy Tail-
Wendy, Carle, Erza, Gray , Juvia, Gajeel ve Lily ile birlikte bir masaya oturmuştu ve dalgın gözlerle portakal suyunu içiyordu.
"K*çımın Şöminesi son zamanlarda hiç normal davranmıyor", diye konuyu açtı Gray.
"Juvia, Gray-sama'ya katılıyor. Juvia, Natsu-san'ın mutlu olması gerektiğini düşünüyor", diyerek Gray'e destek çıktı Juvia.
"Ona laf attığımda cevap vermiyor ve kavgaların hiçbirine katılmıyor, nesi var bu Alev Kafa'nın?", dedi Gajeel.
"Eclipse Projesi'nden etkilenmiş olabilir. Belki Igneel-", diye başlamıştı Erza fakat onun konuşmasını bölen şey Wendy'nin sesiydi.
"İşin aslı öyle değil", dedi Wendy üzgün bir ifadeyle. Carle ve Lily bir birine baktı. Bunu gören Gajeel ", Lily'nin bilidiği halde benim bilmediğim şeyde ne?!", diye köpürdü. Herkesin dikkati Wendy'e odaklanmışken etrafa bir sessizlik hakimdi. En sonunda Wendy kafasını kaldırdı ve konuştu", Gelecekten Gelen Lucy-san'ı biliyor musunuz?"
-Natsu ve Lucy-
"LUCY!!", diye bağırarak Lucy'yi uyarmaya çalıştı Natsu, fakat Lucy zaten canavarın keskin tırnaklı pençesini görmüş ve tam elini anahtarına uzatacağı sırada, bir ses duydu.
"Karyuu no Hoko!!", diye canavarın üzerine kükredi Natsu, yine. Natsu, Lucy'e saldıran bütün canavaarın pestilini çıkarmıştı. Bu yüzden Lucy'nin hiçbir şey yapmasına gerek kalmamıştı. Ama Lucy sinirliydi. Neden kendisinin de savaşmasına izin vermiyordu? Çok mu zayıftı? Çok mu beceriksizdi? İşe yaramaz mıydı? Natsu'ya yük mü oluyordu?
Lucy bunları düşünürken geri dönüş yolculuğu sessizlik içinde geçmişti.
-Fairy Tail -
Kimse birşey söyleyemiyordu. Sanki küçük dillerini yutmuş gibiydiler. Şaşkınlıktan açılmış iri gözler. Levy gözyaşlarını tutamıyordu. En yakın arkadaşıydı halbuki.
Kapının aniden açılmasıyla Natsu, Lucy ve Happy göründü. Fakat...çok garip...Sanki aralarında bir duvar varmış gibi bir birlerinden uzak duruyorlardı. Lucy, Erza'nın yanına oturdu. Erza, aceleyle gözlerini silerek ve birşey belli etmemeye çalışarak ," Göreviniz nasıl geçti? ", diye sordu.
"Başarılı", diye cevap verdi Lucy. Ama sesi hiç buna sevinmiş gibi çıkmıyordu.
"Juvia birşey olup olmadığını merak ediyor", diyerek araya girdi Juvia.
"Sorun şu ki", Natsu'ya dönerek, "Natsu benim savaşmama izin vermedi. Bütün canavarlar ona saldırırken Natsu bana 'Kenarda dur' dedi", diye açıkladı Lucy, öfkeli kahverengi gözleriyle Natsu'nun zümrüt yeşili gözlerine dik dik bakarken.
"Bunu yapmamın sebebi başına birşey gelme-"
"Neden?!", diye bağırdı Lucy, "ben zayıf mıyım?! İşe yaramaz mıyım?! Fazlalık mıyım?! Eğer savaş sırasında yardımcı olamayacaksam ortak olmamızın ne anlamı var!?", artık içinde tutamıyordu Lucy. Sözleri gözyaşlarına karışıyor ve damlalar halinde yanaklarından akıyordu. Natsu bile şaşırmıştı Lucy'nin tepkisine. Lucy ise gözyaşlarını silerek hızlı adımlarla loncadan çıktı.
"K*çımın Şöminesi, salak gibi kızın arkasından bakmasana! Git hadi peşinden!"
"Gray haklı! Hadi Natsu!", Happy'de Natsu'nun sırtında kapıya doğru iterek. Natsu arkasını dondur ve onlara, her zaman arkasında durup ona cesaret veren ailesine baktı. Teşekkür ederek koşmaya başladı.

Lucy, sakura ağacının altına oturmuştu, Natsu'nun onun için söküp, kendisinin görebilmesi için sandala koyduğu ağacın altına. Gözyaşları ince çizgiler halinde istemsizce akıyordu gözlerinden.
"Özür dilerim", ses hemen yanından geliyordu. Lucy döndü ve gözleri dolmuş, ağlamamak için kendini tutan Natsu'yu gördü.
"Na-tsu?"
Natsu eğilerek Lucy'yi kendine çekti ve nefesini kesecek şekilde sıkıca sarıldı. Natsu yüzünü ilk önce Lucy'nin baharın en güzel çicekleri gibi kokan saçlarına, sonra da boynuna gömdü.
Lucy ise şaşkındı. O'na bu kadar yakın olmak, vücudunun sıcaklığını hissetmek onu her zaman bu hale getiriyordu. Boynunun ıslandığını hissedince Natsu'nun ağladığını ve titrediğini anladı. Onu daha önce hiç bu halde görmemişti, dogrusu kimse görmemişti. Ardından Lucy'de Natsu'ya sarılarak elini onun pembe saçlarının arasına gezdirdi.
"Be-ben ne ya-pmam gerek-tiğini bilmiyorum! Ge-lecekten gelen Rogue...o t-tutamadığım kılıcın sa-sana..ben..Seni tekrar kaybedemem!", daha fazla konuşamadı Natsu, titremesi devam ediyordu. Lucy ise ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Natsu'nun ona bu kadar değer verdiğini bilmiyordu. Lucy, Natsu'ya daha sıkı sarılarak "Özür dilerim", dedi. Bu sefer şaşırma sırası Natsu'daydı.
"Bu kadar üstüne gitmemeliydim. Ayrıca," Natsu'ya sarılmayı bıraktı ve yüzünü ellerinin arasına aldı, "teşekkür ederim. Her zaman yanımda olduğun için", diyerek yanağını öptü. ♥
Onlar hep birlikte olacaklardı...
Ölene kadar.
************************************
KONNICHIWA YAZAR-CHANLAR VE OKUR-CHANLAR ; D
ÖNCELIKLE BU BÖLÜMÜ BİRİCİK ADAŞ-SAMA'YA İTHAF EDİYORUM ♥♥♥
BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ?

One Shot CollectionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin