2 ay sonra...
Menefer
İnsanlar zalimdi, gaddardı. Onlarca hayat bir hiç uğruna solup gidiyordu. Kulağımda çınlayan çığlık sesi yüreğimi dağlıyordu.
Solup giden bir hayatta içerideki odadaydı.
Elim büyümüş karnıma giderken korkuyla kapının açılmasını bekliyordum.
Kopan güçlü çığlık sesinden sonra tüm sesler kesilmişti. Gözlerim yanımda bulunan anneme giderken beklemeye başladık.
Beklediğimiz bebek ağlama sesi gelmezken odanın kapılarını sonuna kadar açıp içeri girmiştim.
Yatak kanlar içinde kalmışken bembeyaz olmuş teniyle minik Asia'nın yanına koşar adımlarla gittim.
Zorlukla aldığı nefeslerle gözleri beni bulmuştu.
Buruk bir gülümseme dudaklarında yer etmişti. Eline uzanıp sımsıkı tutarken minik bedeni ölümün eşiğindeydi artık bundan emindim. Ölümün soğukluğu ellerinin etrafını sarmıştı."Kraliçem..." zorlu fısıltısıyla saçlarını severken gülümsedim.
"Buradayım güzel kızım iyisin sana hiç bir şey olmayacak. Korkma sakın!" arkadan yükselen kuvvetli bebek çığlığı ile ebe kadın gülerek yanıma geldi.
"Kraliçem yaşıyor, yaşıyor!" kanlar içindeki minicik bebek öyle bir bağırıyordu ki sarayda duymayan yoktu eminim.
Ellerimi uzatıp onu kucağıma almıştım. Minik elini tutarken azıcık araladığı gözleriyle sessizliğe büründü."Bak Asia." kendisi gibi olan minik annesine onu gösterdiğimde gülümsedi.
"Çok güzel..." zorlukla sesi çıkarken öksürdü.
"Küçük bir Asia daha geldi aramıza. Baksana kızın ne kadar güzel ve akıllı." Asia birden nefes alamazken elimden bebeği ebeye verip telaşla minik kızıma uzandım.
"Asia!" hekimler onu kurtarmak için her şeyi yapsada zorlu doğumu bedeni kaldırmamıştı.
Son nefesini vermeden önce elime sıkıca tutunmuştu."O size emanet. Onun adı Tiye olsun. Bu sizden tek ve son istediğim Kraliçem." gözlerini tavanda bir yere dikerken çektiği son nefesi verdikten sonra bir daha geri alamadı.
"Asia..." gözleri kapanırken düşen bir damlayla takılı kaldı gözlerim. O bir damladan sonra gözlerimden devamı da gelmişti.
Bebeği annesinin ölümünü hissetmiş gibi tekrar ağlamaya başlamıştı.
Odadaki tüm hizmetliler de benim gibi ağlarken Asia'nın güzel saçlarını sevdim."Seni daha önce bulamadığım için affet beni güzel kızım. Senin yaşadıklarını kızın asla yaşamayacak. Onu gözümden bile sakınacağım sana ve tanrılara yemin olsun." göz yaşlarımı silerken alnından öpüp yerimden kalkmıştım.
"Onu soylu birisi gibi mumyalayıp gömün. Tüm masrafları benim hazinemden karşılanacak." Ebe minik bebeği sakinleştirip yıkıyordu.
Doğmadan önce onun için diktirdiğim minik kıyafetleri içinde dünya güzeli gibiydi.
Yanına gidip onu kucağıma almıştım. Minik gözleri dünyayı tanımak için aralansada yorgunluktan kapanıp duruyordu. Alnından annesini öptüğüm gibi öpüp güzel kokusunu içime çektim.
Annem yanıma gelirken omzuma destek olmak için şefkatli dokunuşlarını bıraktı."Onun için süt anne bulmalıyız. Bir süre sonra açlıktan ağlamaya başlayacaktır." annemin sözleriyle başımı sallarken Akila'ya döndüm.
"Akila onun için süt anne bulun. Temiz ve sütü bol olan bir kadın seçin. Hekimlerde gördükten sonra yanıma gelsin." bebeği hafifçe sallarken uykusuna yenik düşüp uyuya kalmıştı.
"Anne, Thutmosis'in yanına gitmek istiyorum izninle." annem başını sallarken gülümsemişti.
"Ben Asia ile ilgileneceğim kızım. Kendini yıpratma olur mu? Unutma sende bir annesin." Karnımı sevdikten sonra geri çekilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Çiçeği
Fiksi SejarahUyarı: Kitap tamamen tarihi yansıtmıyor bir kısmı benim hayal ürünüm. ******* O hepimizin efendisi aşağı ve yukarı Mısır'ın sahibiydi. Diz çöktüm önünde... Başka şansım var mıydı? Koca semaya bakıp içimden geçenleri haykırmak istesem de sessiz kalmı...