" Yoldaşlarım!!!
Bugün, bu gezegenin karanlıktan aydınlığa çıktığı ilk gün olacak ve bunu bizlerin, hepimizin birlikte başardığını bilmenizi isterim. Artık çocuklarımızın açlık, susuzluk, bulaşıcı hastalık, savaş ve terörle dolu bir gelecekte büyümesinden endişelenmeyeceğiz. Neredeyse 17 milyar insanın yaşadığı yaşlı gezegenimiz uzun zamandır hepimize yetecek kadar kaynak sağlayamıyor, ancak bugünden itibaren durumu tersine çevirecek kudrete sahibiz.
Hepinizin bildiği üzere uzun süredir, bütün sorunlarımızdan temelli olarak kurtulmamızı sağlayacak iki önemli proje üzerinde çalışıyoruz. 'Dünya Yüzüğü ve Huzur Uykusu'. Lütfen... Lütfen alkışlarınızı projelerin sonuçlarını gördüğünüz ana saklayın. Haydi gelin! Haydi birer içki alın ve siz gösterinin tadını çıkarırken ben de projelerin nasıl işlediğini anlatayım. Ah evet holovizyonun etrafına toplanın lütfen. Ekranda canlı olarak gördüğünüz bu devasa halka 'Dünya Yüzüğü Projesi'. Ekvator çizgisi boyunca dünyayı sarıyor. Dışarıda kafanızı kaldırıp gökyüzüne baktığınızda çıplak gözle bile görülebilir. Buraya kadar olanları herkes biliyor, ancak esas önemli kısmı birazdan göreceklerinizdir. Bay Blake hazırsanız prosedürü başlatın lütfen."
Dünyanın yaşadığı onca açlık ve sıkıntının yanında oldukça gösterişli ve rahat tasarlanmış odadaki insanlar konforlu koltuklarına yaslanmış, merakla olacakları görmek için bekliyordu. Daha fazla beklemelerine gerek kalmadan, Bay Blake'in kendine söyleneni yapmasıyla dünya yüzüğünden çıkan yüzlerce titanyum alaşımlı devasa çubuk, hızlanma rampası görevi gören yuvalarından fırlayarak önceden belirlenmiş merkezlere doğru inanılmaz bir hızla düşmeye başlamıştı. Çok değil birkaç saniye sonra korkunç sarsıntılar eşliğinde yere çakılan devasa çubuklar kara parçalarını neredeyse haritadan silmişti.
Salonda bulunan insanlar, ancak sarsıntılar durduktan sonra holovizyondaki görüntülere odaklanmayı başarabilmişti ama hiçbiri gördüğü yıkım manzarası karşısında tek kelime dahi edememişti. Uğrunda güçlerini ve servetlerini kullandıkları biricik amaçları sonunda meyvesini vermişti, ancak kimse böylesine dehşetli bir yıkımı beklemiyordu. Önündeki güruhun tepkisini gören Gün Hırsızı tatminkar bir gülümsemeyle olanları açıklamaya başladı. "Biraz önce izlediğiniz şaşaalı gösteride Dünya nüfusunun yüzde seksen beşi ortadan kalkmış oldu. Yani artık on dört buçuk milyar insanla yeryüzünün sınırlı kaynaklarını paylaşmak gibi bir sorumluluğumuz . Yine de istediğimiz sayıya ulaşana kadar yüzde onluk bir kısmı daha elemeliyiz. Anlarsınız ya ne kadar az ortak o kadar büyük pay. Ancak fazlasıyla yıkıcı olduğu için bunu dünya yüzüğü yerine, huzur uykusu projesiyle yapacağız. Holovizyonda görmüş olduğunuz binlerce uçan sondanın her birinin içinde ikişer tona yakın kimyasal madde var. Gaz formunda bulunan bu madde yüz elli kilometre yarıçapında bulunan bütün insanlara etki edecek şekilde geliştirildi. Ona 'huzur uykusu' adını verdik, çünkü soluyan kişi otuz saniyede tatlı bir uykuya dalar gibi hızla bilincini kaybediyor ve ne olduğunu anlayamadan çoktan ölmüş oluyor. Bay Blake, sondalar yerine yerleştiyse gösteriyi başlatın lütfen."
Bay Blake, Gün Hırsızı'nın isteğiyle sondalardaki gazı serbest bırakma komutunu vermişti. Bu esnada holovizyonun ekranında birden fazla yerleşim yerinden gelen canlı görüntüler yayınlanıyordu. Görüntülerde biraz önceki dehşetli saldırıdan canlı kalan insanlar sağa sola koşturuyor ve uçan sondaları fark etmiyorlardı bile. Ardından uçan sondaların yavaşça açılmasıyla huzur uykusu adı verilen kimyasal serbest kalmaya başladı ve etraftaki insanlar, ağaçtan düşen yapraklar misali bir bir yere yığıldı. Artık ne korkup kaçışan, ne de çığlıklar atan insanlar yoktu. Huzur uykusu başarılı olmuş geriye sadece hareketsiz bedenler ve sessizlik kalmıştı.
İlk saldırıda olduğu gibi bu saldırıdan sonra da, salonda bir süre sessizlik oldu, fakat bu kez sessizliği bozan gezegenötesi on iki şirketten birinin sahibesi olan güçlü, otoriter ve zarafet abidesi Stella Saim'di. "Söylemek istediğiniz şey, geçen on beş dakikada dünya nüfusunun bir milyarın altına düştüğü mü?"
Gün Hırsızı kendinden emin bir şekilde kadını yanıtladı. " Evet hanımefendi an itibarıyla dünya nüfusu 800 milyon civarına düştü."
Tekrar sessizlik olunca Gün Hırsızı konuşmaya devam etti. " Artık pişman olmak için çok geç, yirmi iki yıldır bunun için deli gibi çalışıyoruz, trilyonlarca tulk harcadık. Her birimiz zaten bu amaç için bir araya geldik unutmayın. Bu şekilde ölenlere iyilik yapmış olduk, bundan sonra yaşamak adı altında açlık, susuzluk, bulaşıcı hastalık gibi sefaletleri sırtlanmalarına gerek kalmadı. Kimse uyuduğunda komşusunun kendisini yemeye çalışabileceğini düşünmek zorunda değil artık. Her şeyden önemlisi aptal ve hantal devletler yok, böylece geleceği ellerimizle inşa edebileceğiz ve bizim bu geleceği oluşturmamız için bu kayıplar şarttı. Size yepyeni bir dünya vadediyorum dostlarım ve size söz veriyorum bir daha hiçbir şey aynı olmayacak." Bu sözler üzerine ikna edilmeye hazır olan bu topluluk çoktan suçluluk duygusundan kurtulmuş, birbirlerini tebrik etmeye başlamıştı. Sanki 16 milyar insanı, yüzlerce devleti yeryüzünden silen onlar değillerdi. O günden sonra Gün Hırsızı sözünü tutmuş, galeyan gününün ardından dünyada hiçbir şey aynı olmamıştı.
Okuyan arkadaşlar! Yorum yaparak ya da eleştirerek kendimi geliştirmem konusunda yardımcı olursanız sevinirim. Şimdiden teşekkürler ve iyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Av Çizgisi - Askıda
Science FictionAllak bullak bir gelecekte yolları kesişen iki düşman asker ve birbirlerine öğretecek çok şeyleri var. Peki siz bu geleceği keşfetmeye hazır mısınız?