Önümdeki video baştan sürekli sürekli başa sarıyordu. Haruchiyo-kun bana söz vermişti ; onun adı bile geçmeyecekti. Haruchiyo-kun bana söz vermişti ; her zaman yanımda olacaktı. Gecenin ıssızlığında bile yine saçlarımı sevmeye gelecek, bana yaptığım ne varsa yanlış olmadığını fısıldayacaktı. Yanlış olsa bile o beni yine avutacaktı. Kim olursa olsun insanların acımasızlığı kalbimi yakıp kavururken olduğum yerden ne bir adım geriye, ne bir adım ileriye yürüyebildim. Haruchiyo-kun'n kulaklarında Akane'nin küpeleri sallanırken elindeki kadehi ile öyle büyük bir keyif yapıyordu ki, bağırıp çağırmamak için sustuğum ne varsa bu geceye saklanmıştı sanki. Taiju önüme bir kadeh bırakıp omzuma vurduğunda bedenim acizlik ile kavruldu. Yerimden sallanarak kalktım ve usul usul küçük bar masasına yaklaştım. Sesim partide yankılanıyor gibiydi. Sevdiğim bir viski şişesini elime aldım ve kapağını açıp başıma diktim. Neredeyse yarısına kadar içtikten sonra boğazıma doğru akmasına izin vermiş ve gözlerimi kapatmıştım. Bir müddet orada sakinleşmeyi beklerken kucağıma doğru sürtünen kadına, aptallık yapıp düşmesin diye tek kolumu sarmaladım. Bana doğru bakışları döndüğünde beni öpmesine izin vermeden başımı yana çevirip midemin bulantısı yüzünden kucağımdan indirmiş ve kendime gelmek için anma bölümünün yapıldığı yerin önüne çöktüm. Akane'yi tanıyan veya tanımayan kim varsa önünde diz çökmüştü. Bir sürü tütsü ve mumun arasında çeşitli çiçekler vardı. Gözlerime biriken gözyaşlarını akıtıp yavaşça diz çöktüm ve ellerimi çiçeklerin üzerinde gezdirdim
Affet beni..
Fısır fısır kendi kendime konuşurken omzumdaki el beni yeniden ürkütmüş, Haruchiyo-kun yanıma doğru çökmüştü. Kulağımdaki sesi yüzünden kusmak istemiş, iki elimi de yumruk haline getirmiştim
_Bir gün, Inupi'yi de böyle anacağız._
İki çift gözyaşı daha gözlerimin önüne dolduğunda hepsini geriye doğru ittim ve yeniden başımı eğdim. Orada kaldığım sürede sanki ortam çok sessiz gibiydi. Karşımda Akane'nin cansız bedeniyle kaldığım o üç saat yeniden gelmiş gibiydi. Bir ay boyunca aldığım iznimde her gün kabuslarıma giren kadın, bugünlerde uğramıyordu. Onun yerine ben uğramaya gelmiştim. Nereye gömüldüğünü sadece eski arkadaşımız biliyordu. Ben bilmem istememiştim. Daha doğrusu bilmek hakkım olmamanın yanı sıra, bilmem bir işe yaramayacaktı. Bir müddet daha orada durduktan sonra yerimden kapının gıcırtısı ile kalktım. Saçlarımın dağınıklığını rüzgar tetikliyor gibiydi. İçeriye tek tek giren kadınların, adamların hepsi birbirinden güzeldi. Neredeyse hepsi de zor ayakta duruyordu. Mitsuya-kun'a her ne kadar Emma denen kızı getirme desem de o getirmişti. Hatta Emma içeriye girer girmez Ran'n kucağına oturmuştu. Gözlerimi kısa süreli devirdim ve bu sefer yerde oturup sallanan, Mikey denen çocuğa doğru adımladım. Onun yaptığı gibi yere doğru oturup bağdaş kurmuş, önümdeki viski şişesini uzatmıştım
Al iç. Yoksa içindeki sen, seni rahat bırakmaz.
Sanki bunu bekliyor gibi susamışcasına deli gibi içmiş, sonra yeniden bana uzatmıştı. Bu hali beni güldürürken Haruchiyo-kun ikimize de işaret verince Mikey'yle ayağa kalkmış ve sanki buradaki her şey çok normal gibi bir tarafına o, bir tarafına ben oturmuştum. Yerimden eskiden memnun olurken içimdeki şu merhametsiz vicdan midemi bulandırmaya devam ediyordu. Cebimdeki kokaini çıkartıp Haruchiyo-kun ve Mikey'e uzatmış, kendim de biraz içime çekip yeniden cebime sıkıştırdım. Akane'nin söylediği şarkıların hepsi çalmaya devam ediyordu. Ne kadar gülünç bir adaletti bu böyle.. Anma bölümündeki şapkalı, kısa boylu bir kız hala orada kalan tek kişiydi. Jetles eğlencesine dönmüştü. Anma gecesinden ziyade anma mutluluğu gibi bir şeydi ; iyi ki öldü der gibi. Duygusuzluk tüm kanıma işlerken kollarıma dolanan eller ile gülümsedim ve başımı o bölümden uzaklaştırdığım kadar uzaklaştırdım. Ne görmek, ne duymak istiyordum. Bir müddet sonra parti yerini seks barına çevirmişti. Bu alışık olmadığım bir durum olsa da şu anda midem de, zihnim de bunu kaldıracak durum da değildi. Oturduğum yerden kalktım ve Mitsuya-kun'a elimle bir işaret verdim. Oda hemen anlamış, Haruchiyo-kun'n görmeyeceği bir yere geçmiştik. Gördüğüm kadarıyla herkes çoktan sızmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glowing in the Dark | Kokonui.
Roman pour AdolescentsInupi dedi Hajime, o soğuk ve kan donduran sesiyle ; iyi bir yol seçmişsin.