Choi Seungcheol sırf yaptıkları yüzünden Mingyu'dan bilinci kaybettirecek güçte bir yumruk yediğinde tüm bunlara katlanmak zorunda kaldığı için o melez bozuntusuna sesli bir şekilde küfür etti. Böyle olması sanki kendi suçuymuş gibi tüm nefreti üzerine alması tamamen saçmalıktı.
Tüm bunların acısını ondan çıkarmak istese de böyle bir şey yapamayacağını daha doğrusu yapmayacağını bilmek canını daha çok sıkıyordu ya orası ayrı bir meseleydi. Tüm bunlara Jihoon'un güvenliği için katlanıyordu ancak kendisinden nefret ettiğini düşünmek canını sıkıyordu.
Mingyu ve diğerleri Jihoon'u avcı kampından kaçırıp götürdükten kısa bir süre sonra yüzünde oluşan morluk ve ağrıyla kamp alanından ayrıldı. Hem yüzüne yediği bu yumruğun hesabını sormak hem de tüm bunların nereye varacağını öğrenmesi gerekiyordu. Avcı kampından çıktıktan kısa bir süre sonra anlaştıkları yere geldi.
Terk edilmiş evler arasına girerken arkasını kırk defa kontrol ederek ıssız eve girdiğinde başta kimse yok sandı. Biraz daha ilerleyip üst kata çıktığında aniden önünde beliren bıçağın boğazına değişini hissetti. Seungcheol buna gerek olup olmadığına dair ona baktığında nihayet onu tanıyıp bıçağını geri çekmişti.
"Bir şey anlamadılar değil mi?"
Seungcheol vücudunda halen duran kurşun izleri ve kıyafetine bulaşmış kan rengine baktı. Soonyoung elindeki bıçağı kenar koyup yaralarına dikkat ederek kenara oturduğunda yüzünde sinsi bir sırıtış vardı.
"Yüzündekinin nasıl olduğunu görmek isterdim."
Seungcheol onun bu alaylı tavrına sinirlense de yaptıkları anlaşmaya sadık kalıp elini dahi sürmeyecekti. Dört kurşun yediği yerde aslında bir miktar öç almış gibi de hissetmişti kendisini.
"Böyle bir şeye neden kalkıştığını anlatacak mısın artık?"
Soonyoung'u diri diri yakma planı da dahil yaptığı her şey onun planıydı aslında. Seungcheol son konuşmalarından sonra Jihoon'un gidişine razı olmuş ve her şeyden elini eteğini çekmişken önceki gece yanına gelmişti. Herkesin onun öldüğüne inanmasını istediğini söylediğinde başta kabul etmemişti.
Bir vampire güvenmeyecek kadar tecrübesi olan Seungcheol tüm meselenin Jihoon'un güvenliğiyle alakalı olduğuna dair uzun bir nutuk dinlediğinde sonunda kabul etmek zorunda kalmıştı. Yine de halen sebebini öğrenememişti ve doğruyu söylemek gerekirse neden Jihoon'u yarı yolda bıraktığını çok merak ediyordu.
"Anlatacağım ama aramızda kalacak."
Seungcheol ciddi olup olmadığını sorar gibi baktı.
"Herkes öldün zannedip benden nefret ediyor, kime anlatabilirim ki?"
Soonyoung iyileşememiş yaraları ve sanki gittikçe artan tenindeki siyah damarlarıyla oldukça ürkütücü görünüyordu. Bir de yaralarının arasından göğsünü açıp bir iz gösterdi.
"Sizin doktorlar beni laboratuvar faresine çevirmiş."
Gösterdiği izin çok eski olduğu aşikardı ancak ne olduğunu veya neyi kast ettiğini veya bunun tüm bunlarla ne alakası vardı anlamıyordu.
"Düzgünce anlatacak mısın şu siktiğimin olayını?"
Soonyoung gösterdiği yarasını kapatırken onun sinirli haline gülüyordu.
"Mingyu'nun beni genel merkezden kurtardığını öğrenmişsindir herhalde."
Evet, tam olarak yüzüne yumruk yemeden önce böyle bir ayrıntıyı öğrenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Your Heart Got Teeth | Soonhoon
FanficDünyanın ırkçılığı sona ermesini sağlayan şey barış değildi. Savaş değildi. İnsanları bir bütün eden ve onları birbirleriyle birleştiren şey insanlıktan çok daha farklı bir şeydi. İnsanlar onlara vampir demeyi tercih ettiler. Onları tehlikeli görd...