Tao benden hoşlandığını mı söyledi yoksa yanlış mı duydum diyerek kendi kendimi soru yağmuruna tutuyordum. Dudaklarını dudaklarımda hissetmek beni bir kez daha tiksindirmişti. Tüm gücümle ittim ve bağırdım.
"Bana dokunma."
Benden hoşlanıyor olamazdı. Yaptığı iğrenç şakalardan biriydi sadece, biliyordum. Her yaptığından iğreniyordum.
O günden sonra bir kaç gün hiç evden çıkmadık. Jong In'i merak ediyordum ama hiç bir şey yapamıyordum.
"Ben Jong In'i görüp geleceğim." diyerek kapıya doğru yürüdüm bir gün.
"Sen beni ciddiye almıyor musun Sehun?" diye sordu.
"Uzaktan bakacağım Tao. Ona zarar vermemen için burada kalıyorum. Benden daha ne istiyorsun?" diye bağırdım.
Tuhaf bir şekilde kabul etti. Jong In'i bir kez uzaktan sağlıklı görsem yeterliydi. Evden yine o çocukla çıktığını görünce bundan nefret ettim. Sürekli sevgilimin etrafında olması iyi değildi. Defalarca kez onları öpüşürken rüyamda görmüştüm. Yakınlıkları tehlikeliydi. Jong In'i elimden almasından korkuyordum.
Her şeye rağmen Jong In iyiydi. Her şeyi bildiği halde Tao'nun yanında olmak çok canımı yakıyordu. Yine de ona zarar gelmesinden korktuğum için tekrar eve döndüm.
Bir kaç gün boyunca Tao hislerimi alt üst etti. Durup dururken ağlama krizleri geçiriyordu yada sessizce bir köşeye büzüşüp öylece ağlıyordu. Bazen de hiç bir şey olmamış gibi davranıp gülüyordu. Sürekli yanıma gelip odanın bir köşesine oturuyordu. Bana artık yaklaşmıyordu ama öylece oturup izliyordu.
En sonunda yatağın başına gelip konuştu.
"Kalk bugün okula gideceğiz."
Jong In'i görebilme umuduyla kalkmıştım. Okula gittiğimizde karşımda gördüğüm dörtlü beni şaşırtmıştı. Birini tanımıyordum ama gamzeli olanın Jong In'in kuzeni olduğunu biliyordum. Kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Hepsi birden tanımadığım çocuğa dönüp şaşkın bir şekilde bakmaya başladılar.
Jong In'in benden sonra edindiği arkadaşlar sinirlerimi bozuyordu. Kıskanmaya hakkım olmadığını bilsem de deliye dönüyordum.
Tao bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı.
"Gözlerin.. Ne oluyor Sehun?" diye sordu. O anda Jong In'le göz göze geldim. Çaktırmadan gülümsedi. İçinden bana sevgi dolu sözcükler söylediğini duyabiliyordum.
"Şimdi de normale döndüler. Neler oluyor Sehun? Bana cevap ver!"
Baktığım yöne döndüğünde öfkelenmişti.
"Bana bak piç!!!" dedi ve durdu. Tekrar ona döndüğümde gözlerim nemlenmişti. Kolunu omzuma uzatıp arkamı döndürdü.
"Onun önünde ağlamayı kes Sehun. Eğer tekrar kavga çıkarırsa bu kez acımam." dedi.
"Peki" diyebildim sadece. Onu yeni arkadaşlarıyla bırakıp öylece gitmek istemiyordum. Beni sevdiğini biliyordum. Ama başkalarıyla görmek kalbime iyi gelmiyordu.
Aslında Jong In'in hayatından gitmeliydim. O gerçekten tertemiz ve masum görünüyordu. Beni kabul edecek olması veya seviyor olması önemli değildi. Ben de onu seviyordum ama hayatım boyunca bana her dokunduğunda kendimden iğrenecektim. Üstelik bu şekilde ikimiz de acı çekiyorduk.
"Telefonunu kullanabilir miyim?" diye sordum arka bahçeye doğru yürürken.
"Ne yapacaksın? Onu mu arayacaksın?" diye gürledi.
"Sadece mesaj atacağım Tao. Lütfen izin ver. İntikamını beni tutarak yeterince aldın. Sadece bir mesaj." dedim. Sesim titriyordu.
Gerçekten şaşırmıştım. Çünkü cebinden çıkarıp bana uzatmıştı.
"Alacak mısın? Vazgeçeceğim." dedi. Hemen telefonu kaptım ve mesaj sayfasını açtım. Göz yaşlarım gözlerimden taşıyordu. Ben mesajı yazarken bir yandan Tao gözlerimi siliyordu. Gönder tuşuna bastım ve duvara yaslanıp yere oturdum.
'Biz.. Bitirelim Jong In.. Aramızda olan şeyi tamamen bitirelim.. Seni seviyorum.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüşüm ✓
FanficSeKai hikayesidir.. Sonlara doğru KrAy ve sürpriz çiftler olacaktır.. ** Vampire dönüşme, adını uydurduğum bir virüs sebebiyle gerçekleşiyor. Dönüşüm sebepleri Blood dramasına benzetilebilir. Fakat her şeyiyle tamamen bana ait ve dramadan tamamen fa...