"İsterseniz öne geçebilirsiniz, benimki uzun sürer."
"Teşekkürler."
Bill gülümseyerek Çağla'nın önüne geçti, ardından biraz uzun kuyrukta beklemeye başladı. Arada etrafına bakınırken arkasına dönüyordu, o zaman göz göze geldikleri oluyordu. Geçen vaktin ardından sonunda çıkabilmişti Çağla, elinde poşetlerle eve dönüyordu. İçinde ne arasa bulabileceği büyük marketi beğenmişti. Vardığında eve cebindeki anahtarı çıkardı, içeri girdi. Poşetleri mutfağa götürüp hepsini yerleştirmeye başladı. O sırada çalan zille anladı Lapin'in geldiğini. Kapıya ilerledi.
"Hoş geldin."
"Hoş buldum."
İçeri geçti, Çağla mutfağa yarım kalan işini bitirmek için ilerlerken peşinden geldi.
"Çok güzel okulmuş, büyükte. Benimki göt kadar yerdi, ahır gibi doldurmuştu bide ilçenin yarısını!"
Çağla güldü.
"Beğendiysen güzel."
"Sende beğenirsin inşallah, gerçi ben öyle düşünüyorum."
"Beğenirim."
Bir yandan aldıklarını buzdolabına yerleştiriyordu.
"Müdür de çok şirin, aşırı samimi."
"Sevindim."
"Bir de şey."
"Ney?"
"Şey..."
"Ney?"
"Şey işte..."
Eğilmeyi bırakıp ellerini beline koyarak arkasında, sandalyede oturan Lapin'e döndü.
"Ney işte?"
"Bak şimdi, ben giriyodum etrafıma bakına bakına okula. Sonra bir çocuk gördüm, çıkarken de gördüm"
"Ee?"
"Eesi yok."
Gülerek geri döndü, devam etti.
"Ya ama, ne biliyim. Çok tatlı duruyordu. Rastalı saçları vardı, şapka takıyordu falan."
"Hay Allah'ım."
"Neyse neyse, yardım ediyim."
Yanına geldiğinde iki kişi olunca daha kolay bitirdiler. Sonrasında beraber yiyecek hazırladılar.
"Ellerine sağlık."
"Afiyet olsun seninde ellerine sağlık."
"Afiyet olsun."
"Bugün markette bir şey almaya çalışıyordum en üste koymuşlar, bir türlü yetişemedim. Zıplıyorum falan kesin çok komik bir görüntü oluşmuştur. Sonra bir çocuk yardım etti neyse ki."
Güldüler, sohbet ederek yediler yemeklerini. Günün geri kalanı da evde ve böyle geçmişti. Çağla gece uyumak için odasına gitti, ışığı kapatıp yatağa bıraktı kendini. Başını yastığa koyup gözlerini ilk kapadığı an aklına marketteki çocuk geldi, iyi de niye ki? Başka şeyler düşünerek daldı uykusuna.
"Çağla Çağla Çağla Çağla Çağla Çağla Çağla!"
Gözlerini açtı, yanında adını tekrarlayarak onu uyandırmaya çalışan Lapin vardı. Oturur pozisyona geldi.
"Sus ya!"
Konuşmayı bırakıp yanına oturdu.
"Ben hazırım."
"Ne?"
"Hadi sende hazırlan çıkalım hadi hadi hadi geç kalamayız."
Gülerek kalktı yataktan, dolaptan giyecek bir şeyler aradı. Altına bir baggy jean, üstüne ise bir crop geçirdi. Lapin'in de kombini böyleydi. Ağır olmayacak bir makyaj yapıp kitaplar için çanta aldı. Ardından salondaki Lapin'in yanına gitti.
"Aç mısın?"
"Yok, sen?"
"Bende."
Başlarını salladılar ve beraber evden çıktılar, Çağla yolu bilmediğinden Lapin'i takip ediyordu.
"Rastalıyı görücem, rastalıyı görücem, rastalıyı görücem..."
Papağan gibi sürekli aynı şeyleri tekrar ediyordu, Çağla ise gülüyordu sadece bu haline.
"Düşünsene aynı sınıfta çıkıyoruz."
"Lütfen!"
Okula giriş yaptıklarında Lapin etrafa göz atıyordu.
"Yok burda."
İçeri girdiler.
"Ee, hangi sınıftayız?"
"11C, galiba."
"Galiba mı?"
"Hmm, öyle olması lazım."
Tüm okulda sınıfı aradılar, sonunda bulabilmişlerdi. Bir insan neden okulun en üst katına sınıf yapar ki? Boş sıra arıyorlardı
"Burası boş mu?"
"Sadece en arkadaki şu sıra."
Onlara gösteren kıza teşekkür edip en arkaya gittiler, oturdukları gibi zil çalmıştı. Ne hızlı ya!
"Tenefüste arayalım mı?"
Çağla yine güldü, her zamanki gibi. Tüm öğrenciler sınıfa girerken Lapin sessizce konuşuyordu.
"O, o, o! Bak şu şapkalı olan."
O tarafa baktı Çağla, bahsettiği çocuğun yanında da markette gördüğü vardı.
"Aa, şu çocuk markette yardım eden."
"Hayda."
"Bir bakınca benziyolar lan."
"Cidden."
"Kardeş falanlar mı acaba, ikiz olabilirler."
Çocuklara bakıp konuşurlarken bir anda arkalarına döndüler, ikisi de öylece kalmıştı.
"Kanka bize bakıyorlar."
Çağla masanın altından Lapinin bacağına vurdu.
"Sus bi."
Rastalı önüne dönerken diğeri gülümseyerek el salladı.
"Ay el sallıyor."
"Salla sende."
Çağla da gülümseyip aynısını yaptı, Bill geri önüne döndü.
"Rezil olduk."
"Yok yok bir şey olmaz, sadece onlara bakıp aramızda fısıldaşıyorduk ya."
"Aynen."
Öğretmen girdi içeri, masasının başına geçtiğinde konuştu.
"Günaydın. Yeni gelen öğrenciler olduğunu duydum, kimler?"
Herkes dönüp onlara baktı.
"Kendinizi tanıtır mısınız?"
"Ben Çağla... ıı.. Türkiye'den geldim... öyle."
Ara ara Lapin'le bakışmaları gülmesine sebep oluyordu.
"Tamam canım. Sen?"
"Adım Lapin."
"Duyamadım."
"Lapin hocam."
"Anlamıyorum."
"Lapin."
"Biraz daha sesli söyler misin?"
"Lapin! Adım."
"Pekala, sınıfımıza ve okula hoş geldiniz. Derse geçiyorum.."
İkisi de arkasına yaslandı.
"Matematik dersine sokıyım."
"Lan biz kitapları almadık."
"A, lan!"