.

5 1 0
                                    

-"Ben geldim!" Karşımdaki yüz ve gereksiz neşeli çıkan sesle yüzümü ekşittim.

-"Hoşgeldin de nereden buldun burayı?"

-"Ya eyvallah hafife alıyosun da bu kadar da olmaz ki be abi." Kapıyı kapatırken konuştum.

-"Gidebilirsin." Kapıyı sertçe ittirdi.

-"O kadar zahmete girdim be, çık kenara!" İçeri girmesine izin verdim. Koltuğuma oturup konuştu.

-"Güzel olmuş ama çok tozlanmış, az temizlik yapalım."

-"Yapalım?" Kollarını iki yana açıp, neşeli ve tatlı bir şekilde cevap verdi.

-"Buraya yerleşiyorummm!"

-"Unut bunu mikrop."

-"Off, abim değil misin biraz da sen çek cefamı!"

-"Ben seninle uğraşamam Duru!"

-"Aman ya insan bi mutlu olur, kardeşini özler. Gidiyorum ben." Suratı düştü ve hızlı adımlarla dışarı doğru ilerledi. Başımın belası yine ortalığı karıştırıp gelmiş belli.

-"Bir ay içinde kendi evini tutana kadar." Cümlem biter bitmez boynuma atlayan Duru'yla gülümsedim. Mikrop falandı ama dayanamıyordum sıpaya.

   Akşam benim yatağımı Duru'ya verip kendim yine balkona geçtim. Zaten uzun zamandır orada takılıyordum. Duru'nun gelişiyle kendimi kontrol etmeyi öğrenmeliydim. O cadı dalga geçer dururdu çünkü "Abim aşık olmuş babanne, everelim biz bunu da kurtulalım." Kafayı yedirir bana.

   Bir insanın canı böylesine yanar, yakılır mıydı? Ne yakanın yanıktan haberi vardı ne de yangının duracağı vardı.

   Şairler acıları anlatırken hep keskin kelimeler aramışlardır. Mesela Sezai Karakoç;

"Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı." Demiş Mona Roza adlı şiirinde. Yada Dilaver Cebeci, Sitare adlı şiirinde;

"Biliyorum içinde bir sızı var
Bıçak ağzı gibi bir sızı var
Bu sızıdır işte seni verimsiz kılan
Züheyr’in Suad’ı gibi keremsiz kılan"
Diyerek noktalamıştır acıyı.

   Yaşam bir bıçak gibi keser mutluluğu. Kesikler açar. Belki de içindeki sıkılmış ruhu havalandırmak içindir bu kesikler. Biraz da çığlık atabilelim diye. Göz yaşlarının her biriyse birer ruh parçasıdır. Ruhumuz o kadar sığmaz ki içimize göz yaşlarımızla beraber akar gider.

   Saçlarına konan yıldızlar aklıma kayıyor hayalim. Seni diliyorum onlardan. Gölgeme çeksem seni ışık dolu çehrenle günümü aydınlatsan. Yalnızlığıma sürgün vursa gülüşün. Ah, kim aklında tutabilir o gülüşü?! Aklımdan aldıklarını senin aklına mı düşürecekti ki? Bu günlük yeter hayalim. Uyu ve hayallerimi düşlerime sürükleyeyim. Tatlı rüyalar sevdiğim.

#İslem
Okurken kaybolmanız dileği ile...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 16 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çerağ-ı MuammaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin