Selam!
Uzun ara oldu biliyorum ama şu an ev taşıyoruz ve hem maddi olarak hem de manevi olarak çöktüm. Fiziksel yorgunluğumu hiç söylemek istemiyorum. Yani yazarcığınız göçüyor!
Umarım iyisinizdir! Salgın var etrafta dikkat edin bizde iki gazi var. Sizde olmasın.
Medyadaki şarkı Niccolo'nun aşkını anlatıyor.
Yorum istiyorum valla! Bu kadar işin arasında size bu mükemmel bölümü yazdığım için yorum canavarını doyurun lütfen diyeceğim ama bu da bildiğin psikolojik baskı! Neysem, yorum yapmak isterseniz yaparsınız tabi. Ama beni de mutlu ederseniz yorumlarınızla mutlu olurum.
Vote'a basmayı unutmayın canlar!
İyi Okumalar!
Gözlerimi açtığımda gördüğüm oturma grubuyla inanamamıştım. Olmazdı. Bunca zaman rüya görüyor olamazdım değil mi? Ulan, hadi rüya görüyorum da ben zenginliğe alışmıştım geri nasıl Ali olmaya dönecektim.
Her neyse, bir kitaptı zaten anasını satayım.
"Hey, Ali Bey gerçekten zengin olduğuna inanmadın değil mi?" şu oturma odasındaki eski bir tarafı oturmaktan çökmüş koltuk bile bizi gerçekliğe götürüyor oğlum.
Oturma odasındaki kapalı televizyona kaşlarımı çatmadan edemedim. Annem izlemese bile bu televizyon açık olurdu.
"Garip. Sanırım evde değil." Omuz silkip bana tam olarak ne olduğunu anlamak için bizim küçük oturma odasından çıkarken, mutfaktan gelen konuşma sesleriyle oraya gittiğimde, kapının kenarından bile gördüğüm abimin koca cüssesiyle göz devirmeden edemedim. Bu mal gene basmıştı iğneleri kendine.
"Anne ya, şu tavuklardan versene!" diyen abimle,
"Kalk kendin al salak, kadın senin hizmetçin mi?" diye bağırmadan edemedim. Ama benim bağırışımdan sonra cevap alamamıştım.
"Al oğlum." Diyen annemle gerçekten sinirlenmiştim. Zaten bunca yaşadığım şeylerin rüya olması da beni iyice deli etmişti.
"Kız ne veriyorsun şuna!" bağırarak mutfağa girdiğimde kalakalmıştım.
"Anne, sen bırak ben koyarım." Diyen sesle donmuştum.
Bu görüntü, bu ses bendim ama ben asla bu kadar kibar konuşmazdım ki...
"Ay oğluşuma bak hele!" diyen annemle tek kaşım kalkmıştı.
Ben olan ama ben olmayan kişi ayağa kalkıp tezgahtaki tavuk dolu tabağı abimin önüne koyarken,
"Abi bu kadarı fazla değil mi?" diye sormasıyla gülmeden edemedim.
"Oğlum o adam ayı. Ayı!" Dediklerimi sanırım sadece ben duyuyordum sanırım.
Lan bu nasıl olmuştu?
"Yok be gülüm, koç daha fazla ekledi aslında ama benim canım anam patlayacağımı düşünüyor." Abim konuşurken anneme bakmayı eksik etmemişti.
Tavuğun kilosundan haberin yok sanki dangalak herif. Babam senin tavuklarını alacak diye bir maaş yatırıyor aptal!
"Yok oğluşum, sen hatırlamıyorsun diye seninle dalga geçiyor." Diyen annemle anlamsızca bakmıştım. Ben mi hafızamı kaybetmiştim!
O ben değilim lan!
Ben buradayım anne!
Her gün çöp attırdığın oğlun benim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aile Hikayesinin Piçi Oldum!
FantasiaKapak Pinterest'ten alınmıştır. Kelebek Adam hikayesinin yan hikayesidir. Kelebek Adam'ı okumadıysanız da okuyabilirsiniz. "Bu benim hikayem. Şimdi ne demek diyebilirsin günlük ama kimseye anlatamadığımdan sana anlatacağım. Çünkü buradaki değişikl...