GÜNÜMÜZ
"Sevgilim?"
Omzuma dokunan elle irkildiğimde elimdeki günlük yere düşmüştü.
"Özür dilerim korkuttum mu?" Lydie yere düşen günlüğe göz ucuyla bakıp bana uzattığında elinden günlüğü alarak ayağa kalktım, günlüğü de oturduğum yerin üzerine bıraktım.
"Dalmışım geldiğini duymadım." dedim gülümseyerek. Lydie'yi ellerinden tutarak kendime çekip sarıldığımda saçlarının üzerine çenemi yasladım.
"Neredeyse yarım saattir sana sesleniyorum," kısa bir es verdiğinde arkamda kalan günlüğe baktı, sonra başını kaldırarak bakışlarını bana çevirdi. "Cevap vermeyince gelip bakmak istedim."
"Dalmışım. Bir şey okuyordum da."
Lydie kollarımın arasından çıkıp günlüğün yanına geldiğinde eline aldı. Günlüğü elinde tutarak bana döndüğünde parmaklarıyla sayfalarını çevirdi. "Nedir bu?"
"Buranın eski sahibinin günlüğünü buldum da onu oku-"
Lydie, bakışlarını günlükten çekip bana baktı. "Ne?" Elindeki günlüğün kapağını kapattığında gözüme sokarcasına havaya kaldırdı. "Siz bay Charles," yüzünü yüzüme yaklaştırarak sanki biri bizi bu çatı katında duyacakmış gibi kısık bir sesle, "Siz başkasının günlüğünü mü okuyordunuz?"
Çatık kaşlarının altındaki merakla gözlerle bana baktığında kendime engel olamayarak kahkaha attım. Bu kadın böyle yaparak ne kadar tatlı olduğunun farkında mıydı?
Kollarımı ince beline sardığımda olduğumuz yerde sallanmaya başlamıştık.
"Ama günlüğünü okuduğum kişi öylesine biri değil."
Dudaklarını birbirine bastırdığında boğazından, "Hm." diye bir ses çıkartmıştı.
"Nasıl biri?" Çenesiyle sallanan sandalyenin üzerindeki o güzel kadının resmini işaret etti. "Çok güzel biri mi?"
Başımı çevirip sandalyenin üzerindeki resme baktım. Kadın gerçekten çok güzeldi. Bakışlarımı resimden çekip karşımda merakla, kısık gözlerle bana bakan sevimli cadıya çevirdim. Sağ omzunun üzerindeki saçı omuzundan geri attığımda önüne gelen saçı da kulağının arkasına sıkıştırdım. Parmaklarımın tersi yüzünde tüy gibi gezinmeye başladığında gözlerini kapatarak gülümsedi. Dudaklarımı kulağına yaklaştırdığımda, "Sen daha güzelsin." diye fısıldadığımda kıkırdadı. Başını geriye çektiğinde gözlerimin içine büyük bir aşkla baktı, baktı, baktı... O böyle baktıkça ben karşısında eridim.
"Böyle tatlı tatlı şeyler söyleyerek buraya, senin yanına neden geldiğimi unutturuyorsun." kendisinin daha tatlı olduğunun farkında olmadan sitem ettiğinde gülmeye başladım.
Lydie, onun sitemine güldüğüm için, kendisinin ne kadar sinirli olduğunu gösterebilmek için kaşlarını çattı. Bu yaptığı şey daha fazla gülmeme sebep olduğunda, "Charles!" diye bağırdı.
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdığımda, "Aferin koca oğlan, hadi bakalım yemek hazır, senin yüzünden açlıktan öleceğim."
Lydie kollarımdan çıkıp söylene söylene aşağı inmeye başladığında, sandalyenin üzerindeki resmi, defterin arasına sıkıştırıp defteri de yanıma alarak arkasından merdivenlerden indim.
Yemek odasına geçmeden önce çalışma odama girdim. Günlüğü masamın çekmecesine koyduğumda, çekmeceyi kilitleyerek anahtarı cebime sıkıştırdım. Çalışma odamdan çıktıktan sonra, yemek odasına geçmeden lavaboya gidip ellerimi yıkadıktan sonra aşağı inerek yemek odasına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOEL GÜLÜ
Historical Fiction"Bana bakarken gözlerinin içi gülüyordu. Ailesini öldürenin ben olduğumu öğrense yine bana böyle güler miydi?" ~NG