Efil demir
Kahverengi saçlı ve gözlü kumral zayıf bir o kadar da güzeldi güzelliği yüzünden dikkat çekerdi ve bu da okuldaki kızların efilin yüzüne nefretlerini kusmasına sebeb oluyordu Güçlü ama gücünü zora kullanmak onun tercihi değil hiç aşık olmadı ama biliyorki eğer aşık olursa yedi cihan bir araya gelse bile ayıramaz dı sevdiğinden dik başlı ama inatcıda çoğu insanın korktuğu seylerden korkmaz cesurdur ama yeşil ışıktan ölümüne korkar yaşadığı zorlukları belli etmek istemez çünkü o gercen bir savaşcıdır pes etmez pes etmeye de çalışmaz kücük bir kız coçuğu düşünün babasinın terk ettiği ve kücük yaşta olgunlaşmaya itiklenen bir kız çoçuğu zor değil mi hemde çok ama efil buna alışmak zorunda kaldı kimse yoktu yanında yapayalnızdı ne derdini anlatacak biri zaten nede derdini dinleyen biri yoktu onun arkasında kimse yoktu tek başınaydı lakin onu ayakta tutan şey sahil kenariydı evet sacma bir o kadar da komik ama o denizin havasını icine cektiğinde sanki bütün dertleri içinden çıkıp denizin sularında uzaklara gidiyor gibiydi sahil kenarında huzur buluyordu kısa olsa da mutluydu efil annesiyle birlikte yaşıyordu ancak annesi başka bir adamla evlenmişti ve efil 17 yaşında olduğu için annesini ikna etmiş tek yaşamaya başlamıştı bir kedisi vardı adı ise uzay
Okula gittiğimde herkesin nefret dolu bakışları üzerime değmişti ne vardı neden boyle bakıyolardı sınıfıma girdim 1.ders çoktan başlamıştı zaten ama garip bir şeyler vardı hapörlerden garil garip uğultu sesleri geliyordu ve catı katından cığlık sesleri ama catı katı zincirliydi kim girmişti neler oluyordu tenefüste herkes konferans salonunda büyük ekrana bakıyordu arkamı dönüo bakmamla gario bir ses yükseldi ekrandan " korkmayın bu sadece kücük bir başlangıç yada tanışma mı deseydim" bu bir robotik sesti okul çıkış kapıları kapanmış ışıklar yanmıyordu ve internet çekmiyordu herkes cığlık atıyor etrafta koşuşturuyordu herkes birbirini ezip geçiyordu kurtulmak için ya sadece bizi korkutmak için bir oyunsa bu? Eğer gercekse sesini neden gizlemişti aciz bir korkakmıydı her kimse eminim ki benden cesur değildir hocalar bizi ortadaki büyük alana toplamış konuşma yapıyorlardı " coçuklar sanırım büyük bir tehlike içinde olduğumuzu söylemek zorundayım sakın korkmayın ve catı katına cıkmayın" herkes tej tek sınıflara dağıldığında insanların arasından gizlice catı katına çıktım yerler ıslaktı su damlası sesleri geliyor ve keskin garip bir koku vardi ilerlemeye başlayınca eski eşyaların yanında yerde yatan kanlar içinde bir beden gördüm cığlık atarak cömelmiştim yere cesedin karnında bıcak vardı ve kan durmuyordu akmaya devam ediyirdu kızın yüzüne dokunduğumda buz kesmişti adeta arkamda gittikce yaklaşan ayak sesleri duyunca kas katı kesildim titreyerek çömeldiğim yerden arkamı dönmeyecek şekilde kalktım ve bjr ses duydum " sonunun bunun gibi olmasını mı istersin" buz kesmişti bedenimi konuşamıyordum olduğum yerden yavaşca arkama doğru döndüm karsımda siyah kapüşonlu yaklaşık 1,85 civarında bir adam duruyordu beni korkutan şey ise ellerinin kan olmasiydı bana bakıyordu koyu mavi gözleri gözlerime değdiği an bir patlama olmuştu " buraya geldiğine göre baya cesur olmalısın" dedi sıgarısını yakarken " peki sen ? sesini gizlediğine göre pek cesur sayılmassın " kücük bir kahkaha atmıştı adını bilmediğim adam " muhtemelen şuab beni katil sanıyorsun" arkamdaki cesedi parmağımla göstererek " bunun başka bir açıklaması olamaz diye düşünüyorum " dedim bir adım daha yaklaştı bana " katil değilim senin gibi bende yeni görüyorum " dedi dumanını üflerken " ellerin kan hadi onu geçtim ilk söylediğin söz neydi " " ellerim kan çünkü kıza yardim etmem istedim fakat çok geçti sana söylediğim söz ise katilin belkide haka burda olabilme ihtimali " inanmak zorunda kalmıştım çünkü biliyordum tek olursam korkudan burdan bir adım bile atamazdım belkde birlikte olursak korkmazdım " bu okuldan olmasın " dedim başını sallarken " evet" dedi " planın burda oturarak katili beklemek mi " çoçuk sırıttı " biraz korktun sanki " göz devirdim ve bir adım atarak " o zaman ben gidiyorum " dedim çoçuk hızlı davranak bildiğimden sıkı olmayacak şekilde kavradı " gitme birazdan bizimkiler gelecek ineriz sınıflara plan yaparız tej gidersen başına birsey gelebilir " bizimkiler derken neyden kastediyordu anlamamıştım kapının orda 3 kişi görmemle çığlığı basıp çoçuğun koluna tutundum " çok cesurmuşsun bakıyorum da " dedi sırıtarak " korkmadim ne alaka yani sadece şey oldum" sözümü yarıda kesip " zorlama kendini taman " dedi 3 kisi geliyodu sanırım bizimkiler dediği bunlar dı ama biraz gariplerdi çünkü biri market arabasındaydı biri market arabasını surüyordu diğeri ise garip garip dans haraketleri yapıyordu normal bjr olaymış gibi davranmaları anormaldi " bak şimdi şu fok balığına benzeyen arabadaki meriç " el sallamıştı " şu su aygırü arabayı süren toprak " göz kırpmıştı " şu orangutan da bi dakka lan bu kim" meriç konuşmaya başlamıştı " he bu da yola görduk tanıştık aren" dedi " ağır mı abi bura önünüze geleni alıyonuz neyse selamın aleyküm kardeşim" eyvallah demişti aren, sonra mavi gözlü çoçuk bana dönüp " he buarada ben karan sen" demişti " efil" diyerek karşılık verdim " ama bir sorun var neden normalmiş gibi takılıyosunuz arkamızda bir ceset var farkında mısınız " toprak söze atlamıştı " ee ne yapak şimdi ölek mi " diyerek dalga geçmişti " pek düşüncek bir şey yok şu cesedu kaldıralım sonra boş bir sınıf arayalım" haklı olduğunu düşündüğümü belli edercesine başımı salladım " aren şu cesedin ayaklarını tut ben kollarını toprak sende yol aç" demişti karan ve cesedi taşımaya başladılar " efil şu yerdeki kanları sil belli olmasın " demişti" ben neden siliyorum kolunuz yok mu" dememle hepsi aynı anda bana bakmışlar dı pes edercesine kollarımı havaya kaldırdım ve duvardaki vilidaya benzeyen süpürgeyi alıp silmeye başladım yaşadığımız şeyleri ne kadar da basite almıştık bu coçuklara güvenmelimiydim bilmiyordum ama sanki huzurlu hissetmiştim ben derin düşüncelere kapılırken karan omzuna dokunmuş " şimdi korkmayın ve aşağıya inip boş sınıf arayalım " demesiyle aren toprak ve meric önde ben ve karan da arkalarından ilerliyorduk güclü bir ses geldiğinde korkuyla merdivenlere bakmıştık toprağın " korkmayın otistik fok balığı meriç merdivenlerden yuvarlandı yaşıyo heralde" demesiyle hepimiz kahkaha atmıştık ve merdivenlerden teker teker inip boş sınıf aramaya başladık " buldum buldum gelin " arenin parmağıyla gösterdiği sınıfa girip hemen kapıyı kapatmıştık ardımızdan ve oturduk " ne yapıcaz şimdi" dememle karan söze atladı " biraz dinlenelim kantine gideriz kafamız çok dolu " demişti " abi onu bunu boşverin de benim çok çişim geldi " demesiyle ayağa kalkıp kıvranmaya başlamıştı melih " ya Allah belanı versib kıcın bir rahat durmuyo otistik adam" toprak "abi biz şunu götürelim sizde dinlenin" kafa sallamıştık melihin götüne vurarak " yurü Allahhın belası " diyerek sınıftan çıkmışlardı karan sessizliği bozmuştu " korkma ben burdayım " demişti goğsünü gererek " ne korkmasi asıl sen korktuysan söyle ben burdayım" dedim ve göz göze geldiğimizde kendimizi tutamayıp gülmeye başladık gözleri çok güzeldi hırcın bir deniz gibi... " ben kantine gidiyorum sen biraz uyu" demişti "tamam dikkat et " demiştim ve el sallayarak kapıdan çıkmıştı kedim uzayı düşünüyordum ama neyseki komşum sultan teyze sık sık girip kontrol ediyor du o yüzden içim rahattı biraz olsa da , uzun süredir aklıma gelmiyordu belkide ben düşünmekten kaçınıyordum babam... burda tehlikede olduğumu bilse ne yapardı gelir miydi endişelenirmiydi başımı okşar mıydı ilgilenirmiydi benimle sarılıp öler miydi beni ben bu düşüncelerle kafamı yorarken çoktan uykunun kollarına bırakmıştım kendimi sıra rahatsız olduğu için çok uyuduğumh sanmıyordum başımı kaldırdığımda kimse yoktu haka gelmemişlerdi ama üstümde karanın siyah kapüşonlusu vardı ayağa kalktığımda uyuduğum sıranın hemen yanında bir kağıt olduğunu gördüm titreyen ellerimle kağıdı aldım ve okumaya başladım " herkesin bir sonu vardır ama sizin sonunuz çok yakın dikkat edin" korkuyla kağıdı elimden bıraktım ve yere çömeldim kapı acıldı diğerleride gelmişti karan direk yanıma koşuk " korkma güzelım iyi misin " diyordu ama cevao veremiyordum konuşamıyordum kıpırdayamıyordum karan beni yerden zorla kaldırıo sıraya oturtturdu toprak kağıdı eline alıp seslice okumaya başladı okuması bitince hepsi birden " hassiktir oğlum " diyerek söylenmeye başladılar karan elini yanaklarıma koymuştu ve aniden hapörlerden ses gelmesiyle herkes kas katı kesilmişti....
HELLLOOOOOOOOOO
ayyayayaya rekor kırdim ben sanırım 1230 kelime woahhhh okuyan elleriniz dert görmesin ayol simdiden benim ellerim birazcık koptu
Ben dinlenmeye giderusssssssss🤭💅