~01/07/2024~–––
Bugün kendisini çok kötü hissediyordu. Sanki çok sevdiği birini kaybetmiş gibiydi oysaki değer verdiği hiçbir şeyi kaybetmemişti. Yine de içinde bir şeylerin eksikliği vardı. İçindeki bu adını bilmediği duygudan nefret etti. Hiç sevmezdi o olumsuz duyguları. Kafasını dağıtması gerektiğine inanıyordu.
Evinden çıktı; zaten ona köpek kulübelerini andıran bu evden hiç hoşlanmıyor, sürekli ayrılmak istiyordu. Ah keşke geri dönmemek üzere ayrılabilseydi...
Yürümeye başladı, sadece yürümek temiz hava almak istiyordu. Onun için nereye gittiğinin bir önemi yoktu. Ayakları nereye götürürse oraya gidecekti işte.
Yaklaşık yarım saatin ardından kendisini deniz kenarında bir yerde buldu. Bomboştu ortalık, gece mekanları dışında açık bir yer yoktu. Etrafta birkaç gececi insan vardı. Denize bakan banklardan birine oturdu. Çocukluğunda buraya sık sık uğrayıp yürüyüş yapardı. O yürümeyi geçmişte de en az şimdiki kadar seviyordu. Geçmişteki Minho ile şimdiki Minho arasında büyük bir fark yoktu zaten.
Çarşaf gibi olan denizi izleyerek rahatlayacağını düşündü, geceleri denizi izlemek onu şimdiye dek daima rahatlatmıştı. Tam burada geçen çocukluk anılarını düşünmeye başlamışken hemen arkasından bir ses geldi.
"GAAAAAAAKKKK! GAAAAAKKKK! GAAAAAAAAAAAAAAAAAAKK!"
Minho bu sesin üzerine dayanamayarak arkasına baktı. Kendisinin karga olduğunu düşünen sarhoş bir adam tam arkasında gaklıyordu.
"Kardeşim, neden gaklıyorsun, iyi misin, kafadan bir sorun mu var?!"
Sarhoş olan ona yaklaşarak elini uzattı. Sarhoş olduğu bakışlarından bile belliydi.
"Selam Chan Dedeciğim, burada ne işin var bu saatte?"
Minho afallamıştı. Bu herif sarhoş değildi ona göre bu herif ya akıl hastanesi kaçkınıydı ya da içkiyi götüyle içmişti.
"Chan da kim? Ne diyorsun amına koyayım? Ben senin deden filan değilim, hadi şimdi siktir git."
"Aa dedeciğim ayıp oluyor ama. Chansın işte birebir aynısınız."
"Ben Minho'yum, Chan diye birini tanımıyorum. Deden olacak Chan her kimse ona benzemediğime de eminim. Hem ben yaşlı bile değilim."
"Ne, Miho mu? Benim evcil sineğimin ismi de Miho, hatta ona Mihoş diyoruz."
"Miho değil, Min-ho. Do you understand me? Are there any problem?"
"Yes, I can, sir. What do you want for me do at quarter?"
Minho artık bu herife iyice sinir olmaya başlamıştı. Sinirden gülerek:
"Oha İngilizcen C2 falan mı, çok iyi konuşuyorsun?"
"Ee, tabii ne sandın?"
"Kardeşim lütfen eğer burada bir işin yoksa çekip gider misin?"
"Zaten gideceğim, ben burada durakta bekliyorum."
"Orada durak yok ki?!"
"Var ya işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crow
FanfictionÖyle işte (Kitap kapağı geçicidir) (Gördükçe benim de psikolojim bozuluyo)