"Dadın sana yardım edecek-" Annem titreyen elleriyle bileğime beyaz bir ip bağlamaya çalışıyor. "Anne siz neden gelmiyorsunuz!?" Gözlerime bakmadan -belki de bakamadan- ayağa kalktı. "Senin gidebilmen için bebeğim..."
Dadımın kucağındayım... Koşuyor... Neden? Neden evim dediğim tapınağın merdivenlerinden kan süzülüyor?... Neden konuşamıyorum?
"Yn, güzelim..." Nefes nefese gözlerimi açtığımda Levi karşımda bana endişeli gözleriyle bakıyordu. "İyi misin güzelim?" Ter yüzünden yüzüme yapışan saçlarımı geriye ittim ve kasıklarımdaki sancıyı görmezden gelerek dikleştim.
"Kötü bir kabustu... Yok bir şey." Kan gölü tekrar aklıma gelince midem bulandı ve hemen elimle ağzımı kapattım. "Yn!"
"İyiyim, iyiyim. Sadece biraz midem bulandı." Elimi kaldırarak onu durdum. Oda çoktan kararmış ve pencereden sızan ay ışığını görebiliyordum. Güya birazcık kestirecektim...
"Yn'm..." Kemikli parmaklarını saçlarımda hissettim. Keşke kendimi şu an ona teslim edebilseydim...
"Neden buradasınız?" Araya mesafe koymam lazım. "Ne demek neden? Karımın ve çocuğumun yanında olacağım tabii ki."
"Bir aylık sürede karınız değil miydim? Yoksa önemsediğiniz şey sadece çocuğunuz mu?" Yüzümü pencereye çevirip sadece ay ışığının içinde süzülen toz zerrelerini seyrettim.
"Hayır! Benim için önemli olan tek kişi sensin! Affet beni meleğim... Lütfen..." Kollarını boynuma dolayıp sıkıca sarıldı ama ona karşılık vermedim. Beni bu kadar kolay yok sayabilmesi kalbimi kırmıştı. Kolay kolay affedemezdim onu ama... Bana yavru kedi gibi bakmaya devam ederse yelkenleri suya indirmem uzun sürmeyecek.
"Kendimi nasıl affettiririm. Söylediğin her şeyi yapacağım." Karşıma geçip ciddi bir suratla dudaklarımın arasından çıkacak arzuyu bekliyordu.
"Her şeyi mi?"
"Her şeyi."
Biraz düşündüm.
"O kadının idamını ve benimle ben tekrar söyleyene kadar ilişkiye girmemeni istesem bile mi?" Cümlemin sonunda gözleri açıldı ve itiraz etmek için ağzını araladı ama karşı çıkma şansının olmadığını bildiği için tekrar susup başını biraz eğdi. "Nasıl istersen meleğim."
"Sana ilgi duyan başka bir kadın var mı?" Bileyim ki zehirli otları daha çok yayılmadan önce koparabileyim. Bir iki saniye hızlıca düşündü. "Hayır. Açık açık benimle uğraşan tek kişi oydu." Dağılmış saçlarını gözünün önünden çektim ve yanağını avucunla sardım. Saçları uzamış. "Güzel... Gerisini ben hallederim." Dokunmaya tereddüt ettiği için sadece gözlerini kapatıp kendisini dokunuşuma bıraktı.
"Lefertu'yu en erken ne zaman idam edebilirsin?"
"Emredersen şu an bile olabilir."
"Sıradaki güneşi görsün istemiyorum. Hallet onu." O kadına karşı büyük bir kinim vardı, daha fazla nefes almasını istemiyordum.
"Nasıl istersen meleğim." Ay ışığı altında parlayan teni, kiraz çürüğü misali dudakları ve uysal bakışları... Levi hep bu kadar güzel miydi?...
Gitmek için ayaklanırken onu durdurdum ve dizlerimin üzerine kalktıktan sonra omuzlarımdan tutunup yüzüne eğildim ardından alt dudağını dudaklarımın arasına aldım. Sadece ıslak ve yumuşak hisse odaklandım, aynı yavaşlıkta alt dudağını tekrar emdim. Levi karşılık vermek istiyordu ama az önce verdiği söz yüzünden tepkisiz kalmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. "Acele et, yalnız uyumak istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Firavun (Levi X Yn)
FanficMısır ve Yunan mitolojisi ile harmanlanmıs bir Levixreader!