HİÇ MİYDİ?

126 21 2
                                    

Hadi ama ne zaman sabah olmuştu? daha yeni gözlerimi kapattığıma yemin edebilirdim. Dün işe de alınmadığım için sabaha kadar 'acaba bu lanet olası eve daha ne kadar tahammül edebilirim' diye düşünüp durmuştum. O ultra yakışıklı adam beni rezil de etmişti ah dünü cidden hatırlamak ıstemıyordum bende patron sanıp 'gidip görüşmenin bir anlamı yok Ala adam seni işe almayacak' gibi sacma bir düşünce ile geri eve dönmüştüm. Bunu yaptığıma inanamıyordum cünkü ben bu tip bir insan degıldım. Her ne olursa olsun o ısı alabılırdım yalnız bir sorun vardı o gözleri gökyüzünü andıran adam cok kötü bakıyordu evet ciddiyim cok kötü bakıyordu. Hatta biran gözlerinin içinde ki alevi görmüştüm. Hayır abartmıyordum. Tamam biraz abartıyor olabılırdım ama garip bir tipti işe. Ne var yani kolundan tuttuysam? beni itmesi ve de o kadar insanın içinde rezil etmesi mi gerekıyordu? o da yetmezmiş gibi beni tehdit bile etmişti. Neymiş efendim güvenliğe söyler beni bu binadan zorla attırırmış. Peehh! sen onu külahıma anlat! kim var senın karsında kiiim!

Sahi kim vardı? 17 yaşında, alkolık babasından hemen hemen hergün dayak yiyen, okula gidiyorum diyip işe giden o da yetmezmiş gibi okul bilgilerine sızıp e- okulda ki devamsızlığını düşüren, annesi yatalak olup onu tanımayan ha bide üstün zekalı olan biriydim işte. Sıradandım anlıyacağınız. Adım dışında herseyim sıradandı. Tabii dışarıdakılere göre. Ben şimdi gidip millete ' sizin çok çok övdüğünüz hayranlık duyduğunuz Levent Beyiniz beni hergün dövüyor üstelik o bir alkolık.' desem kim inanırdı ki? muhtemel beni bu sehırden sürgün ederlerdi. İstediğimde buydu aslında ama annem olmadan bir yere gitmem imkansızdı onu bu kötülüğün içinde asla yalnız bırakmazdım. Bu yüzden vazgecmek yoktu o işi kesinlikle almalıydım.

Zor da olsa Düşüncelerimden kurtulup yataktan fırladım. Güzel bir duş alıp dişlerimi de fırçaladıktan sonra ; beyaz gömleğimi giyip altına da kot pantolonumu cektım. Ve hazırdım. (yıne) Yapmam gereken tek şey birazda olsa kendime güvenmekti. Gerçi yaptığım en iyi şey kendıme güvenmekti ama bu Atahanlı holdingde yemiyordu tabi.

Songül teyzenın yanına gidip fazla zamanımın olmadığını evden hemen ayrılacağımı ha bide annemın yanından ayrılmaması gerektiğini söyledim. Bir dakıka da olsa annemi görmek istedim fakat zamanım yoktu. Bu işi cidden almalıydım.

Dejavu yaşamışçasına karsımda duran devasa büyüklükteki binaya tekrar baktım. Dün içimden söylediklerimi tekrar söyledim ve yeter artık içeriye gir Ala. Bu sefer merdivenleri tercih ettim, ölmeye niyetım yoktu.
Alnımdan terler akmaya ve göğsüm sıkışmaya başlamıştı. yeter artık! yemişim ulan kötü bakışlarını asansöre ile gideceğim! Bina sanırım 60 katlı falandi yani en az ihtimal ile. Ve ben daha 13. Kattaydim! Ah intihar sebebi!
Ve işte hayatımı kurtaracak olan asansör! Dünkü yaptığım hareketi tekrar yaptım ve asansörü durdurdum. İçinde kimse yoktu. Hatta ortam müsait olsaydi sevinç dansımı bile edebilirdim. Acaba bugun yine o adamı görebilecek miydim? Ah hadi ama! O kas hayvanıyla işin yok ala! Ayrıca senden büyük ve hiç yakışıklı değil. Çok sarı bi kere. Cidden mi? Insanın kendini kandırması dedikleri bu olsa gerekti. Çünkü o adam tarifi mükemmel yakışıklıydı. Ve gözleri kızgın bakarken bile çok güzel gülüyordu. Ala! Kendi kendine romantizm bile yapamıyorsun! Kızgınken gözleri nasıl gülebilir Allah aşkına?! Hayatım boyunca kurduğum en saçma cümle bu olsa gerek! Dil ve anlatımcı Enes hoca bunu duysaydı sanırım istifa ederdi. Neyse ki düşünmem gereken şey o ultra yakışıklı adam değil almak zorunda olduğum işti.
"Adnan bey ile görüşeceğim" dedim ciddi bir ses tonu ile. Kadın beni küçümser gibi baktı ve "randevunuz var mıydı?" Diye saçma bir cümle kurdu. Hayır yoktu. "Yok" dedim hemen. "O zaman Adnan bey ile görüşemezsiniz üzgünüm" dedi alay edercesine. Bu ne cüret! "Odası nerde?" Dedim ve bana "görüşemezsiniz bayan özel bir konuğu var içeride" dedi. "Ya da biliyor musun unut gitsin. Kendim bulurum bayaan." Dedim bayan'ın üzerine bastırarak. Tabiki arkamdan salak salak bağırmayı da kesmiyordu. Neşe yani tek arkadasım burada olsa taklidini yapar gülerdik. Boyle düşününce onu özlediğimi farkettim. Ama hayır burası göz yaşlarımı dökebileceğim bir yer değildi.
ADNAN ATAHANLI
İşte aradığım oda! Kapıyı çalmadan girdim tabiri caiz ise daldım. Tam ağzımı açıp adama kendimi tanıtacağım sümsük kadın araya girdi tabi "Adnan Bey ona girmemesini söyledim fakat.." Sözünü bitirmesine izin vermedi ve "çık dışarı, bizi küçük hanım ile yalnız birak" dedi Adnan bey. Sonra çatılmış kaşlarını bana döndü ve "umarım odama bu sekilde girmenizin özel bir sebebi vardir küçük hanım" dedi.
"Evet efendim ben.." Dedim ve gözlerimi bana doğru dönen adama döndürdüm. Bu oydu. Dünkü ultra yakışıklı adam. Adnan bey "evet sen?"
"Efendim beni bu işe almayacaksınız biliyorum fakat ben burada çalışmak istiyorum." Diyiverdim bir çırpıda. "Kendinizi tanıtsanız küçük hanım?" Dedi kararlı bir şekilde. "Aah özür dilerim. Ben ala. Ala Sancaktar." Adım veyatta soyadım onlara garip gelmişti sanırım bilmiyorum ama ikisinin de gözleri kocaman açıldı. Gözleri gökyüzünü andıran adamın bile! Kafalısını beyaz kağıtlardan kaldırdı ve "ne dedin sen?" Nasıl bu kadar kötü bakabılıyordu bilmiyorum ama bu bakışlar beni oldukça rahatsız ediyordu. Cevap vermedim. Beni rezil eden bir adama cevap vermeye niyetim yoktu. "Sana ne dedin dedim!" Diye bağırdı. Ne dedim sanki neee!
"Ben ala Sancaktar." Dedim ve başımı yere eğdım. Bu soyadını taşımak için can atanlar vardi fakat ben resmen utanıyordum. "Duydun mu baba! Ha! Duydun mu?! Ne dedi duydun mu?!!!" Soyadımdı evet sorun yine Soyadımdı. Bir dakika baba mı? Yuh!
"Rüzgar şimdi değil.!! Sus ve otur!"
Demek adı rüzgardı. Rüzgar.
"Işe alındınız ala Sancaktar yarın başlıyorsunuz. Programınızı gidip sekreterimden alın ve onlara uyun. Aksi takdirde gözününüzün yaşına bakmam. Şimdi çıkabilirsiniz."
"Eğer bir sorun varsa Adnan bey ben yani bana.." Dilim mi tutulmuştu?
"Hayır sanırım çıksanız iyi olacak."
"Pekala hoşçakalın." Dedim ve tam çıkacakken arkamı dönüp ona baktım. Neden beni öldürecek gibi bakıyordu? Sorun neydi? Ya da umrumda bile değildi. O adam benim hiçbirşeyimdi.

RÜZGARIMSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin