1

16 3 0
                                    

"Bay Han lütfen şu iki kağıdı çoğaltır mısınız her birinden 150'şer tane olacak."

Başımı saatlerdir uğraştığım ekrandan kaldırıp  bayan Kim'in uzattığı kağıtları aldım. Sınav haftası yaklaştığı için her sınav haftasına yakın dönemde olduğu gibi günlerdir memur odasına hocalar gelip gidiyordu. Çoğaltılması gereken sınav kağıtlarını veriyor, soruları kaçırmak isteyebilecek öğrencilere dair uyarıp herhangi bir olası duruma karşı çok dikkatli olmam için sıkıca tembihliyorlardı. Ne yazık ki çektikleri nutuğa karşılık ağzımı açıp herhangi bir şey de diyemiyordum çünkü geçmişteki vukuatım o yıla tanık olan hocaların hepsi emekli olup gidene kadar unutulabilecek gibi durmuyordu. Üç yıl önce bu okula atanarak ilk geldiğim zaman yaptığım şey aklıma geldiğinde bir kez daha utançla doldum.

"Tamam bayan Kim diğer hocaların verdiği sınav kağıtlarından sonra sizin kağıtları da çoğaltırım. En geç bir iki saate çoğaltır, size teslim ederim ."

"Ay yok Han bey getirmeyin sizde kalsın. bugün başka da dersim yok benim o yüzden çıkacağım şimdi. Ama aman diyim çok dikkatli olun, güzel saklayın. Biliyorsunuz soruları öğrenciler bir kaçırsalar tekrar sınav kağıdı hazırlamakla uğraşmak gerekiyor. Boşu boşuna yoruluyoruz."

"Haklısınız bayan Kim."

Söylediklerimi başımla da onaylayarak tasdiklerken bu konuşmanın daha da uzamamasını diliyordum. Yeterince utanç duyduğum yetmişti ki günlerdir aynı cümlenin farklı versiyonlarını duymak da artık bir yerden sonra kabak tadı vermişti. Neyseki acelesi de olsa gerek bayan Kim lafını daha da uzatmadan memur odasından çıktı. Verdiği sınav kağıtlarını , kilidi olan çekmeceye diğer hocaların verdiği ve çoğaltılmayı bekleyen  sınavların yanına koymadan önce masamın üstündeki metal ataçlardan bir tane alıp  birbirine tutturdum ve üzerine de karışmasın diye bayan Kim'in adını yazdığım sarı renkteki kare postidi yapıştırdım. Çekmeceyi kapattıktan sonra ise bayan Kim gelmeden önce uğraşıyor olduğum işime döndüm tekrar. Okulda görevli temizlik personellerinin maaş ücretlerini düzenleyip bunları aynı zamanda  geçmiş aldıkları maaşlarıyla beraber tarihlerini de kontrol ederek excele kaydediyordum. Asgari ücrette yeni bir artış olmuştu ve bu ayki ücretlerin de zamlı bir şekilde yatırılması gerekiyordu. Sınav haftasına denk gelmesi işlerimi bir miktar zorlaştırsa da elimden geldiğince hata yapmadan halletmeye çalışıyordum. Yedi ay önce de yine asgari ücrete zam yapıldığı için bu sefer verileri kaydetmem daha kolay ve hızlıydı gerçi. Bu zamlardan da bir şey anlamıyordum, sürekli yapıyorlardı ama sorun asgari ücrette değildi ki? sorun alım gücündeydi. Asgari ücrete zam geldikten sonra ne oluyordu sanki? marketlerdeki, mağazalardaki her şey asgari ücrete yapılan zammın üstünden iki gün geçmeden ürünlerine zam getiriyorlardı ve yine temel ihtiyaçları alırken bile en ekonomik olanını seçmeye çalışa çalışa ay sonunu getiriyorduk. Asgari ücretin artışına sırf buyüzden ben sevinemiyor olsam da sevinen bi kesim vardı sonuç alarak ve ne diyebilirdim ki? sonumuz hayır olsundu.

Sıra son personele geldiğinde daldığım düşüncelerimden sıyrıldım. Bilgisayar ekranında görünen saate baktım, henüz daha ikiyi yirmi beş geçiyordu. Beş dakika sonra öğleden sonraki ikinci dersin bittiğini haber verecek olan zil çalacaktı. Ekrana bakmaktan tanıdık sızısını duyumsamaya başladığım gözlerimi avcumun içiyle biraz ovaladıktan sonra son personelin bilgilerini de girip bir kahve molası vermeye karar verdim.

Girdiğim üç ayın maaşının ardından dördüncü ayın maaş bilgisini önümdeki listeden girerken kapımın tıklatılmasıyla çevirdiğim bakışlarım gördüğüm simada takılı kaldı. O ana kadar hala klavyedeki sayılarda gezinen parmaklarım da dururken elindeki kağıtları kafası hizasında kaldırıp bana gösteren aynı zamanda da sırıtarak masama yaklaşan adama ben de sırıtarak göz devirdim.

Bir Masal, Kahramanı Benmişim~minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin