/46. Bölüm /

8.7K 389 82
                                    

Hi bebeksilerim.

Yine aynı saatlerde bir ben. Allah'ım çok tatlıyım! Öhöö, neyse ne yaptınız bakalım. Ben oruç kafayla bölüm yazdım ve fark ettim ki baya bir yemek sahnesi sürmüş. Aç falan da değildim ama niye öyle oldu ki? Yine de ad falan geçirmediğime sizin için şükrettim. :D

Az kaldı zaten, tey tey tey!

Bu bölümün ithafı cecelistkorman'a gidiyor. Umarım beğenirsin canım. <3

Gife koptum, gezerken gördüm ona uygun bir sahne patlatayım dedim jasgdg.

Umarım beğenirsiniz.

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.

Keyifli Okumalar! :)

°Zeynep°

Boğaza bakan harika bir restorantın önüne geldiğimizde Kerem arabayı durdurdu. Başım hafif de olsa ağrıyordu ve yolculuk boyunca kafamı yasladığım koltuktan kaldırmak istemiyordum. Araba o kadar rahattı ki bildiğin mayışmıştım.

"İyi misin?"

Kerem'in sesiyle ona döndüm.

"Evet."

"Güzel. İn o zaman!"

"Öküz!"

Bağırıp çantamı kavradığım gibi arabadan indim. O çok mükemmel, bayıldığı arabasının kapısını son gücümle kapattım. Çıkan ses kulaklarıma fena baskı yapmıştı.

Şahsen bu hareketi biri bana yapsa ona oracıkta girişirdim. Gel gelelim ki Kerem'in beni dövmeyeceğini bildiğimden rahat davranmıştım. Dövmezdi değil mi? Yok canım!

"Zeynep? Ne yapıyorsun sen?"

Utanmasaydı da dövseydi!

"Acıktım. İçeri girelim."

Derin bir nefes alıp uzatmayacağını belli etti.

"Girelim bakalım!"

Devasa büyüklükteki gösterişli kapıdan içeri girdiğimizde Kerem'in etrafında pervane olan garsonlara baktım. Vay be, böyle zengin, güçlü olmak, her yerde anında tanınmak, güzel bir şeye benziyordu. Gerçi ben olsam sıkılırdım, ne bu canım, yemek de mi yemeyelim?

Bizi manzaraya bakan, etrafı da çok kalabalık olmayan bir masaya alırlarken ben, etraftaki kadınların Kerem'e olan bakışlarına takılmıştım.

Sürtükler, adama yiyecekmiş gibi bakıyorlardı!

Hepsini geçmiştim Kerem'in de durumdan memnun tavrı beni iyice sıkmıştı.

Yine o ulaşılmaz kalkanını önüne almış, podyum mankenleri(!) gibi karşıya bakarak, yüzünde en seksi gülümseme ve heybetli vücuduyla yürüyordu.

Ben şimdi ona gösterirdim!

Başım dönmüş gibi yaparak sendelerken, bir elimi de alnıma götürmüştüm.

Bir eli hemen belimi kavradığında içimden sırıttım.

Garson da bu sırada masaya ulaştığımız için yanımızdan ayrılmıştı. Kerem gitmesini işaret etmiş de olabilirdi, bilmiyordum.

"Ne oldu?"

"Bilmiyorum ya, açlıktan başım döndü herhalde?"

Şakağıma küçük bir öpücük kondururken hafif açtığım gözlerimin arasından bana kötü bakışlar atan kadınları gördüm. Şu an ölümüne gülümsemek ve dil çıkarmak arasında kalmıştım. Neyse ki hiçbirini yapmadım, sonuçta ben hastaydım!

Dengesiz [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin