9.bölüm

37 7 0
                                    

Merhaba arkadaşlar 9.bolumle karşınızdayım gerçekten üzülüyorum arkadaşlar okunma sayıları azaldı vote ve yorum yok. Biraz benide anlamaya çalışın öyle değilmi ama? Bekliycem arkadaşlar hepinizin desteklerini bekliycem size inanıp güveniyorum ve sizinde yazdïğınız hikayelerinize şans diliyorum.

{İyi okumalar}

Bedeni zarif bir tutkuyla kavrulurken nefes alamadığını hissetti genç kız. Elleri soğuk ve yaş zeminle buluşurken açık penceresinden uzanan o renkli şekilleri göz önünde bulundurup sevdirdi kendini. Genç adam sokağın başında durmuş yağmurun altındaki o küçük bakışmaları takip ediyordu gözleri. Elindeki minicik hırkayı hailee'ye sallarken boş kalan elinle hırkanın kollarını sımsıkı tutuyordu. "Hadi ama küçük gelipte al şu hırkanı." Genç hailee olayları yeni idrak edebilmişçesine,yerinden sıçrarken koşar adımlarıyla odasından çıkarak aşağıya indi. Kapının kulubunu sımsıkı kavrarken yavaşça dışarıya süzüldü kuru bedeni. Yavaş bir okadarda pıratik adımlarıyla Genç adamın karşısına geçerek elindeki hırkayı nazikçe omuzlarına attı. "Teşekkür ederim douglas." Douglas soğuk bakışlarıyla hailee'nin gözlerine odaklanırken hafifçe tebessüm ederek gözlerini yağmurun o güzel yağışına odakladı. Genç hailee genç adamın o kusursuz suratını seyrederken başının döndüğünü hissetti bir an. Okadar yanıyorduki bedeni ıslandığını hissetmiyor bedenindeki o zarif ateşi savurmak istiyordu tüm bedenlere. "Sen." Genç adam anlamamış bir tavırda genç hailee'yi seyrederken "ben?" Diyebilmişti. "Sen." Dedi genç kız " sen yanmış bir alev topu kadar soğuksun adam... o kadar soğuksun ki içimi ürpertiyor bedenimin sana çekilmesini zevkle seyrediyorsun...sen beni anlıyorsun adam sen beni...sen beni yakıyorsun adam. Sen...buz ben ise ateşim senin buz gibi yanmış bedeninin ateşi." Genç adam şaşkınlık dolu bakışlarıyla güzel gözlerini genç kızdan bir zerre kadar ayırmazken genç hailee söylediği kelimeleri şaşkınlık dolu suratıyla belli ediyordu. "Hailee." Sesi fısıltıdan ibaret çıkarken genç kız ilk defa adıyla itab ettiğini seçebilmişti tüm karmaşık sözcüklerin arasından. İki beden yakıp kavrulurken ateş ve buz birleşimi gibi yaklaştılar birbirlerine. Genç adam genç kızın yanaklarını kavrarken dolgun dudaklarını araladı. "Çok safsın hailee." Genç kız gözlerini sımsıkı kapatmış sadece ama sadece genç adamın o buz gibi kokan, kokusunu içine çekmek istemişti." Biliyorum." Dedi genç hailee." Biliyorum çünki var oluyorum seninle birlikte ne oluyor bilmiyorum douglas hiç bilmiyorum." Genç adam genç kızın yanaklarını okşamaya devam ederken tüm bedeninin o saniye buza dönüştüğünü hissedebildi. "Beni öp." Hailee'nin bu sözleri douglas'ı gülümsetirken dağa fazla yaklaştı genç kıza. Yumuşak dudaları birbirine sürterken öpmek istedi bir an onu. Okdar arzuladıkı buz şaçan bedeni...tamamiye dudakları birbirinle birleşirken küçücük ellerini sımsıkı sardı bedenine. Hala soğuktu genç adamın bakışları. Biliyordu genç kız bugüne özeldi bu tutku...bur şarmaşa güç... yine soğuk bir adam olacaktı hissedebiliyordu. Dudakları birbirinden ayrılamazken soğuk dudaklarının tadını çıkardı genç kız. Hissediyordu adam o kadar yanıyirduki badeni adeta ateş şaçıyordu tüm dünyaya. Biliyordu genç adam aşık olacaktı ona sımsıkı kavramak isteyecek sağiplenecekti soğuk bedenini. Bir an düşünmek istedi douglas aşk neydiki? Kendi kendine söylendi genç adam gayet iyi biliyordu aşk'ın nedemek olduğunu. Niye kendini kandırmak istiyorduki...aşık değildi genç kıza. Soğuk dudaklarını genç kızdan ayırırken utandığını hissedebilmişti hailee'nin. Genç adam hiç bir kelime etmeden arkasını döndüğü an ilerlemeye başladı. O buz şaçan adımları. O soğuktu o buz gibiydi..zarar veriyor hırçınlaştırıyordu bu soğuk bedeni. Genç kızın gölgesi yağmurun altında güzelleşirken ağlama isteğiyle doldu. Gözlerindeki ateş su damlalarını sustururken bedeninin uyuştuğunu hisetti kız. Vicudundaki anlam veremediği hissizliği bir hançer kadar sıkılaşırken aldatılmış bir kız çocuğu gibi hissetti kendini. Eve girmek hiç ama hiç hoş bir fikir gibi gelmiyordu kulağına. Boşverip genç adamın yürüdüğ tarafın ters tarafına doğru ilerlemeye başladı. O kadar korkmuştuki bu hissizlik. Okadar can yakmıştıki... bir an neye üzüldüğünü çözemez bir şekilde olduğu yerde kala kaldı adımları. Dağa nekadar olmuştuki onu tanıyalı? Korkak adımlarıyla ilerlemeye devam ederken dolmuş gözlerini elleriye temizledi. Temiz hava ciğerlerini yakarken yağmurun kokusu dağada yaktı canını. Ne hatam varki diye düşündü genç kız. Aklı ne düşünse değişik kelimeler türeten acı sözcükler çıkarıyor...genç hailee'nin canını fazlasıyla sıkıyordu. Gözlerindeki o anlam veremediği yalnızlık her kelimesine kadar dışarı fışkırırken günlüğüne yazdığı o aşkı anlatan yazılar geldi aklına saği ne yazmıştıki okadar. Sarı yaprakların üzerinde çıtırtı çıkarack bir şekilde ilerlerken evinin önünde durdu. Cebindeki anahtarı sessiz bir şekilde paltosunun cebinden çıkararak içeriye girdi. Soğuktan üşümüş ellerini birbirine sürterek hafifçe üfledi. Bu nedenle üşümesi birazda olsa hafiflemişti. Yavaşça odasına çıkarak kapısını kilitledi genç hailee. Islak kıyafleriyle yumuşak yatağına yerleşerek kitaplığının altındaki yumuşak pofuduklu günlüğünü eline aldı annesi ölmeden önce tanımlamıştı aşkın nasıl bir his olduğunu. Okumak istedi hepsini hailee. Günlüğünün ilk sayfasını açarak gözlerini o güzel kelimelere odakladı.

Sevgili günlük

Aşkı yaşamayı gerçekten hak ediyor muyuz acaba? Tanıdığım herkes, bir şekilde sevginin peşinde, mutlu olmanın peşinde… O kadar çok çabalıyorsunuz ki mutlu olabilmek, üzülmemek için…, o kadar bencilleşmişsiniz ki kendinizi iyi hissetmek ve asla üzülmemek için karşınızdakinin duygularını bir mendil gibi kullanıp atabiliyorsunuz.

Sırf kendi egolarınız için başkasının kalbini kırabilmeyi, duygularını incitmeyi görev edinmişsiniz, bu kadar vurdum duymaz ve ruhsuzsunuz. Acıyorum size biliyor musunuz ,yaradan size bu güzel duyguları hissedecek bir yürek, bir ruh vermediği için. Sokakta bayırda “beni asla kimse üzemez, kıramaz…” nidalarınızla hava atın, oysa bilmiyorsunuz ki size yaradanımın bu duyguları yaşayabilecek erdemi, kalbi ve ruhu vermediğini… Bakıyorum şöyle bir çevreme, herkes karşısındakine güvenmemede usta olmuş, hani kişi kendisi nasılsa karşısındakini de öyle görür ya… “Ay beni çok üzdüler, vay başıma bunlar geldi, kalbimi kırdılar, aşka inanmıyorum, herkes kalleş, herkes duygusuz, kalpsiz…” diye konuşanları duymaktan bıktım adeta, şöyle bir düşündüğünüzde bu sözleri söyleyen insanların normalde ruha ve kalbe sahip olduğunu düşünürsünüz değil mi? Buna istinaden de yaklaşırsınız aynı acıları yaşayan kalpler birbirini çok iyi anlar mantığıyla, ama birde bakarsınız ki yukarıdaki o kelimeleri kullananlar aynısını size yapar olmuş, sizi incitmiş, aldatmış ve kırmış… Bazen kendime sormuyor değilim, “ hailee sen mi çok saf ve aptalsın yoksa dünya mı böyle acımasız, kalbi kırılan ve mutsuz olan bir kalbi iyileştirmek için her türlü fedakarlığı yapan bir kalbin, duyguların ve tanrıya şükür duyarlılığın varken neden karşındakini mutlu edemiyorsun” tarzındaki cümleleri… Biz değilmiyiz sadece bizi anlasın ve mutlu etsin, geri kalanı teferruat diyen, peki neden böyle birisi karşınıza çıktığında acımasızlar kraliçesi kesiliyorsunuz? Evet bence siz korkuyorsunuz, sevmekten ve aşık olmaktan, kolay geliyor vurdum duymaz olup kalp kıran taraf olmak, birisinin sizi sevmesinden de korkuyorsunuz çünkü kalbinizde sevginin ve aşkın bir anlamı yok, fesatlıktan başka bir şey yok maalesef, entrikalara o kadar aşık olmuşsunuz ki, bir gün öncesinden “ölürüm ben sana, çocuğumuz olsun sevelim…” diyen siz, on dak. Sonra tanımıyorsunuz bunları söylediğiniz kişiyi. Bu kadar mı kahpe bir dünya?  Bu kadar mı kahpe…

Genç kız bedenindeki soğukluğu hissetmez bir tavırda ellerinle güzel günlüğünü okşarken nekadarda anılar barındırdığını hissetti günlüğünde. Ozaman anladı kız kendisi için yazmamıştı bu yazıları aşktan anlamayalar dağa bissürü tanımlayamadıkları duyguları açıklamak için yazmıştı her satıra işlenmiş sözcükleri. Mavi pofuduklu günlüğünü dolabının altına düzgün bir şekilde yerleştirdikten sonra üzerindeki ıslak kıyafetleri vicudundan sıyırarak pembe pijamalarını nemli bedenine geçirdi. Gözleri okadar acıyrduki yorgunluk hissi yiyi bitiriyordu genç hailee'yi. Yatağının içine girerek sımsıkı örttü kendini. Bugünü hatırlamaya çalışırken gözleri hafif hafif kapanmıştı bile. Artık uykunun kollarıda rağat ve huzurlu bir uyku çekebilecekti genç kız...





Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 18, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşk  Yemini (ARA VERİLDİ.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin