14. Bölüm: Adını Biliyorum

104 4 2
                                    

ARKADAŞLAR! YANLIŞ BÖLÜMÜ YAYINLANIŞIM! ÇOK AMA ÇOK ÖZÜR DİLİYORUM. BU DOĞRU BÖLÜM, GÖNÜL RAHATLIĞIYLA OKUYABİLİRSİNİZ hpdgsşığtdhlbkl

İyi Okumalar...

※※※

Aylin fena bir baş dönmesi eşliğinde karanlıktan uyandı. Gözlerini kırpıştırdı. Yaşıyordu, hayattaydı.
Aylin yaşadığını öğrenmenin heyheyiyle hala oturduğu koltuktan bir anda ayağa kalktı. Bu kalkış birinin hızla kendisini geri koltuğa itişiyle noktalandı. Görüntüleri netlemekte ve nesneleri algılamakta zorluk yaşıyor çevreyi bulanık görüyordu. Bu yüzden kendisini itenin kim olduğunu tam olarak göremedi.

Ellerini gözlerine bastırdı, ovuşturdu. Gözlerini geri açtığında görüntüler biraz daha az buluğuydu ama hala net sayılmazdı. "Birazdan iyileşirsin." Bu ses Zemheri'ye aitti. Fakat Zemheri'nin söylediği yanlıştı. Görüşü netleşse de başına dayanılmaz bir ağrı ve kulaklarına çınlama bastırıyordu.

Zemheri bir şeyler daha dedi fakat Aylin ne dediğini anlayamadı. Çünkü çınlama her şeyi bastırıyor, baş ağrısıysa duysa bile idrak etmesini imkânsız hale getiriyordu. Bu yüzden Aylin, Zemheri'ye bir dakika susması için işaret etti. Fakat Zemheri konuşmaya devam etti, Aylin'i takmadı.
Aylin, Zemheri'yi şu an dinlemezse daha sonra neden kendisini dinlemediğini soracağını ve ne dese de Zemheri'nin kendisini yine dinlemeyeceğini biliyordu. Bu sebepten dolayı "Alp, rica ediyorum susar mısın?" dedi, kulağının çınlamasından ne dediğini dahi zar zor duydu.

Hemen ardından Zemheri sustu. Sonunda! Aylin'in başı resmen çatlıyordu ve bu sessizlik ona çok iyi gelmişti.

Zemheri, Aylin'in çınlama ve baş ağrısı yok olana kadar sustu, nihayet tekrar konuşmaya başladığındaysa Aylin artık Zemheri'nin dediklerini kolayca anlıyordu. "Ne dedin sen?" dedi Zemheri.

Ne demişti ki Aylin? Susmasını söylememiş miydi? "Susar mısın? Dedim." Dedi Zemheri'nin dediğine bir anlam veremeyerek. Daha sonrasında arkadan başka birinin küfrettiğini duydu. "Siktir!" bu kişi Fırat'tı. Zemheri, Fırat'a ters bir bakış atıp tekrar Aylin'e döndü ve "Alp mi dedin sen az önce bana?" dedi.  Demiş miydi? Aylin zihnini zorladı ve gerçekten Zemheri'ye Alp dediğini fark etti. Bu çok kötü olmuştu. Zemheri'nin Aylin'in adını bildiğini bilmemesi gerekiyordu ve şimdi bu sayede Aylin'e karşı zaten olmayan güveni daha da yerle bir olacaktı. "Dedim mi?"

Aylin bu işten kurtulamayacağını bilse de safa yatmayı denedi lakin arkadan yine Fırat'ın konuşmasını duydu "Dedin." Diyordu Fırat ve sesi gülmemek için kendini zor tuttuğunu açıkça belli ediyordu.

"Adımı nereden biliyorsun?" dedi Zemheri, Fırat'ı takmayarak. Eh, en azından Aylin'in tahmin ettiği gibi bir tepki vermemişti.

Aylin, Alp'in sorusuna gülmemek için zor tuttu kendini. Şapkacı asla düşmanını tanımadan bir yola girmezdi. Asla. Alayla karışık bir tavırla "Gerçekten mi?" dedi, Aylin. "Gerçekten inandın mı adını bilmediğime? Panoyu gördün, o kadar yaklaşmışken pes eder miydim?" Alp bir şey söylemedi. Yalnızca, hala nasıl taklaya geldiğini düşünüyor, anlamaya çalışıyordu. "Ama" dedi. "Ama daha bulamamıştın, daha elenecek çok kişi vardı ve senin tüm bunları yapacak zamanın yoktu." Alp hala anlamıyordu.

Aylin derince havayı içine çekti ve "Daha önce Şapkacı'nın düşmanını tanımadan bir savaşa katıldığını gördünüz mü?" dedi Fırat'a ve Alp'e bakarak. "Ayrıca; adını çok önceden biliyordum, yalnızca o eski panoyu kaldırmayı unutmuştum." Bunu önemsiz bir şeymiş, küçük bir ayrıntıymış gibi geçiştirerek söyledi, omzunu silkti."Peki neden bana gerçeği söylemedin?"

Zekanın SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin