Heyecan ile babamlara kapıyı açtım. Ellerim,ayaklarım titriyor.
Ben: Hoşgeldiniz.
Annem: Hoşbulduk kızım.
Babam: Çay koydun mu kızım.
Ben: Koydum babacığım, kek de yapmıştım. Sizin ile konuşmam gereken bir konu var.
Annem: Hayırdır inşallah kızım.
Hayır annem hayır da babam için aynı şeyi düşünemem dedim içimden. Mutfağa gittim çayları kattım, kekleri de keserken romantik sevgilimin yaptığı jest geldi. Sırıttım ama anında gülüşümü sakladım. Kekleri de tepsiyle koydum,tepsiyi alıp içeri geçtim.
Babam:Senin bizimle konuşman gereken konu neymiş bakalım?
Demesiyle benim elim titremeye başladı. Fark ettirmeme konusunda usta olduğum için sakin gözükerek çayları ikram ettim. Tepsiyi masanın üzerine koyduktan sonra babamın yanına oturdum. Derin bir nefes alıp konuya bodozlama girdim.
Ben: Baba ııı benim bir sevgilim var.
Harbiden bodozlama girdim. Bir süre salonu sessizlik aldı. Babam derin bir nefes aldı ve bu sessizliği bozdu.
Babam:Eee
Ben:Ne? Kızmadın mı yani?
Babam:Niye kızıyım kızım? 20 yaşında genç kız oldun. Benim gözümde hala 5 yaşında kolumda yatan minik kızım olsan da bazı şeyleri artık kabullenmek lazım. Yaşadığın acılar olucak, büyümek zor gelicek, bazı sorumlulukların olucak, sevgilin olucak, belki ayrılacaksın belki mutlu olucaksın, evleniceksin, çocukların olucak. Bunlar olurken unutma ben hep senin yanında olucam. Seni hiç bırakmıcam,ne olursa olsun. Sen kaç yaşında olursan ol ama hep kolumda yatan minik kızım olucaksın.
Bunu dinlerken gözlerim doldu. Ağlamamak için zor tuttum. Babamın gözleri dolmadı bile ama ben biliyorum ki babamın içinde fırtınalar kopuyordu. İçine içine ağlıyordu ama belli etmiyordu. Baba olmak bunu gerektirir. Babam bir anda bana sarıldı. O an gözümden bir yaş aktı. Kulağıma sessizce;
Babam:Sen ne ara büyüdün ya.
Dedi. Bir süre öyle kaldık. Ayrılınca anneme baktım. Annemde geldi sarıldı,tebrik etti.
Babam: Eee beyefendi ne işle meşgul, kötü alışkanlıkları var mı, namazını kılıyor mu, Kur'an okuyor mu?
Diye soru yağmuruna yakalanınca annem bu halima güldü.
Ben: Asker, üsteğmen. Kötü alışkanlıkları yok çok şükür. Namazın kılar Kur'an okur maşAllah. Adı Ali Efe ama Efe'yi tercih ediyor.
Babam: Çağır bakalım. Müsaitse,gelsin, tanışalım. Madem niyeti ciddi.
Ben:Gelemez, çünkü arka mahalledeki askeriyede nöbette.
Babam:Hmm o zaman git sor, dediklerimi söyle. Ne zaman müsaitse gelsin,tanışalım.
Ben:Gidiyim mi?
Babam:Git
Ben:Gidiyom?
Babam:Git.
Ben:Gidiyom bak?
Babam: Sebiha kararımı değiştirmeden git.
Tam gidicektim,bir anda arkamı dönüp, babamın yanağına öpücük kondurup koşarak evden çıktım.
Tam köşeyi dönücem,Alime kavuşucam aklıma bir fikir geldi. Direkt söylemicektim , yanına üzgünce gitmeye başladım. Hiç hevesim yokmuş gibi,sanki babam izin vermemiş ve kızmış gibi yanına gittim Alim'in. Silahını hemen kenara bırakıp yanıma koştu. Ellerimi tuttu, gözlerimin içine merakla bakarak;
Ali: Noldu gülüm? Kızdılar mı, birşey mi dediler sana? Gül cemalini neden astın?
Diye sordu. Telaşlanmıştı benim için.Ama haberi yoktu ki ailemin onu tanımak istediğinden. Ben birşey demeden bir anda sarıldım. Bunu yapmama şaşırmıştı.
Ali:İzin verdiler mi?
Diye sordu heyecanla. Bende evet dedim. Bir anda beni belimden tutup döndürmeye başladı. Bana mutluluğu,huzuru, sevgiyi ve aşkı iliklerime kadar yaşatan bu adamın varlığına bin şükür Allah'ım. Beni indirince yanaklarımdan tutup alımdan öptü. Anlımı anlına yasladığında ikimizinde gözünden bir yaş süzüldü.
Ali:Seni karşıma çıkaran Rabbim'e bin şükür güzelim.
Ben:Seni kaderime yazan Rabbim'e bin şükür sevgilim.
Biz imkansız diye düşündüğümüz aşkı yaşıyorduk. Yıllardır birbirimizi tanımadan vuslatı beklemişiz. Biz hep Rabbim'in bizi karşılaştıracağı günü hep beklemişiz. Birbirmizden de yaşıyacağımız vuslatdan da hiç haberimiz yokken bile beklemişiz. Biz, birbirimizi hep bize saklamışız. Hani demiş ya Turgut Uyar;
Bekliyorum seni,
Akşamsız günler ardından
Çıkıp gelmicekmişsin gibi...Bizim ki de öyle bir mevzuydu.
Melisa'dan
Akşam salonda koltukta oturmuş televizyon izlerken bir anda kapım çaldı.
Ben:Allah Allah kim ki acaba bu saatte? Hayır olsun.
Kapıyı açtığımda elinde bir demet çiçek ile duran kuryeyi gördüm. Çiçeği bana verip,iyi günler diyip gitmişti. Çiçeğin kimden olduğun düşünürken bir not gördüm.
Sevgili baldızcığım,
Bu zamana kadar sana yaptıklarımın kötü olduğunu fark ettim. O yüzden sana bu çiçeği göndermeye karar verdim. Senden özür dilerim.
Biricik enişten
Bismillahirrahmanirrahim. Nolmuş lan buna. Bu nasıl oldu da bana çiçek gönderdi, üstüne üstlük özür diledi. Hayır olsun. Ben ne oldu da bu bana çiçek gönderdi diye düşünürken telefonum çaldı. Arıyan Sebiha'ydı.
Ben:Alo noldu canım?
Sebiha: Ablacım nasılsın?
Ben:İyiyim canım sen nasılsın?
Sebiha:İyiyim bende. Ben sana haber vermek için aradım.
Ben:Ayy yoksa babanlar izin verdi mi?
Sebiha:Eveeeet.
Ben:Ay çok sevindim canım.
Sebiha:Darısı başına inşallah ablacım.
Diyip göz kırptı.
Ben:Sebiha Ali iyi mi?
Sebiha:İyi ablacım. Şimdi yanında geldim. Eve girer girmez de seni aradım.
Ben:Bu bana çiçek göndermiş, baldızcığım falan yazıyor notta. Sen emin misin bunun iyi olduğundan.
Sebiha:Hahahah ayy ilahi ablacığım sen beni güldürdün ya Allah'ta seni güldürsün. Bulmuş senin gibi bir baldız tabi ki çiçek göndericek.
Melisa:Ayy neyse beni biri arıyor. Ben kapatıyorum bay bay Allah'a emanet canım.
Sebiha:Sende Allah'a emanet ablacım.
Sebiha'dan
Herşey çok güzel ilerliyor. Allah'ım sana çok şükür Ya Rabbim. Ben koridorda şükür çekerken salona girer girmez başım döndü ve kapının kulbuna sıkıca tutundum. Annem ile babam hemen yanıma koştular. Sonrası buğulu sesler, kararmış etraf.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Gece 3 buçukta bölüm yazmak tam benlik bir hareket. Kendimi alkışlıyorum👏🏻👏🏻.