15| 'Kara Toprak'

84 14 43
                                    

Bölüme geçmeden önce oy vermeyi unutmayınız.

15

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

15.bölüm

'KARA TOPRAK'

Hayat her seferinde tesadüflerden oluşmazdı. Bazen ise olaylara bizim yürümemiz gerek. Sadece akışına bırakmak benim özgüvenimin duvarlarını yıkar.

Bu özgüvenle nerelere giderim pek meçhul ama en son ölüme gideceğim kesindi.

Bu son durak değildi ama bazıları kara toprağa gömülecekti.

Bugün bir şey oldu, benliğim beni terk etti.

"Vah, senin için üzüldüm 8. Ama hatırlatmam gerekirdi. Yoksa bana az daha düşman gibi yaklaşıyordun. Pardon tam tersi." ağzı aralanacakken tekrar kapandı ve derin bir nefes aldı.

"Sindirme kuvvetinin az olduğunu biliyordum ama açıkçası bu kadarını beklemiyordum. Beni hayrete düşürdün, on ton yemek yemiş ve beynin duraksamış gibisin. Kendine gel düşmanlarımla böyle savaşmıyorum ben. Şartlar adil değil."

Bu kez bana doğru yaklaşarak bir adım attı. "Sen," dedi ve gözümün içine doğru baktı. "Sen hiç değişmemişsin. Her zaman duygusuz bir köpeksin. Belki değişmişsin gibi düşünsem de onlar yine haklı çıktılar! Sen hayatımda aldığım en kötü kararsın. Bir daha karşıma sakın çıkayım deme. Eğerki çıkarsan sonun benim elimden olur." dedi.

Belkide bunu bana ilk diyişiydi ama benim kulağıma tanıdık gelmişti.

Bazen bazı şeyler sadece kişi değiştiriyordu ve biz buna engel olamıyorduk. İşte tam o zamanlarda kendimi öldürmek istiyorum çünkü bu bana bir hiç olduğumu anımsatıyordu.


İnsan kendinin hiç olduğunu anımsar mıydı?

Gitti. Şimdi arkasına dönüp çekip gitti. Yine bir vedalar ziyanı oluştu kalbimde.

Tekrar gelecek miydi? Lütfen tekrar gelsin dedi kalbim. Onu tekrar özleyemem dedi kalbim ama kalbim yine yanıldı. Burası vedalar dünyasıydı. Vedalar dünyasına hoş geldim...

07/06/2022

Bir insanın bizi terk ettiğini nasıl anlarız?  Ya da anlamalıyız.

Çünkü ben bir insan beni terk ettiğinde bir şey hissetmiyorum, acılarımı bir başka birisine tarif edemiyorum. Burası vedalar diyarıysa neden ben vedalar diyarında duramıyorum? Bir tek bana mı garip geliyordu? Yoksa vedalar diyarına bir tek ben mi alınmıyordum?

Hep bir vedalar hep bir ölümler.
Ben yoruldum.
Evet.
Yoruldum.
Sonunu bile bile pes ediyorum.
Ve bunu kabulleniyorum.
Bu bir son değil ama gerçek.

Telefonu koltuğa bıraktım ve derin bir nefes alarak ayağa kalktım.

Koltuklara serpil miş insan tanecikleri bana doğru kısa bir süre baktıktan sonra tekrar ellerindeki telefonlara gömüldüler.

Mutfağa doğru ilerlerken koridorun ışığını yaktım.

Bu eve en çok gerek olan şey mutlu ve huzurlu görünen bir ortamdı ve bunu yaratmak bana düşüyordu.

İçeri girdiğimde mutfağın ışığınıda yaktım ve ocağa bir tencere koyarak içine şu koydum. Altını da açarak kaynama ya bıraktım.

Bugün de makarna yesek ölmezdik. En azından bazı kişiler yeniden yemek yapmaya başlayana kadar idare ederdi. Nida neredeyse 2 aydır yemek yapmıyordu ve açlıktan geberir haldeyiz. Evet biraz abarttım ve bunu biliyorum ama gerçekten açız.

Geri salona dönecekken Nida'nın mutfağa girdiğini görüp peşine takıldım. İlk işi olarak Ocak'taki tencerenin altını kapatırken yemek yapacağını anladığım an parmaklarımın ucunda salona doğru koştum.

"Golllllll!" dedim bağırarak. Herkes yerinden sıçrarken ne var diye bakıyorlardı.

"Nida," dedim nefes nefese. "Yemek yapıyor!" onlarda yerlerinden kalkarken birbirlerine sarılıyorlardı.

Berke "Valla sizi bilmem ama on yıldır açım!" diyerek karnını okşadı.
"Görende on yıldır yemek yemedik zannedecek!" diye mutfaktan ses geldi.

Hep bir ağızdan aynı anda
"Yemedik."
"Yemedik."
"Yemedik!"
"Yemedik."
"Yemedik!"
Denince ben de katılarak "Valla ben de yemedim galiba," dedim.

"Oraya gelirsem hepinizi ayağımın altına alırım! Beni sinir etmeyin yapmam bak!" diye yine bir ses duyulunca hemen koltuklara düzüldük. Aynı suçunu kabul eden yavru köpekler gibi.

"Acaba ne yemek yaptı?" diye bir ses duyuldu. Bu sesin sahibi Berke'den başka birisi olamazdı.

Aren onu "Berke!" diyerek uyardığında gülen yüzü soldu. Aren ona bakarken "Bakma öyle güzelim açım ben. Aç insan, insan bile yer. Seni yemediği ne dua et. Kaç gündür Allah şahit makarna yiyoruz." diye itiraz ederken Aren sus işareti yapınca konuşmayı kesti.

Onun için Aren'in ifadeleri daha önemliydi açlıktan. Belkide o şifayı aşktan kapmıştı.

Yoksa aşk mı ondan şifayı kapmıştı?

...
Yarım saat sonrasında

Salona gelen yemek kokularını çözmeye çalışırken içeri Nida girdi.

Tüm gözler onun üzerine dönerken ne yemek yaptın gibi bakıyorduk.

"Zıkkım." dedi Nida. "Zıkkım yaptım, siz seversiniz." diyede ekledi.

Ayağa kalktım ve "Nida!" diye uyardım suratını sıkarak.  Yüzünü buruştururken bana beddua okuduğu kesindi çünkü yanaklarını sert sıkmıştım.

"Hadi söyle bakalım ne yemek yaptın?" diye sordum. Hemen yanıtlayarak cevap verdiğinde şaşırmıştım çünkü yanıtı şuydu;

"İmam bayıldı."

☽☾
  Bölüm sonu...

Heyooo!
Nabersiniz???

Ben yine bildiğiniz gibiyim. Bu aralar zorlansamda bölüm yetiştirmeye çalışıyorum.

Ama size yeni bir başlangıç için;

Yılbaşına özel yılbaşı gecesi saat 12.00'da  yeni bir kurgunun tanıtımını yayımlayacağım.
Şimdiden merakla beklemeler dilerim...
-Heo.

MAHPARE KORUYUCULARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin