Krobak: Broken
"Bülbülüm sıcak canlılığıyla avucumdaydı, bir an sonra uzaktan bir çığlık işitiyordum, açık derin bir yara gibi çiğ bir çığlık. Bülbülümdendi bu çığlık. Avcum boştu artık. Acı içinde uyandım."
Konuşurken bir yandan da kara düşünden arda kalan ağrıyı şakaklarında ovalıyordu.
''Unut artık, Jisung.''
''Hayır ve asla. Hatırla, demiştin ki: Bülbülün daima seninle olacak, yüreğinde devam ettireceksin varlığını. Unutursam nasıl devam ettireceğim?''
Yıllar önceki sözlerimi kesin hatırlıyor oluşu yüzümde bir gülümseyiş bırakmıştı.
''Evet ama acı içinde hatırlayacağını düşünmemiştim."
Benden onun yüzüne bulaştı gülümseyiş. Oturduğum koltuğun boş yanını işaret ederken, "Hadi, gel şöyle,'' dedim. ''Bana dün yazdığın şiiri oku, ben okuyacaktım ama senin sesinden işiteyim şiirini istedim.''
Yanıma oturup elimde duran, üzerinde karalamalar olan şiir kağıdını aldı.
''Henüz bitirmedim. Şu anki hali bir saçılıştan ibaret, derlemedim.''
''Olsun, oku bana, ısrar ediyorum, Jisung.''
Bir süre sessizce kağıda baktı, ardından derin bir nefes çekti göğsüne ve tek solukta, içimde sıcak sıcak akan sesiyle bana şiirini okumaya başladı.
''Bu yürekte yaşamak istemiyorum daha fazla,
zehir çiğnetiyor yaşarken.
Zalim dünya ısırıyor beni
var oluşumla.Bu yürekle yaşamak istemiyorum daha fazla,
zehir yutturuyor yaşarken.''İçimin ortalığını dağıtan ne çok cümlesi vardı bu şiirin. Şimdi bu cümleleri içimin hangi yerine koyarsam koyayım sığdıramazdım. Sonra O'nu gördüm ve sızımı buldum. İşte oradaydı, o an koyacak yer buldum.
''Jisung,'' diye soludum, soluk soluğaydım. ''Yaz, daima yaz. Yazmayı da hiç unutma.''
''Asla.''
''Ne ümitsiz bir şiir!''
Arkadan aramıza tanıdık bir ses eklendiğinde alaycı güldüm.
''Kafanla değil yüreğinle dinle şiiri.''
Hyunjin yanımıza gelirken aralıksız konuşmaya başladı.
''Kafam da yüreğim de bu şiirin amansız, ümitsiz bir şiir olduğunda ısrarcı, Minho. Jisung'un şiirleri hep böylesi karanlık mı olacak? Şaşırıyorum doğrusu, senin gibi ümitli bir yüreğin böylesi hüzünlü şiirler yazmasına.''
Jisung, sesinde yalnızda benim sezebildiğim infialle, ''Ümit de hüzün de aynı yürekte varlık,'' dedi. Hyunjin ise duyduklarına sadece omuz silkmişti.
''Ayakta kaldın, gel, şöyle otur yanımıza,'' dedim. Karşımızdaki boş koltuğa otururken sıkıntılı bir sesle, ''Aslında gelme niyetim yoktu ama gece karanlığı yolumu karıştırdı, kendimi burada buldum,'' dedi.
''Ne iyi olmuş, hoş geldin. Sıcak bir şeyler içmek ister misin? Dumanı üstünde ıhlamur var ocakta.''
''İçim üşüdü, iyi olur. Kasımın acımasız soğukları insanın içini titretiyor.''
Hyunjin'e ıhlamurunu koyarken arkamdan Jisung'un uzaklaşan sesi konuşuyordu.
''Geçen kasım Bayan Vien'in kocası bu acımasız soğuklardan birinde ölmüştü, çok yazık. Çok dikkatli olmak gerek.''