Fırtına Sonrası

2K 135 32
                                    

"Hayırlı uğurlu olsun"

Bu cümleyi üst üstte defalarca kez duyduktan sonra artık salondaki kalabalık dağılmıştı.

İkimizi salonda bırakıp akşam yemeğini hazırlamak için mutfağa geçmişlerdi. Bir kısım da bahçede kahve içip muhabbet ediyordu.

Biz evlenmiştik ve sanki hayat olağan akışında dönmüştü.

Orhan salondaki üçlü koltuğa oturmuş öylece halıya bakakalmıştı. Tamam ben de içinde bulunduğumuz durumdan memnun değildim ama onun resmen dünyası başına yıkılmıştı. Bir yandan da bu durum gururumu kırıyordu. Benimle evlenmek bu kadar da korkunç bir şey miydi yani?

"İyi misin?" Diye sordum. "Rengin benzin atmış. "

Kafasını yavaşca yukarı kaldırıp gözlerimin içine baktı.

"Alay mı ediyorsun?

" Hayır, iyi görünmediğin için sorayım dedim. Düşünmek de kabahat. " Dedim sinirle.

Koltuktan kalkıp kapıya doğru giderken ağzının içinde mırıldanarak
"Tabi senin keyfin yerinde. " dediğini duydum.

Anlamadım! Keyfim mi yerinde?!

Ben de ayağa kalkıp ona doğru yöneldim.

"Dur bir dakika, ne demek istiyorsun? "

Beni duymazdan gelerek merdivenleri çıkmaya başladı.

"Dur diyorum. Bağırtma beni! "

"Git başımdan Ayperi, konuşmak istemiyorum! "

Merdiven bitince hızlıca koridora yönelip odasına girdi. Ben de onu takip ederek kapatmaya çalıştığı kapının arasında odaya daldım.

"Çıkar mısın dışarı?! " Sesi sert ve kararlıydı.

"Bana bak bana! Senin havan kime be! Tamam anladık üzgünsün, ben de üzgünüm! Ama bana ne ima etmeye çalıştığını söyleyeceksin! "

"Çık dışarı! Buraya da toplayacaksın insanları! Burası benim yatak odam farkında mısın? "

" Konuşana kadar çıkmıyorum. Ne bu afra tafra! Ne demeye, ne yapmaya çalışıyorsun açık açık söyleyeceksin."

"Afra tafra mı?! Hayatımın altına dinamit döşeyip patlattın! Beni herkese rezil rüsva ettin! Şu düştüğüm duruma bak! Aşıkmışım da kendime mukayet olamamışım! Rezilliğimin boyutu ölçüsü yok! Bütün bunları senin o çocukça oyunların yüzünden yaşıyorum. Ama sen istediğini elde ettin öyle değil mi? Belki de en başından beri amacın buydu. Hem benden intikamını alıp herkese rezil ettin hem de benimle evlendin. Git kına yak şimdi!"

Öfkeden gözlerinden ateş çıkıyordu.

"Ne saçmalıyorsun?! Ben bunları bilerek mi yaptım sanıyorsun?! Neden sana çok aşığım diye mi?! Delirmişin sen! "

"Yalan mı? Bilerek yapmadın mı? Erdin muradına evlendin benle. Git de kendine bir keyif kahvesi yap! "

Sesi nefret doluydu.

"Seninle evlenmek en son isteyeceğim şeydi. Mutlu olduğumu mu sanıyorsun? Senden intikam alacak olsaydım bana zorla bir şeyler yaptığını düşündüklerinde kendimi ortaya atmazdım! Rezillik dediğin asıl öyle olurdu! Ama sana asla iyilik yaramazmış, şu ağzından çıkanlara bak! Sana aşık olduğum masalına tutunmuşsun, her şeyin sorumlusu olarak beni görüyorsun ama sana karşı en ufak bir hissim bile yok. Bu evlilik asla gerçek bir evlilik olmayacak! Ne halin varsa görmeye devam edebilirsin. İstediğin kadınla görüş, ne halt ediyorsan et. Umrumda bile değil! Senin asıl derdin bu değil mi?! Evlilikle prangalandın bu da yetmedi altın çocuk Orhan'ı herkes ayıpladı. Gözden düştün! Hıncını da benden çıkarmaya çalışıyorsun. Şunu sakın unutma bin tane kalbim olsa birini bile sana vermem. İlgi budalası herif ne olacak!! Midem bulanıyor senden!!"

Gözlerini bir an bile gözümden ayırmadan bakıyordu. Burnundan soluduğunu hissediyordum.

"Ne oldu konuşsana! "

Ani bir hareketle beni belimden tutup kendine çekti. Ne olduğunu anlayamamıştım. Gözünü asla gözümden ayırmıyordu.

" Bırak beni ne yapıyorsun manyak! "

Daha sıkı kavrayıp vücudumu vücuduna bastırdı. O kadar sıkı tutuyordu ki çırpınsam da bir işe yaramıyordu. Ellerimle göğsünü itiklemeye çalışsamda bir milim bile oynamıyordu.

"Delirdin mi?! "

"Yoo, gayet aklım başımda. Sen benim karım değil misin?"

"Değilim bırak!! "

"Gayet de karımsın. Kabul ettin ya aşağıda az önce. Gerçek bir evlilik olmayacağını sana kim söyledi? Zaten başka bir kadınla görüşüp görüşmeyeceğim seni asla ilgilendirmeyecek! Üzgünüm Ayperi her gece bu mideni bulandıran adamın koynunda uyuyacaksın! "

Gözlerini gözüme dikmiş buz gibi bir sesle konuşuyordu.

"Kafayı yedin herhalde kendine gel!"

"Aklım başımda merak etme! Asıl sen aklını başına alsan iyi edersin. Bu saatten sonra karşında eski Orhan abiin yok!"

Hala kendimi kurtarmaya çalışıyordum ama asla bir faydası olmuyordu.

"Bırak beni lütfen insan gibi konuşalım. Ne bu barbarlık?! "

Belimdeki elini gevşettiği an kendimi kurtarıp bir kaç adım geriye gittim.

"Bu yaptığın çok saygısızcaydı. Bana bu şekilde dokunamazsın! Haksız yere beni tehdit ediyorsun. Ben bilerek bir şey yapmadım. "

"Sen de beni dün gece arka bahçede tehdit etmedin mi? Bütün bunlar bu yüzden başımıza gelmedi mi?! "

"Ettim ama ben kendimi kurtarmaya çalışıyordum. Sen de bana yardımcı olsaydın o zaman. Tamam deseydin. Vermeyeceğim seni ona deseydin."

"Saçma sapan bahanelerle gelip beni istediklerinde verme diyorsun. Çocuk oyuncağı mı bu? Babaanneme ne diyecektim. Kendi keyfin yüzünden insanlara beni mahçup edecektin. Üstelik beni zor durumda bırakmak için yapıp yapmadığını nereden bileceğim?! "

"Sen gerçekten paronayaksın! Senden yardım istedim yardım! Sense beni tehdit etmeye mecbur bıraktın. Başka şansım yoktu bütün bunlar yaşansın istemedim!"

"Eminim öyledir(!) "

Gözleri buz gibiydi, bana zerre inanmıyordu. Dün akşamdan beridir süren sakinliği fırtına öncesi sessizlikmiş meğer. Öfkeden gözü dönmüştü.

"Aptal! Senin beni anlayacağın yok gidiyorum ben! " dedim.

Arkamı dönüp çıkmak için kapıya doğru yeltenmiştim ki elini karnıma koyup beni geriye doğru çekti. Sırtım göğsüne yapıştığı an birleşen vücutlarımızın etkisiyle kaskatı kesildim. Önce kollarıyla tüm vücudumu sardı. Hareket edemiyordum ama beni sıkıca tuttuğu için değildi. Kurtulmak için çabalayamıyordum bile.

Sonra tek eliyle yüzüme düşen saçımı alıp kulağımın arkasına koydu. İki parmağını şakaklarımdan başlarayak yanağımda ve en son boynumda gezdirdikten sonra kulağıma eğildi.

Sıcak nefesini boynumda hissettim. Korkuyla karışan tuhaf bir his bütün bedenimi ele geçiriyordu.

Fısıldayarak "Beni bu duruma soktuğun için her geceyi sana zehir edeceğim karıcığım! " dedi.

Kalbim ağzımdan dışarı çıkacak gibi atıyordu.

Belimdeki elini serbest bıraktığı an arkama bile bakmadan hızlıca odadan çıktım.

Bacaklarım titreyerek koridoru geçip kendimi nefes nefese odama attım.
Sırtımı kapıya dayadım, ellerimi göğüskafesimi parçalarcasına atan kalbimin üstüne koydum.

****

Merhaba sevgili okur, canım hikayemi beğeniyorsan yorum yapmayı ve bölüme oy vermeyi unutma. Görüşlerin beni çok mutlu ediyor.
Sevgilerle

Yazargül.








AYPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin