2. Yeni Hayat

12.6K 836 222
                                    

İyi okumalar..

Satır arası yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum.

******

Elimdeki son parça kıyafeti de dolaba yerleştirdim. Dün akşam İstanbul'a gelmiştik ve bugün zamanımızın çoğu eve yerleşmek ile geçmişti. Rüzgar abi evdeki yapılacak ufak tefek tadilatları yapıyordu. Ezgi ile ikimizde Fırat abinin aldığı mutfak eşyalarını yıkayıp yerleştirmiştik. Şimdi de bavuldaki eşyalarımı dolaplara yerleştiriyordum.

Odamın boydan boya olan penceresine yaklaşıp, caddeki telaşı izlemeye başladım. Evimiz sekiz katlı apartmanın dördüncü katındaydı. Üç oda bir salondu. Ev yarı eşyalıydı, salonda kocaman bir L koltuk ve televizyon ünitesi vardı. Boydan boya camının önünde de iki tane berjer vardı. Salonun bir köşesinde de yemek masası ve sandalyeler vardı.

Odam köydeki odama göre daha modern ve kullanılabilir durumdaydı. Odanın ortasında çift kişilik bir yatak ile kenarlarında komidin vardı. Genel olarak beyaz ve gri renk ağırlıklıydı. Fırat abi mobilyaları seçerken buna çok dikkat etmiş anlaşılan. Camın önünde ayaklarını uzatmalı tekli gri bir koltuk vardı. Geniş ve rahattı. Odanın içinde banyo olmasını çok sevmiştim. Yatağın tam karşısında makyaj masası vardı. Yatağın yanındaki duvarda ise kocaman dolap vardı. Eşyalarım yarısını anca doldurmuştu. Okul başlamadan alışverişe çıkmam gerekiyordu.

Yatağın nevresimlerini de takınca kendimi yatağa attım. Kafam çok karışıktı. Düşünmemek için kendimi işe veriyordum ama başarılı olamıyordum. Ezgi bir şeyler olduğunu hissediyor ama yalnız kalamadığımız için konuşamıyorduk.

Buraya gelmeden önce iki gün dedemlerde kalmıştım. Okulu kazanmama, o evden ayrılmama çok sevinmişlerdi. Onlara olanları çaktırmak istemedim ama dedem anlamıştı. Anneannemin olmadığı bir vakit beni kenara çekip ne olduğunu sormuştu.

Annemin dediklerini anlatınca, "demek sonunda kim olduğunu söyledi." Dedem annemin hata yaptığını biliyordu ama kim olduğunu bilmiyormuş. Ona da kırılmıştım. "Neden bana öldü dediniz?"  Sorum ile dedem gözlerini kaçırmıştı.

"Gelecek umuduna kapılma diye."

O zaman gerçekler yüzüme çarpılmıştı. Beni bilmeyen, bilse de istemeyecek bir babam vardı. Annemin neden anlatmadığını şimdi daha iyi anlamıştım. Farkında olmadan bana iyilik yapmıştı.

Dedem ile o gece çok fazla dertleşmiştik. "Eğer karşısına çıkmak istiyorsan çık. Senden tek isteğim bunu çok iyi düşün. Sana nasıl davranır ne yapar bilmiyorum. Senin üzülmeni ve yıkılmanı istemiyorum. Her kararında yanındayım güzel torunum." Dedem her zaman ki gibi önceliğini benim mutluluğum yapmıştı.

Birde Hikmet amca ile Fırat abiye ondan habersiz ev tuttuk diye kızmıştı. Onlara kendimi yük olarak hissettirmek istemiyordu. Evin altı aylık kirasını peşin ödemişti. Hikmet amca biraz söylensede dedeme saygısından bir şey dememişti. Dedemin bu hareketi bu evde kendimi daha rahat hissetmem için yaptığını biliyordum. Burası benim yuvamdı, evimdi.

İlk defa kendime ait bir yerim var gibi geliyordu. Özgürlüğü sonuna kadar hissediyordum. Nazım Hikmetin dediği gibi; "küçük bir mutluluk istiyorum, o kadar küçük olsun ki, istemesin kimse benden onu."

Ne yapmam gerektiğini, nasıl hareket etmem gerektiğini bilmiyordum. İçimdeki kız çocuğu çık karşısına anlat her şeyi diyordu. Bak şansımız var belki bizi sever diyordu. Diğer yanım ise, senin annen sevmedi, hiç görmediğin seni bilmeyen baban mı sevecek diyordu. Karmakarışıktım.

Sıkıntı ile soludum, düşünmem gereken bunlar değildi. Okulumu yeni hayatımı düşünmeliydim. Evet evet bunu yapmalıydım. Bilmiyormuş gibi davranmak en iyisiydi. İnsanların hayatına gökten düşer gibi girmek istemiyordum.

Kelebeğin Uykusu / Gerçek Aile Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin