HYUNJİN
Hyunjin bir süre saklandığı ağaçların arasından Felix'in penceresini izledi. Eve giderken de çocuğu takip etmiş olmasına rağmen her hangi bir gariplik görmemişti. Felix'in elindeki gül saksısını pencerenin önüne koyduğunu görünce iyice ağaçların arasına saklandı. Felix'te onun ilgisini çeken bir şey vardı. Bir süre daha bu çocuğu takip edebilirdi. 'Şimdilik Jeongin'in yanına gitsem daha iyi olacak." diye düşündü. Elini dövmesine götürdü. Gözlerini kapadı. Bir iki saniye sonra gözlerini açıp önündeki kapıyı inceledi.
"Yine mi yer değiştirdin?" dedi, omuz silkerek.
"Sen bizim gibi kapıyı kovalamıyorsun en azından Hyunnie. Haline şükretmelisin." dedi Jeongin. Yürüyerek siyah saçlı oğlanın yanına yaklaştı.
Hyunjin bakışlarını Jeongin'e çevirdi. Kolundaki dövmeyi gösterdi.
"Bekçi olmanın avantajları diyelim. O kadar işimin arasında birde kapıyı mı arayacağım." Dedi, ukala bir tavırla.
Jeongin Hyunjin'in önüne kadar geldi. Çocuğun omzuna kafasını koyup arkasında biri var mı diye baktı. Sonra yavaşça çocuktan uzaklaştı. Kapının yanına gidip sırtını kapıya yasladı. Kapıya temas etmesi ile birlikte gözleri tamamıyla siyaha dönmüştü.
"Ne oldu yanında kimse yok. Beni özledin diye mi geldin?"
Hyunjin bir süre ciddi manada korkutucu gözüken çocuğa baktı. Simsiyah giyiminin yanı sıra gözlerinin de simsiyah olması bir şeytanla konuşuyormuş hissi yaratıyordu. Jeongin genelde bu hareketi Hyunjin öteki tarafa götürmek için bir ruh getirdiğinde yapardı. Zavallı ruhları korkutmak bu ruh hastasına ciddi bir zevk veriyordu.
"Seninle konuşmak için geldim aslında. Birde o gözlerle anca saf ruhları korkutabilirsin." dedi Hyunjin, gülerek.
Jeongin kafasını hafif yana eğip bir kahkaha attı.
"Benimle ilk tanıştığında sende ürkmüştün kabul et Hyunnie."
Hyunjin hızlı adımlarla Jeongin'e yaklaşıp yanındaki kapıya elini koydu. Gözlerinin biri mavi biri kırmızı parlıyordu. Ardından kapı açıldı.
"Hadi ürkünç çocuk içeride konuşalım. Senin köpeklerin kapıyı korumaya devam eder." dedi Hyunjin, içeri girerken.
Jeongin'de içeri girip arkalarından kapıyı tekrar mühürledi.
"Şu kapıya dokunduğunuz da sizin gözleriniz de baya efsane gözüküyor. Belirtmem gerek."
Hyunjin yanındaki duvara elini dayayıp konuşacakları bir odanın oluşmasını izledi. Yanındaki oğlana dönüp ilerideki koltuğu işaret etti.
"Bu numaramı da beğendin mi?" dedi alaycı bir gülüşle.
Jeongin oturan çocuğa doğru eğildi. Çocuğun çenesini tutup yüzünü kendi yüzüne yaklaştırdı. Gözlerini çocuğun gözlerine sabitledi.
"Bazen beni çok etkiliyorsun. Bazen de seni öldürmek istiyorum."
Hyunjin, Jeongin'in çenesini tutan elini çekti. Sırtını arkasına yasladı. Ayaklarını bacak bacak üstüne atıp kollarını önünde bağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guard Angels / Hyunlix
FanfictionFelix doğduğu günden beri sebebini bilmeden birilerinden kaçmıştı. Ta ki bir gün barda o siyah saçlı oğlana denk gelene kadar. Küçüklüğünden beri sakladığı güçleri artık sır olarak kalabilecek miydi? Canlılar aleminde nefes alması yasaklanmışken...