Acılar yaşanırken hep yanımızdakiler güçlü olmamızı söyler,başkalarının da başına bunların geldiğini zamanın ilaç olacağını...
Hep söylerler, bir dakika susmadan. Destek olunur zor günlerinde, yanında durulur.Halbuki acı çeken yanında duranla daha bir yalnızlaşır.Onun bu acıyı yaşamadığı halde bu acıyla nasıl baş edebileceğini bilmesine şaşar bakar ve susar içine gömer tüm eksik kalanları, diyemediklerini...
Belki onun için ayrılamaz insan bırakıp gidenlerle de vedalaşamayınca , hep bekler olamayacak olan o son vedayı.Dui Toyanla çıkalı bir hafta olmuştu.Liseli gençler gibi her sabah günaydın mesajıyla onu uyandırıyor ve hevesle onun günaydınını bekliyordu. Mesajın tık sesi beynine mutluluk hormonu veriyordu sanki sesi duyduğu gibi ağzı kulaklarına varıyordu.Gün içerisinde devam eden bu mesajlar karşılıklı konuşmadan çok daha etkiliydi.Çünkü dile dökemediklerini mesajlarla çok güzel kapatıyorlardı.İlk buluştukları haftasonunda Dui onu basketbol maçına götürdü. Oldukça heyecanlıydı ve gitmeden önce basketbol ile ilgili yaptığı araştırma , izlediği maçlar aşkının büyüklüğünü gösteriyordu.Gece oldu mu ilk önce mesaj sonra telefonla görüşmeler başlıyordu.Dui Toyanla arasındaki ilişkinin telefon görüşmeleriyle yakınlaştığını farkediyordu.
Toyan'ın bir süre sonra utangaçlıkları bitiyor ve daha rahat konuşmaya başlıyordu.
Sesi kulaklarına gelirken içini gıdıklayan bir şeyler oluyordu.Bazen ne dediğini kaçırıp sadece kulağına gelen hoş sesle mest oluyordu.Fırsat buldukça okuluna yakın bir kafede buluşuyorlardı.Onların kafesi olmuştu.Çok fazla müşterisi olmayan tenha bir yerde kalan küçük salaş bir mekandı.Ama ikisi de en rahat orada oluyorlardı.Dui kendi yaşından daha genç görünmeye çalışırken, Toyan onun yaşına uygun olgunlukla davranmaya çalışıyordu.
Sanırım orta bir yerde buluşuyorlardı.Elini ilk defa sahil kenarındayken tuttu.Toyan heyecan yapıp etrafına bakarken Dui'nin bundan rahatsızlık duymadığını gördü.Markete gittiklerinde ise konuşurken elini omzuna götürerek hafiften sarılmasıyla ne yapacağını şaşırdı.Yine bir akşam üzeri iş çıkışı şehrin merkezinin dışındaki bir yere yemeğe gitmek üzere Toyan'ı kampüsten aldı.Hondal ve Sinta ile kitap kulübüne katılmışlardı.Arabasını görüp ilk günkü heyecanla kendisine gülümsedi.Yol uzadıkça Toyan akıp giden manzaranın seyrine daldı.Dui'nin sözüyle kendine geldi"Yorgun gözüküyorsun. "
"Evet bugün yoğun bir gündü"
"Bir de kulübe katıldın."
"Evet ama kulüp keyifli geçiyor.Orada zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum.Her hafta bir kitap seçiyoruz okuyoruz ve o konu hakkında konuşuyoruz."
"Güzelmiş. Hondal da konuştukça konuşuyordur."
"Evet ama çok güzel konuşuyor.
O kadar bilgili ki her yazarı tanıyor. ""Öyle mi ?"
Bu imalı bir öyle miydi? Toyan sadece gülümsedi.
"Sinta nasıl , hiç öyle kafasına uygun birisi yok mu ? Örnegin Hondalla arası nasıl ?"
"Yoo , hiç o anlamda yakın değiller.İkisi birbirinden çok zıt"
"Neden olmasın? Zıt kutuplar birbirini çeker Hem biz çok mu benzeriz?"
Toyan sırıttı.Bu sırıtma yanaklarının hafif pembeleşmesine neden oldu.Araba sürerken bir anlık Toyan'a baktı
"Aslına bakarsan Sinta'nın başkasından hoşlandığını düşünüyorum. "
Toyan merakla baktı.
"Kim ?"
Yani bu benim için sadece hissiyat bakışları ikisinin birbirine farklı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüşüm
General FictionBazen yollar hiç ummadığın şekilde kesişir.Herkesin dönüm noktaları vardır. Kimi onları farketmeden yoluna devam eder.Kimi girdiği yolda dönüşüme uğrar.Acaba hangisi bu yola devam edebilecek kadar cesur olacak ?