25 🥀

424 24 33
                                    

...

„Asef... Asef... ölmüs", diyebildim zar zor.

„Sükut Asef kim?", dedi Perçem yine.

„Eski esim...", dedigimde saskinlikla bakti yüzüme.
Eski esim demistim Asef icin. Eskiydi. Hayatimda yeri yoktu ona öl bile demistim, simdi neden böyle kavruluyordum?
Neden ölüm haberini almayi bu kadar isterken simdi cigerlerim sökülüyordu?

„Afran'i aramam lazim", diyerek telefonumu biraktigim üst kata kostum.
Aramalara ve mesajlara bakmadan Afran'i aradim.
Sesi uykulu gelen Afran telefonu ilk calista acti.

„Abla iyi misin?", diye sordu.

„Asef... Asef öldü mü gercekten?", dedim sok icinde, ne düsünecegimi, ne yapacagimi bilmiyordum.

„Abla sakin ol, kendi pisliginde bogulsun, geberdi gitti", diyen Afran'in sözleri kizgin ok gibi saplandi yüregime.

Telefonu kapatip Mehran'i aradim.
Telefon caldi, caldi, caldi ama acilmadi.
Ardindan Zöhre halanin evini aradim.
Suhana'yi aradim.
Erdogan'i aradim.
Mehran'in calistigi hastaneyi bile aradim ama kimse aramalarima yanit vermedi...

Asef ölmüs olamaz, Asef ölmez, ölemez diye kendimi avuturken elimde kendimden bir parca gibi sıkı sıkı tuttugum telefon calmaya basladi, kimin aradigina bakmadan, umursamadan telefonu actim.

„Alo... Asef?", dedim gözyaslarimi birakirken.

„Sükut? Sen misin gercekten, nasilsin?", dedi Suhana sasirdigi belli oluyordu.

„Suhana... Asef... Asef öldü mü?", diye sordum.

Uzun bir sessizlikten sonra „basimiz sagolsun Sükut", dediginde basimin dönmesiyle kendimi yerde buldum.

„Sükut, SÜKUT IYI MISIN?", diye haykiran Suhana'nin sesini duydum uzaktan ve gözlerimi kapattim...

...

Insan gözlerini acmadan aglayabilir mi?
Rüyasinda mesela?
Bilinc altimiz gördügü bir rüyayi gercekten ayirt edemezse savunma mekanizmasi olarak rüyamizda gördügümüz üzücü olaylar yüzünden uyanmadan aglayabilirmisiz...
Ben bunu Asef'in öldügünü duydugumda ögrendim.

„Sükut iyi misin canimin yongasi", dedi Asef bana bakarak, iyiydi karsima duruyordu, ölmemisti.

„Iyisin Asef, ölmemissin", diye sarilmak istedim, bebegimin katili dedigim adama, öl dedigim adama simdi sarilmak istiyordum.

„Sükut... seni cok seviyorum", dediginde ona hic, sevdigimi söylemedigimi fark ettim.
Bu hicligin acisi cöktü icime...
Hicligin acisi cöker mi? Cöküyormus...

„Asef, seni cok seviyorum, sende gitme", diye haykirdim aglarken.

„Mutlu ol Sükut'um", dedigi an hickiriklar ve cigliklar icinde uyandim.

Uyandim.
Gercege döndüm.
Gercek hayata.
Bebegimsiz.
Asef'siz.
Ailesiz.
Hicligin ortasina geri döndüm.
Ben... öl dedigim adamin olmadigi dünyaya geri döndüm...

...

„Sükut abla cenazeye katilacak misin?", diyen Eylül'dü.
Istanbul'a döneli bir gün oluyordu.

İntikam'ın Kölesi (+18)  [Tamamlandi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin