~'duygular bu meslek için zayıflıktır Inui. adalet duygusu, suçluluk duygusu, merhamet duygusu, özel hayatın getirdiği duygular.. bunların hepsi zayıflıktır. robottan farkın olmamalı. bu meslekte gereken, mesleğini severek yapman değil, onu sadece yapman demektir. çünkü bu mesleği yaşaman, senin için hayatın zehir olması anlamına gelir. üstlerin dediklerini yap, gerisini bırak.'~
ah.. şimdi anlıyorum. bu sözleri şimdi anlıyorum. bu hislerin ne olduğunu şimdi anlıyorum. yıllar önce bu işe başladığımda, bu sözleri duyduğumda yapmam gerekenin bu olduğuna inandığım için gömdüğüm bu duyguları aslında gömmenin yakınından bile geçmemişim. duygular bizim için zayıflıktır. ağlayamayız, gülemeyiz, sevinemeyiz, üzülemeyiz, karşı çıkamayız, sinirlenemeyiz, aşık olamayız, kimseyi bize duygularımızı farkettirecek kadar sevemeyiz. ölmek isteyebiliriz, öldürmek de isteyebiliriz ama sevemeyiz. bize hata yaptıracak en ufak şey bile yasaklanmalı..
*_"sen görevinden saptın."_*
~ama ben bir hata yaptım. ben hariç herkes bunu gördü, karşıma dikildi ama ben bunu kabullenmedim. nereye kadar reddedebileceğimi görmek ister gibi her seferdinde karşıma dikildiler ama şu an.. şu an onları görüyorum. merakın insanı ne denli mahvettiğini bile bile o duyguları gördüm. gözlerim hep açık sanıyorken, duyguları çoktan gömdüğümü sanarken, 'hain' damgası yemeyi bile umursamayı bir kenara bıraktığımı sanarken karşımdaki bu iki çift gözde.. aslında öyle olmadığını anladım. o günden sonra, hayatımda ikinci kez.. duygularımın var olduğunu karşımdakinin gözlerinde görmek.. bu sefer çok büyük hata yaptın Inupi.~
ne diyor o? dediklerinin yarısını anlamıyorum. sesi uğultu gibi geliyor. ağlamamamı söylüyor. ben ağlıyor muyum? cidden öyle olmalı. yüzünü bile net göremiyorum. net olan tek şey karmakarışık duygular barındıran gözleri. ben nasıl görünüyorum? yoksa gözlerinde gördüğüm ben miyim? değilim. olamam. o gözlerde tek bir kişi görünebilir. ben sadece onun ona gönderdiği kabusuyum. neden bu kadar benzemek zorundayız? o sadece ona gönderilen bir kabus değil.. bana da gönderilen bir kabus. benden ne istedin? neden benim de kabusum oldun? neyi denedin? seni öldüren kişiden intikam alabilirdin. ama seninle hiç alakası olmayan birini intikamına karıştırmak zorunda mıydın!? Akane.. yalnızca bir eski sevgili olarak kalamaz mıydın? kimsin sen..?
dediklerini algılayabilecek kadar kendime geldiğimde yattığım yerden doğruldum. aklımda dolananlar yüzünden sersemliğim hâlâ biraz üzerimdeydi ama yine de ayakta durabilecek kadar iyiydim. dediklerini duyabilecek kadar ayıktım ama cevap verecek kadar kafamı toparlayamadım. yüzüne boş boş bakıp, ağlayarak konuşmasını dinlemekten başka elimden bir şey gelmiyor gibi..
_bizim normal hayatımız yok Kokonoi Hajime. sen çeteye ben akademiye girdiğim zaman, normal hayat kavramı elimizden alındı. bizim için başka bir dünya da yok. bundan fazlası yok. başı yok, sonu yok._
Hajime-san-
sözlerimi dinlemeden dudaklarımı kapattığında hareketsizce durdum. tepki vermedim, veremedim. bu onu ilk öpüşüm olmadığındandı belki de ama kılımı bile kıpırdatmak şu an işkence gibi geliyordu. unutmak istiyorum, düşünceleri görmezden gelmek istiyorum ama yine her şeyin boka saracağı gerçeği karşıma çıkıyor. şu an olmaz. şu an yapamam. dudaklarımdan ayrılıp sarılarak bir şeyler fısıldadığında sakince iç çektim. ağlamaktan yorgun düşmüş bedeni, boynuna vurup bayıltmadan önce ağzımdan dökülen sözleri düşünmedim.
Koko, Akane öldü.
birkaç saniyelik duraklamadan sonra kollarıma yığılan bedeni yatağa taşıyıp bıraktım. önce ayakkabılarını çıkartıp kenara bıraktım. üzerindeki kirli gömleği çıkarttım ve kirli sepetine attım. dolabını karıştırıp temiz bir tişörtü üzerine geçirip banyoda bulduğum ilk yardım çantasını aldım. alnında ve göğsünde udak tefek birkaç yara vardı. onlara kısaca pansuman yaptıktan sonra üzerini örtüp yerimden kalktım. banyoya tekrar girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra bir süre nefeslenmek için bekledim.
kendine gel, seishu.
odaya geri girdikten sonra neden yaptığımı bilmesem de az önce Hajime'nin dağıttığı eşyaları uyuşukça topladım. yatağın altına savrulmuş fotoğraf dikkatimi çektiğinde eğilip aldım. bir sarışın, bir beyaz saçlı iki kız ve bir de Hajime. Bu kızlardan birinin Akane olduğu belliydi ama diğeri kimdi ki?
_"25/06/2013. bugün benim doğum günüm. Kawaragi, Kokonoi ikinize sahip olduğum için çok şanslıyım. hiç ayrılmayalım."_
telefonumdan resmin fotoğrafını çekip tekrar telefonu cebime koydum, fotoğrafı da yerine. kayda değer bir şey bulmak umuduyla odadan çıkıp diğer odaları gezsem de pek bir şey bulamamıştım. Hajime'nin odasına geri dönüp bir süre öyle boş boş durduktan sonra titreşen telefonumla girdiğim transtan çıktım. Ken'di.
_"inui neredesin sen? kaç saat oldu, hâlâ yoksun."_
birazdan geleceğim.
_"bir şey mi oldu? sesin kötü geliyor. Hajime'yle ilgili mi?"_
gelince konuşuruz.
_"sana atacağım konuma gel, buluşalım."_
hmhm.
telefonu kapattıktan sonra tekrar cebime koydum ve uyuşuk adımlarla hâlâ uyuyan bedenin yanına adımladım. bedenimin kendi kendine hareket etmesinden nefret etsem de sadece bu seferlik diye içimden kendimi telkin ettim. yüzüne eğilip önüne gelen saçlarını yüzünden çektim. az önce pansuman yaptığım yerin üzerine ufak bir öpücük kondurdum ve geri çekildim. artık gitme vakti geldi..
hoşçakal, Koko.
odanın kapısını kapatıp çıktıktan sonra evden de hızlıca çıkıp arabaya bindşm ve kısa sürede Ken'in attığı konuma geldim. bomboş bir hâlde hissiz gibi öylece beklerken elindeki biralarla beraber Ken'de gelmiş ve birini bana uzatmıştı. çimenliklerin üzerine oturup kararmış gökyüzünü izlerken düşüncelerim daha mı ağırlaştı yoksa rüzgarla birlikte hafifledi mi bilmiyorum. sadece orada öylece durup elimdeki birayı yudumluyorum.
_"oldukça uzun ve yorucu bir gündü, özellikle de senin için. kavgaya gittin, operasyonla ilgili çalıştın, geldin Sano-san'la kavga ettin, gittin Naoto'yu kurtardın."_
sadece yapmam gerekeni yaptım.
_"yapman gerekenden fazlasını bile yaptın. ama bu hâlin yorgunluktan değil. Inui, ne oldu?"_
ne oldu.. duygularımı fark ettim. duyguların ortaya çıkması demek, son demek.. sona gelince ne yapmalıyım? başa mı dönmeliyim yoksa tamamen bırakmalı mı? bu kadar kötü hissettireceğini hiç beklemiyordum. ne yapmalıyım? sadece kaçmak istiyorum. sakince bir nefes aldım ve bakışlarımı onunkilere çevirdim.
Ken, ben Kokonoi Hajime'yi takip etme görevini bırakmak istiyorum.
-Keyifli okumalar!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glowing in the Dark | Kokonui.
Novela JuvenilInupi dedi Hajime, o soğuk ve kan donduran sesiyle ; iyi bir yol seçmişsin.