_"ne? ne demek bu?"_
evet, açıkla hadi her şeyi. hata yaptım de. hem de kabul edilemez bir şey yaptım de. işin içinden nasıl çıkacağımı bilmiyorum daha büyük hata yapabilirim de. ne diyebilirsin ki? kendimi kaptırdım? duyguların ortaya çıkmasına izin verdim? bir şey diyebilir misin sanki? aptal herif. bu kadar ileri gitmek zorunda mıydın sanki!?
_"inui, sana diyorum. ne demek görevi bırakacağım?"_
bugün olanları çok düşündüm. kimsenin güvenmediği, iş üzerindeyken bile peşine birinin takıldığı biri olarak belki de çok ileri gittim. her ne kadar bugün sinirle Sano–san'a onları söylesem de, belki de haklı–
_"değiller. ve olmayacaklar da."_
Ken, ne demek istediğimi anlamıyor musun? operasyon tehlikeye girebilir. hayatlarınız benim yüzümden tehlikeye girebilir.
_"o bir avuç aptalın ne dediğinin ne önemi var!? bir kaç aptalın senden şüphelenmesi kimin umrunda!? aşırıya kaçma! emrin dışına çıkma! sadece sanaa denileni yap! duygu gösterme! HATA YAPMA! ROBOT OL! yıllarca bunlarla eğitildik. en ufak bir hatada biletimizi kesmeye çalışıyorlarsa nolmuş. onlara izin vermemek bizim elimizde."_
Ken..
_"inui biz polisiz, insanız, robot değiliz. en ufak bir duygu göstermemiz bizim hata yaptığımız anlamına gelmez. ortaya çıkan duyguların peşinden gitmediğin, onları kontrol edebildiğin sürece kimse senin hatalı olduğunu söyleyemez."_
nasıl kontrol edebilirsin ki? yıllarca olmadığını kabullendiğin duygular bir anda ortaya çıkıyor. ne olduğunu bile tam anlamadığın bir şeyi nasıl kontrol edebilirsin ki?
_"varlığını kabullenerek. bunu uzun zaman önce Mikey ve Takemichi söylemişti. böyle olduğunu söylüyorsun ama her zaman kendine kurallar koyuyorsun, bir şeylerden kaçıyorsun. belki de artık kaçmamanın zamanı gelmiştir."_
ne demek bu? neden hata yapmadığımı söylüyorsun? ya tökezlersem? bana bu kadar güvenmek neden? ben bile kendimi saatli bir bomba gibi görürken.. güvendiğim tek şey birkaç faydasız yetenekken.. dışarıdan siz bende ne görüyorsunuz?
*_"sei –kun, merak ettiğim bir şey var. sorabilir miyim?"_*
*_hm, nedir?_*
*_" sen.. bir polis olarak çok iyisin ama bir insan olarak kendini hep yok sayıyorsun. ekip arkadaşların olmamıza rağmen bize bile hiç yaklaşmıyorsun. neden?"_*
*_..._*
*_"üzgünüm, fazla garip oldu. ben sadece, hepimizin seni değerli bir arkadaşımız olarak gördüğümüzü bilmeni istiyorum. umarım senin için de böyle olur."_*
neden aniden bunu hatırlıyorum..? duyguların ortaya çıktığı ilk gün olduğu için mi? o zamaki gibi kaçarsam ne olur? ben.. birini iyileştiremem, duyguların varlığını kabul edebilirim ama nasıl kontrol edebilirim. o zaman kaçtığım için pişmanım. en nihayetinde o gözümün önünde ölürken bile onu nasıl gördüğümü ona söyleyemedim. peki şimdi? söylemek mi daha pişman eder yoksa söylememek mi?
sonuç olarak, görevden ayrılmama izin vermiyor musun?
_"vermiyorum. bu kadar ilerlemişken bırakamazsın. hem, artık elimizde yeni bir kozumuz var."_
ne kozu? ben yokken bir şey mi oldu?
_"çok şey oldu. dönerken anlatırım."_
kendimi işime vermem, düşüncelerden uzaklaşmama yardımcı olabilirdi. her ne kadar berbat olsa de bu hisler benimdi ve üstesinden gelmek de benim işimdi. ve etrafımdakiler bile bunu yapabileceğime inanıyorken, benim inanmamak gibi bir lüksüm yoktu. üstümden bir emir almıştım ve o emri uygulamak, şu an için en önemli görev. evet, inui. yapabilirsin. biranın kalanını da kafama dikip kenardaki çöp kutusuna attım ve yerimden kalkıp arabanın anahtarlarını Ken'e fırlattım. ondan daha çok içtiğim için arabayı onun kullanması en mantıklısıydı. arabaya binip çalıştırdığında ona doğru döndüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glowing in the Dark | Kokonui.
Novela JuvenilInupi dedi Hajime, o soğuk ve kan donduran sesiyle ; iyi bir yol seçmişsin.