Sabah alarmdan önce Miraç uyandırdı beni.
"Ya Miraç napıyorsun ya! İnsan gibi uyandırsana, su ne!"
"Ne var kızım, serin serin uyandın işte. İlk gün şakası gibi düşün bunu."
Cevap vermeden somurtarak yüzüne baktım. Evet tabii, Miraçtan da bu beklenirdi zaten. Düzgün uyandıramaz, illa bir şaka yapmak zorunda.
"Tamam hadi çık, üstümü falan giyeyim."
"Tamam acele et." deyip odadan çıktı.
Önce banyoya gidip rutin işlerimi hallettim ve üstüme rahat, bol, açık mavi renkte bir tişört ve gri eşofman giydim. Zaten antrenmandan sonra eve gelecektim o yüzden rahat takılabilirdim. Gerçi ev demişken Miraç evimi buldu mu acaba? Unutmadan sorayım. Diye düşünerek odadan çıktım ve mutfağa ilerledim. Miraç klasik bir sporcu kahvaltısı hazırlamıştı bana.
"Ben daha farklı bir sofra beklemiştim." dedim yüzümü asarak.
"Antrenman sabahı napsaydım, Halil İbrahim sofrası mı kursaydım sana?"
"Çok kırıcısın."
"Hadi hadi otur da ye. Geç kalma."
Oturdum ve kahvaltımı etmeye başladım. Kahvaltının yarısında aklıma gelen soruyla kafama vurdum. Unutmadan sorayım deyip unutmuştum.
"Noldu?" dedi Miraç.
"Ya ben sana ev işini soracaktım onu unuttum. Naptın bulabildin mi?"
"Evet evet, iyi hatırlattın. Söylemeyi unuttum. Bu sitede A bloğunda boş bir daire var. İstersen gidip görelim antrenmana gitmeden önce."
A bloğu mu? Kerem Aktürkoğlu ile komşu mu olacaktım yani?
"Niye öyle şaşırıp kaldın?"
"Kerem Aktürkoğlu da orada oturuyor. Ondan şaşırdım."
"Hadi canım! Tesadüfün de böylesi. O zaman bakmaya bile gerek yok. Kesin istersin sen orayı." Son cümleyi sırıtarak söylemişti.
"Miraç."
"Tamam tamam sustum."
"Büyük ihtimalle tutacağım zaten hem sana yakın hem tesise yakın. Daireler de güzel, zaten hepsi aynı. Hemen çıkar bakarız diyeceğim de ev sahibi ve anahtar?"
"Merak etme, ev sahibi de bu apartmanda oturuyor. Hemen arar söylerim ben."
"Tamam o zaman. Ben burayı toplayayım sen de ara. Ona göre çıkalım."
"Tamamdır. Hemen arıyorum." dedi ve oturma odasına gitti. Ben de o sırada sofrayı toplayıp bulaşıkları da bulaşık makinesine yerleştirdim. İki dakika sonra ise Miraç geldi.
"Hazırsan çıkalım, bizi bekliyor ev sahibi." dedi.
"Çantamı alıp geleyim, çıkalım." dedim ve odaya gidip hazırladığım çantamı aldım. Miraç'ın yanına gittim, o da zaten ayakkabısını giyiyordu. Ben de çıkıp ayakkabımı giydim hemen.
A bloğunun önüne geldiğimizde içimde garip bir heyecan vardı. Belki Keremle karşılaşma ihtimali belki de onunla komşu olma ihtimalinden dolayıydı bu heyecan. Kendime itiraf edemediğim bir şeyler vardı. Kerem'i görünce doğan bu duyguları ne tarif edebiliyordum ne de itiraf edebiliyordum.
İçeri girdiğimizde ev sahibi olduğunu düşündüğüm ellili yaşlarda tontiş bir amca bekliyordu.
"Hoşgeldiniz çocuklar. Hemen çıkalım göstereyim evi."
"Hoşbulduk Serdar abi." dedi Miraç. Sonrasında asansöre binip yedinci kata çıktık. 28. kapının önünde durduk. Serdar abi kapıyı açtı ve geçmemiz için eliyle işaret yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magic of the Night 🪄 | Kerem Aktürkoğlu
Fanfic"Oynamak istiyorum." "Olmaz, ayağın-" "Ne olursa olsun, bu maçı Kerem için oynayacağım." Bu hikayedeki kişi ve kurumların gerçekle bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür. Görseller benzetme için kullanılmıştır.