Elime batan sivri tırnaklar gözlerimi denizden ona çevirmeme neden olmuştu. Bu güzel sahili bozan bir siniri ve baskılayıcı tarafı vardı. Hoşlanmadığım bir durumun içindeydim. Kendi savunma duvarını koymuşcaşına ettiği sözlerse nedense bende hiç bir etki bırakmıyordu. Rolüm gereği bırakmış gibi mi yapmalıydım? Bu acınası halleri ile gerçekten kendini saklayabildiğini mi sanıyordu bilmiyorum ama gerçek olmadığı ayan beyan ortadaydı. belki bu sözlere hazırlıksızyakalanan birisini acıtabilecek sözlerdi ama ben karşısında bir tepki gösteremiyordum. Aklımda sadece planın bundan sonraki kısımları kurgulanıyordu. Yüzüme bırakılan öpücük ve ardından dudaklarıma fısıldanan sözler arasında ben neler yapabileceğimi düşünüyordum. kafamı sürekli karıştıran sana karşı ne yapmalıyım?
Saçlarını karıştırıp sakin bir gülümseme yerleştirdim. Geri çekilmesiyle ben de sahile doğru dönmüştüm. Cidden esen rüzgar ve bulutlu hava arasında alışılmadık rahatlama hissiyle dolduruyordu. onun veya operasyon hakkında ne yapmam gerektiğini bile birkaç saniye de olsa unutturuyordu bana. çoğu anı boktan olan bu hayatı kısa bir anlığına da olsa sevebilmemi ister gibi çarpıyordu yüzüme rüzgar. birden saçlarımın arasında hissettiğim nefesle gözlerimi daldığım manzaradan çevirdim. bilgi için yarış mı? bu eski oyun da nereden çıktı?
*_"sei–kun, yarışmayı sever misin? ya da oyun oynamayı?"_*
*_ikisi içinde fazla üşengecim. neden ki?_*
*_"Ken–san ve ben iddiaya girdik. boi bir günümüzde bisiklet yarış yapacağız ama benim Ken–san'ı yenebilmem mümkün değil. benim yerime sen yarışır mısın? Manjiro–kun ile."_*
*_kaybeden ne yapacak?_*
*_"kendisi hakkında bir sır vermek zorunda. aslında eğlenceli. kabul ettiğine göre haber vereceğim!"_*
*_oi! kafana göre karar vermesene!!*_
aklıma dolan anılarla yüzümde bruruk bir gülümseme oluştu. o günlere dönebilmek için şimdi neler vermezdim ki.. Takemichi, benim yerimde sen olsaydın.. ne yapardın?
dışarıdan görünüşüne kıyasla oldukça yapışkansın Koko.
söylediğime karşılık güldüğünde ben de güldüm. dizlerini kendine çekip bakışlarını karşıdaki denizde dolaştırırken söylediği sözler benim de aklımda dolanmıştı. bir anlık mutluluk.. nasıl olur da bir anlık mutluluk o anki bütün her şeyi unutturabilirdi ki? hayatı daha yaşanabilir kılan o an.. tam bitti dediğin, en dibe battığını hissettiğin anda elinden tutan o an.. veya o kişi. benim hayatımda bu kategoride sayabileceğim kişiler vardı ama hiç birinin hayatında bu kişi olabileceğim aklıma gelmemişti. defalarca kurtarılan ben.. hiçbir şeyi kurtaramamış ben.. birinin, senin kurtarıcın mı olacağım? Takemichi'yi o alevlerden, Ken'i içindeki üzüntüden kurtaramamışken seni nasıl kurtarabilirim ki Koko..?
bunun için önce seni kimden veya neyden kurtarmam gerektiğini bilmeliyim.
konuşmalar derinleştikçe etrafımı saran düşünce bulutları beni kara delik gibi içine çekiyordu. düşüncelerden sıyrılmak için derin bir nefes aldım ve oturduğum banktan kalktım. gözleriyle beni takip ederken ona doğru döndüm. gülümsediğim sırada sertçe bir rüzgar esmiş ve uzun saçlarım görüşümüşü kapatmıştı. saçlarımı çektiğim sırada gördüğüm parıltılar bir iki saniye duraksamama sebep olsa da hemen toparlandım ve ellerimi ceplerime soktum.
neden yarışı şimdi yapmıyoruz?
birkaç saniye aklını toparlamaya çalışır gibi yüzüme baktığında tekrar konuşmak için boğazımı temizledim ve yürümeye devam ettim. eğer isterse, pek tabii gelebilirdi benimle.
acelemiz olduğundan değil ama yarın birinin bizi öldürüp öldürmeyeceği belli değil. fırsat varken onu harcamak yazık olmaz mı?
kendi kendine bir şeyler mırıldandıktan sonra arkamdan duyduğum adım sesleriyle teklifimin kabul edildiğini anlamak beni rahatlatmıştı. ilerideki bisiklet kiralayan yere doğru sessice yürüdükten sonra durup içeriye girdim.
kolay gelsin, bisiklet kiralamak istiyorum.
"tabi, kaç kişi? ne kadar süre istersiniz?"
iki tane kiralayacağız. 2 saatliğine.
"tamamdır. istediğiniz bisikleti seçebilirsiniz."
parayı ödeyip, seçmek için dışarıya çıktığımda Koko çoktan iki tane bisikleti seçmiş ve beni bekliyordu. içeriye tekrar dönüp yaşlı adama seslendim.
amca, buralarda yarış için iyi bir yer var mı?
"sahilin karşısında bir yol var. biraz yüksek ama orada çok güzel yarıştıklarını söyleyenler vardı. bu saatte çok kalabalık olmaz. tavsiye ederim."
tamamdır, teşekkürler.
Koko'nun yanına adımlayıp sağında duran sarı renkli bisikleti aldım ve bindim. o da kendi elindeki kırmızı renkli olana bindiğinde yaşlı adamın bahsettiği yere doğru sürdük. rüzgar yüzümün her bir tarafını yalarken yanımızdaki manzara da alabildiğine enfes görünüyordu. yarışa başlayacağımız yere geldiğimizde durdum.
hazır mısın? bisiklet yolunun bitişine kadar. kaybeden kendisi hakkında bir şey söyleyecek.
kafasını sallayıp onayladığında gözümün önüne gelmemesi için bileğimdeki tokayla saçlarımı yarısından bağladım. başlama işaretini o verdiğinde hızlı bir başlangıç yapmış ve öne atılmıştı. biraz sürdükten sonra birkaç günlük uykusuzluğun verdiği yorgunluk bedenimi ele geçirirken bacaklarımın uyuştuğunu hissettim. bana kıyasla o başlangıçtaki hızıyla devam ederken aramızda az bir mesafe kalmıştı. bitiş olarak belirlediğimiz yere yaklaşırken bacaklarımdaki son gücü de toplayıp öne geçmeye çalışsam da son anda yine atak yapıp hızlanmış ve bitiş çizgisine ilk giden o olmuştu. bilgi yarışında kaybetsem de eğlendiğimi inkar edemezdim. bisikletten indim ve kenardaki çimene yerinde bir tabirle bedenimi bıraktım.
anlaşma anlaşmadır. yenildiğime göre, sana kendim hakkında bir şey söyleyeceğim.
hevesli gözlerle bana baktığında yattığım yerden doldurdum ve kenardaki sarı papatyayı elime aldım.
seninle ortak bir anımız var. bu seferlik vereceğim tek bilgi bu.
-Keyifli okumalar!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glowing in the Dark | Kokonui.
Novela JuvenilInupi dedi Hajime, o soğuk ve kan donduran sesiyle ; iyi bir yol seçmişsin.