Hayalkırıklığı

14 2 13
                                    


Hayalkırıklığı.

Ne ilginç bir kelime ama değil mi?
Burada olmamın sebebi ney?
Bu platformu kullanmamın amacı bu değildi. Konseptim bu değil. Böyle olmamalıydı.

Fakat sanırım hayalkırıklığıma sayfaları bitmiş defterim yeterince maruz kaldı.

Ziyadesiyle çocukça bir neden hayalkırıklığımın sebebi.

Doğum günü.

Küçükken doğum günüme iki ay kala gün saymaya başlar, her gün aileme bana ne alacaklarını sorup sonra vazgeçtim söylemeyin sürpriz olsun istiyorum derdim. Her yıl.

10 yaşıma kadar.

Doğum günüm kutlanmaya devam etti fakat onuncu yaşımda dünyam değişti. Farklı bir gözle bakıyordum dünyaya ve doğum günlerimi saymamaya başladım. İki aylık heyecan bir haftaya düştü. 12 yaşımda ise hayatımın tamamı ile değişmesinin getirisi olarak çok da umursamamaya başladım.

Dışarıdakilerin, sevdiklerimin doğum günlerine gün saymaya devam ettim.

00.00

Mesajı ilk atan, ilk kutlayan ben olmalıydım mutlu olmaları için. Düşünüldüklerini bilsinler istiyordum.

Fazla dramatiğimdir belki. Efe'ye sürekli öyle diyordum. 'Fazla dramatiksin Efe.'
'Yarın sınavım var Efe haftasonu konuşabilir miyiz? Bu kadar dramatize etmen gereken bir konu değil.'
'Projemi bitirince geleceğim zaten yanına ne dramatize ettin.'

Sürekli dramatikliğinden şikayet ettiğim Efe'den pek bir farkım yok bu durumda sanırım.

Efe, eski sevgilim. Çok ciddi bir ilişki değildi bir hafta kadar sürdü ve yapamadığımıza karar verip arkadas olara kalmaya devam ettik. Hala sıklıkla konuşuyoruz ve hala sürekli dramatik olduğundan dem vuruyorum. Sanırım fazla üstüne gidiyorum.

Bana değer verdiginin farkındayım ama fazla ciddiye alamıyorum. Tecrübe diyorum. Kalbini kırmak istemem ama kırıyorum sanırım sürekli. Umarım aklımda büyüttüğüm kadar ciddiye almıyordur beni. Çünkü ben onu ciddiye almayı bir süre önce bıraktım.

Konu çok dağıldı hayalkırıklığımdı başta.

İki gün sonra doğum günüm.

28 Ekim.

Kimseden bir şey beklemiyorum. Birkaç yıldır beklemiyorum. Kocaman oldum zaten. Aptal bir doğum günü kimin umrunda ki?

Görünüşe bakılırsa senin.

Umursamak istemiyorum. Cidden. Aptal bir doğum günü. Umursamamam gerek.

Çok daha büyük dertlerim var. Ailemin de öyle olduğu gibi.

Hediye beklemedim. Almadıklarını biliyorum zaten.
Parti beklemedim. Akıllarına gelmeyecek kadar meşgul olduklarının farkındayım.
Sahi, ne bekliyorum?

Büyük ablam bu yılın başlarında evlendi. Öyle zannediyorum ki bir ay içinde başta yapamadıkları balayına çıkacaklar.

Bir hayli endişeli ve telaşlılar tabii. Hazırlıklar olsun diğer her şey olsun. Bilmiyorum kafam basmıyor bu aralar.

Ülkenin bir ucunda yaşıyorlar. Yurtdışında yaşadığımı söylemiş miydim? Bu beni çok yoruyor ama konu bu değil.

Ülkenin bir ucu dediğime bakmayın araba ile iki buçuk saat. Sıkça görüşürüz.

Kardeşlik bağlarımız hep çok sıkıydı kendimi bildim bileli. Dört kardeşiz zaten.

Annem ile babam uzun bir süredir ayrılar. Arada babam ile haftasonu ablamda kalmaya gideriz. Normalde annem ile yaşıyordum. Arkadaşlarımla eve çıktık. (00) ama tatil dolayısıyla evdeyim.

Doğum günüm cumartesiye denk geliyor. Babam ablama gitmemizi teklif etti, okulu bahane sundum. Ablam iki gündür gelmem gerektiğini söylüyor fakat istemiyorum.

Olay okul değil. Hiç değildi. Evde kalmak istiyorum. Evimde. Hoş, kendimi buraya ait hissetmiyorum ama öyle davranabileceğim tek yer burası şu an.

İlk hayalkırıklığım buydu. Ablam doğum günümde yanıma gelmeyecek. Halbuki hep en çok o umursamıştır doğum günümü. İstemesem de kırıldım. Bilmiyorum. Aptal bir doğum günü ama yanımda olmasını isterdim.

Hiçbir şey istemedim hiçbirinden. Birkaç yıldır cadılar bayramı konseptli bir şey düzenleniyor burada. Katılmayı hep istedik ama denk gelmedi.

Dün ilk defa bir isteğim olduğunu belirttim. Oraya gitmek istedim. Üstelik kendi biletimi de ben alacaktım. Sadece yanımda olsunlar istedim. Hiçbirinin programına uymadı. Küçük ablam gelebileceğini söyledi, fakat gelişimiz geç olacağı için arabaya ihtiyacımız olurdu.

Ablam arabalardan nefret eder.

Üstüne arkadaşlarım da gelemeyeceklerini söylediler. Çok bir şey istememiştim ki.

Hiçbirinden hediye bile istemedim. Neye kırıldığımı bilmiyorum. Neye hayalkırıklığı duyuyorum bilmiyorum. Hayalimde ne vardı ki?

Cevabım yok.

Kendimi felaket aptal hissediyorum. Bu yaşta aptal bir doğum gününe ağlayan aptal bir kız çocuğundan farkım yok.

Kırmızı kapladı her yeri sanki. Ama şehvetin kırmızısı değil. Hayalkırıklığı kırmızısı.

Benim dünyamda kırmızı bunu temsil ediyor. Kapak bu yüzden kırmızı.

Kaybolmuş hissediyorum. Onları suçlayamıyorum bile. Bunu dert etmeyecek yaşa çoktan geldiğimin bilincindeyim.

Ama zatem son zamanlarda birbirimizden kopukken bir de bunun olması. Bilmiyorum. Gittikçe uzaklaşıyorum. Ailemden. Okuldan. Arkadaşlarımdan. Hayallerimden.

Uzun süredir hayal kurmadığımı fark ettim.
Bu beni korkutuyor.

Hiçbir şeye güçüm yok ama konu bu da değil. Zihnim oldukça karmaşık. Yapmam gereken bir ton şey var ama oturup aptal doğum günüm için üzülmekten başka bir şey yapmak istemiyorum.

Siz böyle aptal şeylere canınızı sıkmayın.
Boktan bir his.

Boğazıma dizilen her nefes adınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin