bölümün şarkısı= EDA GÜNEY,GÜLDİYAR TANRIDAĞI- UMUTSUZ AŞK
Not: ikinci bölümün ortası gibi Gece anlatacak bi şans verin.
Geleli 1 hafta olmuştu Pars Teğmenin. Hakkari'nin ufak bir yerinde yeni açılan karakola görevlendirirlmişti. Karakolda eksikler olduğu için onun timinin yanına başka bir teğmenin timi daha geliyordu. Kadın bir teğmen ve duyduğuna göre son derece inatçıydı.
- Komutanım yeni tim geldi.
- Geliyorum.
Odasından çıktı ve helikopter sahasına ilerledi. Bakışlarını kıza çevirdi.
- Teğmen Gece KARACA.
- Teğmen Pars KORKMAZ.
Karakolu gezdirdi ve odasına çekildi. Ani operasyon kararıyla harekat merkezine geçti. İki timde ordaydı.
- Bir kişi gidecek ama işgence görecek orda adamımız var ama yine de ağır olacak.
- Ben gidiyorum.
Pars lafa girmeden kız atlamıştı.
- Emin misin?
- Evet komutanım iki sinekısırığından bişey olmaz.
~~~~~~~~~~
- Kes lan sesini it herif!
- Ne o babanı....
Dediği anda kız son gücüyle vurdu.
- Babamın adını ağzına alma!
Bu kızda büyük bir sır vardı bunu anlamıştı Pars.
- Teğmenim geliyoruz dayan biraz daha.
- Ya burdan canlı çıkarım ya da bu itleri de yanımda diğerleri tarafa götürürüm.
O an Pars'ın gözleri açıldı. Hızlıca çıktılar ve patlama sesi geldi.
- Siktir! Teğmenim!
- Ne var?!
Bu kız onun sinirleriyle oynuyordu ve Pars sinirleriyle oynanacak en son kişilerdendi.
- Nerdesin lan!?
- Lan falan olmuyor ama.
Resmen onunla uğraşıyordu. Yanlarına gittiklerinde yerde 8 leş vardı ama kızın eli kanlar içindeydi ve göğüs kafesi hızlıca inip kalkıyordu.
- Ne o yoruldun mu?(!)
- Kes sesini.
Kızda sinirlenmişti artık.
- Niye(!)
-Benim timim niye burda?
- Komutanlarını almaya geldiler.
- Ben gelirdim.
- Eline noldu?
Eline baktı kız.
- Bişey olmadı.
Yanından geçti. Öfkeyle derin bir nefes aldı Pars.
~~~~~~~~~
Tugaya gelmişlerdi odasına çekildi kız. Odasında bulduğunu notla koşarak teğmenin odasına gitti.
- Çekil!
Önüne çıkana çarptıktan sonra odaya girdi ve altı giyinik ama üstü olmayan teğmenle göz devirip kapıyı kapattı. Dolap kapaklarını açtı ve içlerine baktı.
- Napıyorsun?
- Ebeni.
Öfkelendi teğmen hem odasına izinsiz giriyor hemde sinir ediyordu. Dolabın üstündeki notu gördü ama boyu yetmedi kızın. Teğmenin omzundan destek alarak zıpladı ve notu alıp bilgisayarın başına oturdu. Yazılanları arattı ve karşına çıkan şeyle keyifle sırıttı.
- Bulamayacağım iş değil.
- Ne geveliyorsun ağzında sen?
Bilgisayara baktığında karşısına çıkan herifle gözleri öfkeyle doldu.
- Azrailin ben olacağım it.
- Anlamadım?
- Yok birşey.
Sesinden belliydi öfkesi. Üstüne üniformasını geçirdi ve sonkez herife baktı.
- Bu herif benim.
- Anlaştık. İşime gelir uğraşacak çok köpeğim var.
Eline bardağı aldığında öyle bi sıktı ki bardak elinde parçalandı.
- Lan!
Parçalanan bardağa baktı kız adam ise gözlerini ekrandan ayırmadı. Kız elini kendine çekti ve cam parçalarını çıkarırken birini sertçe çekti.
- Ah! Napıyorsun kızım?!
- Elinde bardak parçaladın camları çıkartıyorum!
Eline baktığında kanlar içindeydi. Kız adamı bileğinden çekiştirerek koltuğa otutturdu ve kendisi de masaya oturdu. Avcundaki camları masaya bıraktığında elinde ufak tefek kanamalar vardı. Dikkatlice adamın elini aldı ve camları çıkarmaya devam etti. Oldukça narin bir şekilde yapıyordu. Camları çıkardıktan sonra dolabtan sargı bezini aldı elini sardı.
- Sağol.
- Rica ederim. Bir daha elinde bardak patlatma.
Diyip çıktığında eline baktı adam. Cidden narin bir parçayı koruyormuş gibi sarmıştı. Ayağa kalktı ve herifin iğrenç sıfatına bir daha baktı.
- Yemin olsun senin Azrailin ben olacağım.
~~~~~~~
Odasına geçtiğinde derin bir nefes alıp koltuğa oturdu kız ve gözlerini kapattı. Çığlıkla uyandığında hava kararmıştı hızlı adımlarla dışarıya çıktı. Uyumak ona iyi gelmiyordu istemiyordu. Her zaman olduğu gibi. Dışarıya çıktığında çardağa otumuş sigarasını eline alan Teğmeni gördü ve yanına adımladı. Yanına oturduğunda teğmen kadındaki durgunluğu fark etti.
- Niye uyumadın?
- Uykum yok.
Güzel yalan.
- Yorgunsun. Göz altların morarmış.
Diyerek sigarasını dudaklarının arasına aldı ve çakmağını çıkartıp yaktı. Karanlıkta bile göz altlarının morardığı nasıl anlamıştı anlamıyordu kız. Dumanı diğer tarafa doğru üfledi.
- Noldu?
- Anlamadım.
- Yorgunsun fazlasıyla gözlerinden belli ama uyumuyorsun belli birşey olmuş.
- Yok bişey.
- Çocuk kandırmıyorsun.
Bakışlarını gözlerine çevirdiğinde ela gözleri karanlıkta parlıyordu.
- Bak teğmenim.
Öne doğru eğildi.
- Hepimizin dertleri var biliyoruz oraları geçiyorum. Ama sende başka bişey var. Geceleri uyuyamadığın çok belli oluyor.
- Ee?
- Sen her ne kadar istemesende bedeninin uykuya ihtiyacı var.
Uyuma her an gelebilir sakın uyuma.
- Kalsın.
- Teğmen anlat o zaman.
- Sen niye uyumuyorsun?
- Annem şehit olduktan sonra kestim.
Biraz durdu.
- Sayılır. Sen?
- Alışkanlık.
Kaşları çatıldı.
- Reklam arası mı veriyorsun devam et.
- Bu kadar.
Gözlerini boşluğa dikti. Heyecanlıydı. Bugün onu evlat edinmek isteyen adam gelecekti. Daha 8 yaşındaydı ama gerçeklerin farkındaydı. Annesinin onu nasıl terk ettiği de dahildi buna. Üstünü güzelce giyindi ve sekerek aşağıya indi. Gelen kişinin yüzünden iğrenmişti. Korkmuştu. Piç bir ifadeyle sırıttı adam. Midesi bulanmıştı. Adamın evine geldiğinde odasına götürdü adam onu. Sonra kızı yatağına itip kemerini çözdü. Gözünden yaş süzüldü kızın teğmen sigarayı yere atıp ezdi ve kıza yaklaştı.
- Teğmenim?
Gözlerini yumdu kız.
- Gece?
Gözünden bir damla yaş daha aktı.
- İyi misin?
Ses gelmeyince kızı kendine çekti ve başını göğsüne bastırdı. Daha fazla tutamadı kendini kız. Ağladı. Hıçkıra hıçkıra ağladı. Başını iyice adamın göğsüne bastırdı. Nolduğunu anlamadı teğmen ama kızın saçları çok güzel kokuyordu. Elini saçlarına götürüp saçlarını okşadı. Ondan sonra ilk defa kendini huzurlu hissetmişti belki de. Kızın ağlama sesleri durmuştu uyuyakalmıştı. Asıl sorun şuydu. Kızı nasıl odasına götürecekti. Uyandırsa bir daha uyuyamazdı. Aklına gelen ilk çözümü uyguladı. Kızı uyandırmadan kucağına aldı ve sessizce ilerleyip odasına girdi. Kapıyı kapatıp kızı yatağına bıraktı ve üstünü örttü. Tam geri çekilecekti ki kız elini bırakmadı. Kaşları çatılırken sinirlerini bozan kız şuan hoşuna gidiyordu. Bırakmaya niyeti olmadığı anlayınca sandalyeye oturdu ve kendini uykuya bıraktı.
~~~~~~~~
Kız sabah uyandığında elini sıkan şeye baktı. Ardından teğmene baktı. 8 yaşından sonra ilk defa rahatça uyumuştu. Hafifçe doğruldu ve gözlerini karşıya dikti. Ardından teğmen uyandı.
- Teğmenim?
- Günaydın ama ben buraya nasıl geldim?
- Uyuyakalınca ben getirdim.
Kaşları çatılsada belli etmedi.
- Ben gideyim artık.
- Özür dilerim seni de uyutmadım.
- Rahat uyudum.
Elini bıraktı ve teğmen odadan çıkmadan önce ona döndü.
- Noldu ne bitti bilmiyorum ama içindeki o şey böyle giderse sonun olacak. En azından 2 saat daha uyu.
Dedi ve çıktı.
- Hayır.
Toparlanıp timinin yanına gitti.
- İyi misin?
- Hıhım.
Alpay'ın yanına oturdu.
- Gece? İyi misin?
- Evet Alpay iyiyim.
- Gece...
- İyiyim Asteğmenim iyiyim!
- Tamam ya bağırma. İsmail!
- Zıkkım?
- Lan uzman çavuşa bak ya! Çay getirir misin?! Gece'ye kahve!
- Hemen!
- Kim niye bağırıyor sabahın köründe!
- Kahve istedim teğmenim bağırmadık.
- Daha da bağırsaydınız keşke ya.
- Teğmen!
- Ne var!
Bu son damlaydı.
- Operasyondan döndük ya hani.
- Siz mi gittiniz bi tek operasyona lan onu geçtim işgence gören benim.
- İstemeseydin ben giderdim.
- Sen giderdin o da iyiymiş.
- Dalga mı geçiyorsun?!
- Ona sesini yükseltme!
- Haddini bil Asteğmen!
- Ben haddimi çok iyi biliyorum!
Ayağa kalktı.
- Ben de bildireyim mi sana haddini?
- Teğmen!
- Kes sesini!
- Yeter be! İkinizde susun artık!
- Gece.....
- Yeter dedim Alpay.
Göz devirdi.
- Benim vermem gereken cevabı sen verme.
Başını kıza çevirdi Alpay, ne diyordu bu ona sesini yükseltmişti.
- Sizde sakın askerlerime bulaşmayın.
- Naparsın?
- Göstermemi ister misin?
Gözleri öfkeyle parladı.
- Dün öyle demiyordun.
- Ani bi patlamam oldu o kadar.
- Emin misin küçük hanım.
- Ne yaşadığımı bilmeden konuşma!
- Ne yaşadın anlat bizde bilelim.
- Komutan sende haddini aşıyorsun.
- Dün seni ağlarken görmesem inanırdım.
Bir adım attı.
- Sen hiç yetimhanede kaldın mı?
Kaşları çatıldı.
- Sen hiç evlatlık verildiğin herif tarafından tacize uğradın mı? Ben 8 yaşından beri uyumuyorum. 11 yaşından beri ağlamıyordum. Annem abimi alıp beni terk ettiğinden beri insanlara güvenmiyorum sen bunlar ne demek bilir misin?
Dedi ve kendini spor salonuna attı. Ne diyor bu kız diye düşündü Pars.
- Aldın mı cevabını.
Ardından peşinden gitti.
- Noluyor lan.
O da peşlerinden gitti ve Alpay'ın yanında durdu. Salonda yorgunluktan bitmiş en az 10 asker vardı. Ama kız hâlâ dövüşüyordu. Yorulmuştu yine de devam ediyordu.
- Yoruldu niye bırakmıyor?
- Herkesin bi zayıf noktası vardır. Senin annen benim o onunda geçmişi. Çok büyük hata yaptın komutan.
- Ne hatası?
- Ona geçmişini hatırlattın. Acısını çıkarır. Canı yandıysa can yakar ve ilk defa onu bu kadar öfkeli görüyorum.
Kızı izlemeye devam ettiler. Diğer askeri de yere serdikten sonra onlara döndü. Gözlerinde sadece öfke vardı neyin öfkeliydi bu artık anlıyordu teğmen.
- Yapmayacaktın bunu işte.
- O da bana sesini yükseltti benim yükseltmem niye sorun oldu?
- O herifin yaptıkları geldi aklına sinirle ağzından çıkan şeyler yalnızca ufacık bi parçası.
Kendine küfretti.
- Bol şans.
Telefonunu eline aldı kız ve konuşmaya başladı o an o öfke söndü. Çıkarken teğmene tekrar öfkeli bakışlar attı ve çıktı. Çıkışa doğru ilerledi ve karşındaki adama doğru koşarak boynuna atladı. Pars onları izliyordu. Sevgilisi miydi acaba diye düşünmeden edemedi.
- Güzelim.
Başını boynuna gömdü. Sevgilisi olmaydı galiba.
- Abim.
İstemeden de olsa rahatladı Pars bu rahatlık nerden gelmişti anlamadı.
- Abim.
- Gece sal beni boynum... Boynum gitti lan!
- Aman be bağırma. Bıraktım.
Geri çekildi.
- Abi?
- Hı?
Silahı aldı ve emniyeti açtı.
- Hayır onu bana veriyorsun.
- Ama ya!
- Hayır Gece.
- Of al.
- Sağol Teğmenim.
- Rica ederim savcım. Ev baktın mı bana?
- Evet ayarladım anahtarın bu.
Anahtarı aldı. Bir süre konuştuktan sonra gitti Pars da içeri girdi ve odasına geçti.
- Saçmala.
Arkadaşlar şuan yorumlara bakamıyorum yaşadığım bi sıkıntıdan dolayı cevap vermiyorum umarım en yakın zamanda çözeceğim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN
HumorYeni karakola yeni bir tim gelir ama iki timin komutanları son derece inatçı ve dik kafalıdır ikisi de en yakınını şehit haberiyle sarsılır. Gece yetimhanede büyür çok küçük yaşta hayat onu yere serer. Pars ise babasıyla büyür ama sevgiyi çok az bil...