...
Bir zamanlar, bir yerlerde, bir yazi okumustum, nerde okudugumu su an tam hatirlamiyorum, söyle yaziyordu „insanin sevdigi birini kaybetmesi, bedeninden bir parcanin kopmasindan daha cok aci verirmis", sizce dogru mu???
Annem ve babam öldügünde yasim kücük oldugu icin mi bilmiyorum, bu kadar aci cektigimi hatirlamiyorum, teyzem ve enistem evimizin mobilyalarini satmak ve kalan esyalari dagitmak icin cenazeden sonra evimize gelmisti.
Annemin buzdolabinda, o zamanlar dikkatli bakmadigim kis icin yaptigi bir kac hazirlik vardi.
Annelerimiz yapar ya kavanoz kavanoz salca, domates, tursu onlar gibi bir seyler iste.
Teyzem hepsini bir torbaya doldurup enisteme „sunlari bizim eve götür, cocuklara yediririm", diyerek enistemin eline poseti tutusturup göndermisti...
O zamanlar etrafimizda olanlari algilayamayacak kadar kücük oldugumuz icin teyzemin ne dedigini ne yaptigini anlamamistik.
Enistem mobilyalari satmak icin tekrar geldiginde teyzem bizi, kendi evine götürdü.
Teyzem aksam köfteli patates yemegi yaptiginda „ayni annemin köfteleri gibi teyze, ellerine saglik", dedigimde o zamanlar anlamadigim simdi algiladigim ve anlayabildigim gözyasini bize göstermeden silmisti.
Afran „yemegim bitti ama ben doymadim", dediginde, teyzem ona bir tabak daha yemek doldurdugunda, bagira bagira „ben de doymadim teyze", diyememis gece yataga girdigimde hickira hickira aglamistim.
Ben annemin öldügünü teyzemden bir tabak daha yemek istemeye utandigimda anlamistim....
Kapi caldiginda oturdugum koltuktan kalkarak kapiya yürüdüm.
Asef öleli bir hafta oluyordu.„Naber pamuk prenses", diye kapiya gelen genc cocuga baktim.
„Yeni mal istemiyorum", diyerek kapiyi kapatacakken, cebinde tuttugu cakisini cikarip bogazima dayadi.
„Diger mallarin parasi nerde lan", dedi titreyen eli ve nefesiyle.
„Daha önce birini öldürmedigin cok acik, elin titriyor", dedim bogazini kestigim adamin yüzü gözlerimin önüne gelirken.
„PARA", dedi bagirarak,
„Haplari getirebilirim, kullanmadim", dedigim an arkasindan kafasina yedigi semsiye ile yere yigilirken, sok olmus gözlerle bir yerde yatan gence bir Suhana'ya baktim.
„Kahraman annem, kahraman annem", diye ziplayan Aron'u görünce gülümsemeden edemedim.
„Sükut iyi misin canim", diyerek bana sarildiginda kendimi kollarina biraktim.
Iyi degilim Suhana, yavas yavas ölüyorum, iyi degilim ama kimse görmüyor sessiz cigliklarimi diyemedim.„Iyi degilsin biliyorum, iceri girebilir miyiz?", dediginde evin durumundan utansamda „buyur gec", diyebildim zar zor.
Kapida yatan gence aldirmadan üzerinden atlayip eve girdi, gencin ölmediginden emin olduktan sonra kapiyi kapattim, nasilsa uyaninca parasini almak icin tekrar zile basardi.„Kusura bakma biraz daginik", dedigimde Suhana evin icine bakmadan mutfak sandalyesine birakti kendini Aron ise yaninda getirdigi oyuncak ile kendi halinde oynamaya baslamisti bile.
„Sükut, neden annemlerle yasamiyorsun?", diye sordu.
Her yer bana Asef'i hatirlatiyor diyemedim.„Burda daha rahatim Suhana", diyebildim sadece.
„Biraz gel bende kal istersen", dedi tüm samimiyetiyle, bana borclu hissediyordu kendini, kendince benim sayemde annesiyle kavustugunu iddia ediyordu.
„Bana borclu degilsin Suhana, iyiyim", dedim dümdüz sesimle, iyi degilim Suhana, Asef öldü, hergün ölüyor ama ölemiyorum yasarken aldigim nefes cigerlerime batiyor diyemedim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam'ın Kölesi (+18) [Tamamlandi]
Romansa+18 icerikler olacaktir, rahatsiz olanlar okumasin. „Senden intikam almak senden cok benim canimi yakiyor..." ... „Seni ihbar etmeyecegim Asef", dedim sesimin titremesine engel olamiyordum. „Neden titriyorsun Lavinia?", diye sordu beni kendine ceker...