Sabah alarmın o gürültülü sesiyle kendine geldi. Hemen kalkıp alarmı kapadı. Annesi ve babasının en sevmediği şey sabah kendisi yüzünden uyanmalarıydı. Eğer uyanırlarsa okula bile göndermeyip bütün gün başında dikilip söylenebilirdiler. Yavaş hareketlerle kapıyı açtı ve lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı. Düzenli öğrenci olmaya karar vermesinden ve uygulamaya geçirmesinden neredeyse iki hafta geçmişti. Bu istikrarı devam ettirirse sınavı kazanıp kendini kurtarma hayali gerçek olabilirdi.
Babası seslerine kalkmış olmalıydı ki koridorda söylene söylene geziniyordu. İşte bu hiç iyi olmamıştı. Saye hiç görünmemeliydi. O mutfakta arkası dönükken koşar adımlarla odasına geçti. Babasına gözükmeden camdan mı çıkmalıydı? Nasılsa evleri birinci kattı.
Normal bu saatte işe giderdi ancak bu aralar her gün işe gitmiyordu çünkü işleri son zamanda kötüye gidiyordu. Bu yüzden de evde terör estiriyordu. Normalde de pek huzurlu olmayan evleri bu aralar çok daha huzursuzdu. Hemen hızlıca hazırlandı ve babasını kolaçan etmek için odasının kapısını araladı. Şansına babası ortalıklarda gözükmüyordu. Kendini hemen odanın dışına atarak dış kapıya koştu, hızlıca kapıyı açıp evden çıktı ve üzerine kapıyı kapadı. Derin bir rahatlama nefesini saldı dışarıya.
Dar ve tenha sokaktan caddeye doğru yürümeye başladı. Sabah telaşı sokaklarda yerini göstermeye başlamıştı. İşe koştur koştur giden insanlar, okula söylene söylene giden çocuklar, çocuğu okula geç kaldığı için kolundan çekip çocuklarını sürükleyen anne babalar... Keşke benim de annem babam küçükken okula geç kaldığım için kızıp koştura koştura beni okula götürseydi diye düşündü. Ona kızacak kadar onu önemsememişlerdi bile. Kızsalar bile genelde başkaları yüzünden kızıyordular. Okula gitmek için caddedeki durağa gelip otobüsünü beklemeye başladı. O beklerken yanlarında oturan bir kız ve erkek başka bir kızla dalga geçiyordular. Birbirlerine güya fısıltıyla söylüyor gibi yapıp kıza bakıp gülüyordular. Kız anlamış olmalıydı çünkü yerinden kalkıp onlardan uzak tarafa geçti. Kız oldukça kiloluydu ve bu iki aptal büyük ihtimalle kızın kilosuyla dalga geçiyordular. Gerçekten bu aralar zorbalık fazla mı artmıştı? Yoksa kendisi bunu düşündüğü için mi karşısına bu kadar çok çıkıyordu bilmiyordu.
Zorbalık deyince aklına kardeşinin de zorbalık gördüğü geldi ve yine istemsizce kasıldı. Durakta dalga geçilen kızın da bir ailesi, kardeşi vardı. Onu bu halde görseler ne kadar üzülürdüler kim bilir? Telefonunu çıkarıp uzaktan kızla çocuğun zorbalıklarını çekmeye başladı. Kız çocuğa dönmüş eliyle kilolu kızı işaret edip yanaklarını balon gibi şişirip kızın şişko olduğunu hareketleriyle daha da vurgulamaya başlamıştı.
"Şşşt siz ikiniz." Dedi Saye, kızla çocuk ona baktılar.
"Canlı yayındasınız el sallayın. Akşama da zorba öğrenciler olarak haberlerde yerinizi alırsınız." Dedi ve kamerayı kendine döndürüp el sallı. "Evet bu arkadaşlar insanların dış görünüşleriyle dalga geçiyorlar." Deyip tekrar kamerayı onlara çevirince çocukla kız hemen yüzlerini kapattılar.
"Biz zorbalık yapmıyoruz o bizim arkadaşımız ona şaka yapıyorduk."
"Evet hep öyle olur zaten. Nedense sizi hiç beraber görmedim. Derdinizi buraya anlatın" diyerek telefonu daha da yaklaştırdı. Çocuk dayanamayarak: "Bak tamam indir telefonu biz sadece şaka yapıyorduk." dedi. Saye telefonu indirip "Bu görüntüler yeterli olur." Dedi. Daha demin gülerek kilosu olan kızı taklit eden kız ağlamaya başlamış "Lütfen onu hiçbir yere gönderme ailem çok kızar herkes izler rezil olurum." Diyordu. Kilosu olan kız onları böyle görünce gülümsemişti. Onun gülümsediğini gören Saye o aptal ikiliye yaklaşarak:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE(Yakında basılacak)
Acciónİntikam neydi? Soğuk yenen bir yemek mi? Unutmak mı? Peki ya affetmek? Saye'ye göre sadece bir oyundu. Ama sonu ölümden bile daha tehlikeli bir oyun, belki de bir kumar. İkiz kardeşine yapılan zorbalıkların intikamını almak için and içen Saye, kard...