Bölüme geçmeden önce oy vermeyi unutmayınız.
20.bölüm
'ADAYA VEDA'
🎀Hayatım entrika ile geçmişti fakat artık buna bir son vermeliyim diye düşünüyordum, daha nereye kadar aksiyonla yaşayabilirdim ki?
Mutlu bir aile oluşturmak benim için en iyi seçenek olabilirdi...
Kıvanç ile yaşayacağım dolu dolu bir hayat...
Hayali bile insana rahatlık,mutluluk,huzur veriyordu...
Cebimdeki telefon vücuduma titreşim verdiğini fark ettiğimde ellerimi cebime sokarak telefonu elime aldım ve arayana baktım...
Berke...
Telefonu hemen açtım ve kulağıma dayadım. "Lâlin... hemen buraya gelmen lazım!" Dedi Berke gürültülü bir sesle. "Ne oldu? Neredesiniz?" Dedim hızlıca geriye doğru koşarak. "Evdeyiz Timur... o burada!" Dedi.
Hızlıca koşmaya başladım. Sanki sonum olacakmış gibi koşmaya başladım...
Evden fazla uzaklaşmadığım için hızlıca varmıştım.
Evin önünde siyah bir Mercedes vardı. Bu demek oluyordu tek kişi değillerdi.
Evin içine girdim.
Timur silahını bana doğrulttu. Etrafıma baktığımda onu gördüm. Bakışları sakın ölme der gibiydi.
Silahın kurşun sesi geldiğinde korkuyla Timur'a karşı baktım. Silah sesi patlamıştı ve etrafa kan fışkırmıştı. Fakat bu kan bana ait değildi...
Önümde duran adama baktım. Onu sıkıca tutarken ellerim kana bulaşmıştı. Yanıma hızlıca Aren geldi. Kıvanç'ı Aren'e teslim ederek Timur'a yaklaştım.
"Sen... hayatının en büyük hatasını yaptın, Timur. Seni asla yaşatmayacağım..." dedim ve silahını elden düşürterek silahla kafasına vurdum.
Kafasını tutarken silahı onun kafasına doğrulttum. "Buna bir son gerekti Timur. Ya sen ya ben... ikimizden biri artık adaya veda edecek." Dedim ve az öncenin yaşanan olayların siniriyle ,korkusuzca tetiği çektim.
Kurşun kafasını delip deşip duvara geçti...
Ve Timur adaya veda etti.
Bu mutlu son değildi.
İyi de değildi.
Yere düşen Timur "sen..." dedi. "Hayatımda gördüğüm en cesur kadınsın." Ve daha sonrasında gözleri açık bir şekilde havaya baka kaldı.
Böyle bir vedayı bende istemezdim. Ama buna mecburdum...
Bu hikayede yanan da Timur oldu.
Aren titremeye başladığında üstümdeki hırkayı onun sırtına koydum ve Berke'ye "onu buradan götür." Dedim. Ardından ise Kıvanç'ın yanına eğildim.
"Dayanırsın değil mi?" Diye sordum. Gözleri hafifçe kapandı ve tekrar açıldı. O an açmayacak, bana veda bakışı yapıyor zannettim. "Tüm dünya duysun..." dedi çıkan son sesiyle. "Lâlin Roza benim kız arkadaşım." Dedi ve gözleri kapandı.
İçerdekiler bana baktı.
"Önceliğimiz bu değil!" Dedim ve hemen ambulansı aradım "******** mahallesindeyiz acil gelin,lütfen." Dedim ve kapattım.
Kıvanç kollarımın arasından kayarken gözlerimden bir damla dudağına döküldü...
Onun kalbi benim kalbim için değerliydi. Hiç olmasa bile, sevgisi yeterdi.
Onun sevgisi sadece bana değil evrendeki herkese yetecek kadardı.
Ama artık bana o güzel gözleriyle bakabilecek miydi? Yaşayacak mıydı? Yine bana bakacak mıydı? Sadece beni sevecek miydi? En önemlisi, yaşayacak mıydı?
Onun yaşamasını istiyordum.
Sabırla beklediğim dakikaların sonunda sokağa giren ambulansın sesi kulaklarımda çınladığında ayağa kalktım ve Mahur Kıvanç'ı kucağına alarak ambulansa kadar taşıdı. Ambulansın kapısı açıldı ve Kıvanç sedyeye yatırıldı.
Yanına hızlıca geçerek sol elini tuttum. "Dayan," dedim fısıltıyla. Hâlâ yaşıyor olması bile bir mucizeydi. Bana verilen bir mucize. Bu mucizeyi iyi kullanacaktım.
Hastaneye vardığımızda Kıvanç aceleyle ameliyata alınmıştı. Ameliyathanenin önünde çömelip otururken "niye koltuğa oturmuyorsun?" Sesiyle irkildim. Gelen Mahurdu ve elime bir süt uzattı. Muzlu süt, en sevdiğimden.
"Kıvanç o." Dedi. "Elbette yaşamak için bir sebep bulacaktır, Kıvanç'ın kız arkadaşı." Dedi gülerek. Sırtına vurdum ve ayağa kalktım. "Böyle bir durumda bile nasıl böylece şakalar yapabiliyorsun, aklım şaşırıyor." Dedim. Gerçi ben her şeye iki türlü bakan bir insandım ve bu benim için normal bir şeydi.
"Üzülme!" Dedi tekrardan gülerek. O sırada muzlu sütümden bir yudum aldım...
...
Bölüm sonu
Sizi uzun süredir beklettiğim için iki bölümü aynı anda yayımlama kararı aldım. Yani 20. Bölüm artık sizlerle!
Bu arada finale son 10 bölüm kaldı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPARE KORUYUCULARI
Action"Sanki karanlığın içine gömülmüş gibiyim. Elim ayağım sürekli birbirine karışıyor. Ne yapacağımı bilemiyorum, düşünüyorum ama doğru yolu bulamıyorum. Her gece düşünüyorum, gerçekten. Bu işin sonu nasıl bitecek? Birisi zarar görecek mi diye. Biliyorm...