"BÖLÜM ON SEKİZ: KARDAN ADAM YAPSAK SENLE."
'Beni yöneten korkular bana erişemezler.'
15 Ocak, 2024:
"Hadi kızlar! Podyuma değil havaalanına gidiyoruz!" Çağan abimin sinirli çıkan sesiyle ablam bana döndü ve kıkırdadı. "Gelemiyorlar diye ne kadar da kuduruk insanlara dönüştüler!" Dedikleri beni de güldürürken ablamın yardımıyla bavulumu kapattım ve odadan çıktık. "Geldik be! Bağırıp durma artık." Asil'in çirkef sesi ile abim başını havaya kaldırıp bir şeyler mırıldandı. Büyük ihtimalle sabır dileniyordu.
"Yürüyün hadi." Daha sakin çıkan sesine ablamın tatmin olmuş gülümsemesi eklenmiş ve beraber alt kata inmiştik. Asil'in valizi çoktan kapının önündeydi zaten. "Diğerleri arabada, Alçin ve Efsa'yı da Eflah abi ve Çiçek abla bırakacakmış." Pamir abimin bizi görür görmez konuşması ile onu onaylayıp evden çıktık hızla. Tabi ablamla göz göze geldikten sonra ikimiz aynı anda muzur bakışlarımızı Pamir abime yöneltmiştik, ablamın fenalığı bana da bulaşıyordu yavaş yavaş.
"Yahu babacığım Allah aşkına abimlerin uğruna beni neden yaktığını hâlâ anlamış değilim. Onlar işleri aksatıyor. Ben derslerime gayet de çalışıyordum." Ayaz babama sitem ederken babam onu pekâlâ umursuyordu, parmaklarıyla direksiyonda ritim tutarken dudaklarını büzmüş ve ıslık çalıyordu, kesinlikle! "Of gerçekten, of!" Kollarını önünde bağlayarak arkasına yaslandı. Cama eğilmeyi bırakıp kapıyı açtım ve arabaya bindim. "Ay parçam, hazır mısınız hepiniz?" Gülümseyişimin ardından onu mırıltılar eşliğinde onayladım. "Ablam abimlerin arabaya bindi. Gidebiliriz yani." Babam sözlerim üzerine kontaktaki anahtarı çevirirken annem arkasını dönüp bana baktı. "Her şeyi aldın değil mi annem? Eksik bir şeyin kalmasın." Başımı salladım aşağı yukarı.
"Aldım anne. Yüz kere kontrol etti ablam sağ olsun." Kıkırdayarak önüne döndü. Başımı Ayaz'a çevirdim ve ona sokuldum. "Yarı'm?" Önüne bağladığı kollarını çözüp bana sarıldı sıkıca. "Senden ayrı kalmak istemiyorum." Çocuk gibi söylenmesi beni güldürmek üzereydi, kendimi tuttum. "Kısa bir süre ama geleceksiniz siz de." Omuz silkti ve saçlarımın arasına ufak bir buse kondurdu.
"Sadece kızlar olacaksınız değil mi?" Şüpheyle sorduğu soru ile gözlerimi kaçırdım. Yüzümü görmemesi kârımaydı. Gözlerimden yalan söylediğimi anlıyordu çünkü. Ona diyemezdim Asil Utkanları da bizimle aynı zamana denk gelecek şekilde çağırdı diye. "Evet kız kıza olacağız. Tabii siz gelene kadar." Tek seferde kurduğum cümlenin ardından içimden özürler sıraladım Ayaz'a. Yalan söylemeyi sevmiyordum fakat şuan ki gizlemek sayılırdı. "Bu konuda içim rahat en azından. Abimler zaten sizi tek bırakmamak için kısa sürede işlerini bitirecektir. En geç dört güne bizim de geleceğimizi söylediler." Gülümsedim başımı kaldırıp ona bakarken. "Bu sevindirici. Sizden ayrı kalmak istemiyorum. Bu ilk defa olacak ve şimdiden garip hissetmeye başladım bile."