¡Birazcıklı yetişkin içerik uyarısı!
"Islak rüyalar ve sihrin sesi"
Ağır gerçek dışı bir buhar, hassas deriyi saran sıcacık duvarlar. Minho düşünde bile hissettiği aşırı gerçeklik ve duyarlılık ile bulutlu zihni kazanmanın eşiğinde iken kısık gözlerini önünde oturmuş kişiye döndürüyor güçlükle.
Bedenini yakan sıcaklık yetmezmiş gibi oda ciddi ve mümkünlüğün dışında bir buharla adeta sis inmiş gibi. Çıplak kasıklarında gezinen siyah ojeli eli algılayabiliyor. Başka bir inleme konuşma bulutu gibi agzından çıkıp giderken penisinin uzun dar tünelde daha derine çekildiğini hissediyor.
Boşalmaya çok yakın hali ile bir anda diğer bedenin saçlarına atılıyor. Saclarından aşağı bastırıyor zevkini kovalarken. Daha derine indiğini bütün darlığı hissediyor, sanki patlayacak gibi. Kasıklarına batan siyah tırnakların acısı ve inceden çırpınış ile uykusunda bile kapadığı gözleri acılıyor. Hafif bir rahatlama ile boşaldığını ancak fark ederken kafasını kaldırıp gördüğü kırmızı parlatıcı üzerinden kendi menisi akan güzel kalp şeklinde dudakları ve sarı kahve arası dalgalı saçlar gördü, tutamları burnuna değin uzanıyordu.
Gördüğü kişiyi tanır gibi oldu rüyasında, agzını actı fakat konuşamadı. Aynı şekilde yüzünü tamamen görmediği diğer kişi de güzel dudaklarını aralamış bir şeyler söylüyordu, kendini anlatış ve hala kasıklarında duran ellerin yumruk halini alışından kasıldığını hisseti Minho. Dokunmak istedi, elini yüzüne çıkarmak, saçlarını kenara çekip eğik yüzünü kendine kaldırmak. Gözlerine derinden bakma arzusu ile yanıp tutuşuyordu.
Çok güzel öyle değil mi? Ben de aynı şeye tutulmuştum. Aynı hatayı yapmıştım.
Ve o tanıdık sesi duyması ile irkilerek uyandı rüyasından. Şeytansı, aslında doğrudan şeyranın ta kendisinden gelen ürpertici o ses, son zamanlarda onun üzerindeki kontrolünü kaybettiğini hissediyordu inceden. Terle kaplı vücüdunda fark ettiği ikinci şey gerçekte rüyasındaki gibi boşalmamış olmanın farkındalığıydı. Hissettiği sızı ile küfürler eşliğinde attı kendini yataktan dışarı.
Banyoya giderken salondan duyduğu gürültülere kulak kabarttı. Arkadaşlarıydı, ne hakkında konuştukları umursadığı bir şey değildi şu an. Uyuşmuş ve karışmış kafasına bacak arasındaki ağrı eklenmişti bir de.
Suyu açıp kendini altına attı. Kabin duvarına sırtını yaslayıp rahat bir nefes alırken elini karnına yükselen sertliğine sardı. Aşırı dıyarlılığından dolayı kaşları çatılmış nefesi kesilirken kafası öne düşmüştü. Ve ufak bir dejavu hissi...
Sanki o sarı bukleler kapalı göz kapaklarının arkasında hayat buldu. Elini uzatsa tutabilecek gibi oldu, kırmızı dudaklar hemen önündeydi.
Ve aynı hayal hızla kaybolurken ellerinin üzerine yayılan sıcaklık ile nefes verip gözlerini açtı."Aferin Minho, dün gördüğün herifi düşünüp kendini çekmediğin kalmıştı."
Kim olduğunu tahmin edebiliyordu tabiki, elini suya tuttu ve başlığı tamamen çıplak vücudunda gezdirirken düşünmeye devam etti.
Aynı bukleli sarı saçlar ve kurnaz sırıtışının hep asılı olduğu kalp şeklinde kırmızı dolgun dudaklar. Adamın insanı içine çekip yutan aurasının kokusu alınıyordu resmen! Öte yandan sinir bozucu neredeyse çöp bir kişiliği vardı. Kendi ortağı bile Minho'yla anlaşma imzalarken haber vermemişti ona. Böylesi dikkat edilmeyen birine göre içi boş bir egosu vardı.
Düşünceleri ile alaycı bir sırıtış yer edindi dudağının sol köşesinde. Ardından hızla duştan çıkıp üzerine şort tişört tipi bir şeyler geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lilith, minsung
FanficLilith'in soyundan gelen Han Jisung, ve İblis'in soyundan gelen Lee Minho'nun birbirine karışan hayatları. "efendine gel, tatlı şeytan..." "efendim olmak için fazla fanisin han jisung." "yanılıyorsun, lee minho. Ve bunu adın gibi biliyorsun."