22. bölüm geçmiş part 1

329 24 9
                                    

......
Gökyüzünü tutamam - Can Koç

Eftalya'dan

"İnişe geçiyoruz" kafamı Yalın'ın omzundan kaldırıp pilota cevap verdim "tamamdır." Kafamı Yalın'a çevirdiğim de yere odaklandığını gördüm. Dirseğimle hafifçe koluna vurdum "pişt nerelerde kaldı acaba o aklın" yüzünde buruk bir ifade oluştu "acaba şehit haberimi duyunca ailem, çok sevgili(!) Keskin aşireti nasıl bir eğlence düzenlemiştir diye düşünüyorum." "Hadi lan oradan! Keskin aşireti de kimmiş? burda ben varken. Sikmişim aşiretini burada alev gibi kardeşin var senin. Sana yaklaşanı, üzeni yakarım bileesiiiiinn." Son kelimemden sonra hafifçe kıkırdadı. "Emrin olur ağam." Helikopterden inerken hafif tökezledim, şerefsizler çok pis vurmuşlardı ayağıma. Yalın refleksle kolumdan tuttu "iyi misin?" "evet evet bir an ağrıdı yavaş yavaş gideriz zaten" "zorlama ayağını" "tamam" dedim son harfi uzatarak şu anda benim gizlenme yerlerimden birine gidiyorduk. Oradan da göreve başlayacaktık. Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Hayatımda benim için endişelenecek sadece babam, ikizim, abim ve kardeşim vardı. Gerçi birkaç yıl önce onlarda yoktu. Tabi ya birkaç yıl öncesi..

Birkaç yıl önce (yazarınız kaç yıl önce olduğunu unuttu çaktırmadan devam)

"Arin in oradan düşüceksin." "Ya bir şey olmaz, hem düşsem beni tutmaz mısın? Abim değil misin?" Küçük Çağan derin bir nefes verdi. Hep böyle kandırmayı başarıyordu..

"Açelyaa ben bunu yapamadım.." Açelya gülmemek için zor tuttu kendisini. Küçüğü böyle çok tatlı gözüküyordu. "Gel bebeğim, bakalım. Hangisini yapamadın?"
Küçük Arin kağıda baktı, sonra da Açelya'ya "hepsini" Açelya gözlerini şokla araladı..

"Arin"
"hı?"
"Biz şimdi kaçtık da cadoloz müdüre bize ceza vermez mi?" Diye sordu küçük Kerem küçük Arin Kafasını onaylar biçimde salladı "verecek" küçük Kerem gözlerini korkuyla açtı "ama ikimize birlikte verecek, sen nereye ben oraya cicim, hâlâ anlamadın mı?"

Yattığı yerden doğruldu küçük Mert, "Arin şimdi biz kardeş miyiz?" "Tabii hatta burada ki herkesin kardeş olduğunu söylemişti cadoloz müdüre, ama ben inanmıyorum, bence sadece sen, ben, Açi, Kero ve Çağan'ım kardeşiz." "Hiç ayrılmayız dimi?" diye tereddütle sordu küçük Mert, "üzgünüm ya da değilim benden kurtulamazsınız."

Şimdiki Zaman

Ortamda delici bir sessizlik vardı. Aklıma gelen anılar beni zaten durgunlaştırmıştı.

Bu mu saf, biz mi süper zekayız Arin?

Valla ben de anlamadım ki, benden de saf çıktı bu.

Ne diyorsunuz siz?

Kerem diyoruz, Açelya diyoruz Mert diyoruz, Çağan diyoruz yan komşu diyoruz yetimhane diyoruz. Bilmem artık daha ne kadar açıklayabilirim.

Anasını avradını, soyunu sopunu lan! Ben nasıl bu kadar aptal olabildim ya. Anlık gelen aydınlanma ile biraz sersemleyerek yavaşlasamda toparlamıştım. Yalın'ın sesi ile kendime geldim, "upuzun bir süre birlikteyiz. Ve birbirimizi daha detaylı tanımamız gerekiyor." Ona hak veriyordum kim uzun süre geçireceği birini tanımak istemezdi ki "pekâlâ önce ben başlıyorum;
Adım Eftalya Arin biliyorsun zaten. Bebekken yetimhaneye bırakılmıştım, birşeyleri anlayacak yaşa geldiğimde çok asi, başı dik bir çocuk olmuştum. Sonra benim gibi 4 çocukla daha tanıştım. Mert, Çağan, Açelya ve Kerem" Gözlerini kocaman açtı ben de 'evet onlar' der gibi kafamı salladım. "Sonra her biri sırayla evlat edinildi ve bir daha görüşemedik. En sonunda ben de evlat edinildim tabi, şu anki ailem tarafından. Mutluydum ama yine bir yanım hep eksikti. Sonra askerî okula girdik ikizimle, ikimizde başarı ile bitirdik okulumuzu. Sonra farklı yerlerde, farklı timlere verildik. Son çıktığımız görevde mağaradan bir bebek ağlama sesi geldi, ama ben mağaraya daha önce girmiştim ve bomboştu, o zaman anladım tuzak olduğunu. Timim mağaraya benim emrimi dinlemeyip girdi ve bomba patladı. Onları öyle kaybetmiş oldum. O yaşananlardan sonra bireysel görevler aldım. Ve en sonunda zorunlu olarak tim kurma emri geldi. Bu emir gelmeden önce çıktığım görevden dönmüştüm. Ve İstanbul'a DNA testi için çağırmıştım. Bir de ne olsun kaldığım otelde beni aldatan eski sevgilim ile karşılaştım. o DNA testi pozitif çıktı, ailenin anne ve babası hariç hepsi önyargının kitabını yazmıştı resmen. Ama yerine oturmayan yerler vardı işte bende bu görev emri gelmeden tanıdıklarımdan araştırmalarını istemiştim. Öyle işte." Gözümü topraktan ayırıp ona çevirdiğim de bana ağızını sonuna kadar açmış bir şekilde bakıyordu. "Ne? Niye öyle bakıyorsun." "Bundan kitap değil destan yazılır yanlız." Bencede..

Hayallerimiz çalar saat gibiydi, biz kurduk onlar çaldı.

10 oy 5 yorum..

Selamm
Çok geç oldu evet ama daha önce de bunu olacağını söylemiştim. Yazım yanlışı varsa kusura bakmayın kontrol ettim ama gözden kaçırdıklarım olabilir.
Oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın bunlar sizin için her ne kadar basit olsa da benim için motivasyon kaynağı oluyor..
İstediğiniz sahne?
Teorileriniz?

Seviliyorsunuz 🤍


ANKA Küllerin AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin