"Baktım gülüşünden güzel şiir olur, sevdim gitti..."
Hudutlar.
İnsanoğlunu tutsak eden büyük bir vebal, yaşama atfedilen fesihlerdi.
İşte Caden Miller ile ben o hudutları aşan, yasağa ortak olandık.
Tutkunun tenlerimizin gölgesinde sevişmesine müsade etmiş, aralanan cehennem kapısından süzülmeye ahd vermiştik.
Fakat...
Batık bir senfoniydi bize kalan.
Küllük izmaritlerle doldu. İntihar ipi boynuma geçirildi. Gaddar bir duygu tarafından nefesim hınca hınç kesilirken, mağlubiyetle sarsılan ervahım kapının önünde gördüğü bedenle irkildi. Baştan aşağıya titredim.
Beklenmedik bir andı.
Beklenmedik bir kişiydi gelen.
Mia kollarını göğsünde kavuşturmuş vaziyette kapının girişinde dururken, telaşa kapılmış bir halde ne yapacağımı kestiremedim. Umutsuzca çıkış noktası aradım.
Ağzımı aralayıp nutuklar sıralamak istedim ama lanet olası dudaklarım geri kapandı. Kelimeler beni terk ederek, omuzlarıma tonlarca ağırlık yükledi.
Ben tuzağa düşen bir av, avcıya yakalanandım.
Tam o sırada Mia'nın çözümleyemediğim hareleri yüzüme dikildi. Bana yönelen bakışlarının ardındaki o buğulu tonlama kış güneşini anımsatıyordu. Zira gökyüzünün koynuna sığınan kış güneşi yalancıydı, aldatıcıydı, yanlış zamanda yanlış yerde bulunurdu.
Bakışmamızın verdiği tutukluk yüzünden nabzım hızlı bir ritimle atmaya başladı. İçinde bulunduğum anın gerçekliği yüreğimi ezdi.
Cesetler dizildi kaburgamın berisine. Yüzümdeki acıklı ifade gittikçe büyüyerek varlığımı tehditle sindirdi."Mia." Adını zorlukla dile getirdim. Uğuldayan kulaklarım ve kaskatı kesilen bedenim beni mahvediyordu. Sesim mahcubiyet naralarıyla doluydu.
Seslenişime kayıtsız kaldı. Bana bir cevap vermedi. Yalnızca dudaklarını yaladı, burnundan öfkeli soluklar firar etti. Ya da... Bunların hepsi benim kuruntumdan ibaretti. Hareketlerine dehşet verici anlamlar yüklüyordum. Belki de abartıyordum, o kadar karmaşıktım ki. En kötüsünü düşünüyordum.
Omurgamdan aşağıya sızan ter damlacıkları kalça kemiğime baskı yaparken, duvarları aşındıran sessizlik gittikçe büyüdü.
Yaralar...
Yaraları benliğimin her noktasında duyumsadım. Etim kemiğimden sıyrıldı. Vahşice katledildim. Gözlerim doldu, acı her hücreme bilfiil yayıldı.
"Her şeyin mantıklı bir açıklaması var. Ne olursun kızmadan önce bir dinle. Bana konuşma ve kendimi açıklama fırsatı ver."
Çaresizce doğruları anlatmaya çalışıyordum. Savunmasız ve ürkektim. Adımlarım yere çakıldı. Ona doğru ilerlemek istesem bile ne yazık ki bunu başaramadım. O gözlerinde çözemediğim bir ifade vardı. Kızgın mıydı, kırgın mıydı anlayamıyordum. Onu hayal kırıklığı ile sınamak ya da hüsrana uğratmak istemiyordum. Para kazanmam için yardımcı olmaya çalışırken bunun pişmanlığını yaşamamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rahel Tutkusu +21|Arkadaşımın Babası
Romance"Tanrı yardımcım olsun şahmelek. Aksi taktirde aşkının büyüklüğü karşısında aklımı yitireceğim..." ~ Not: Hikayede fazlasıyla cinsellik ve yaş farkı olacaktır lütfen değer yargılarınız ile uyuşmuyorsa okumayın! Not: Hikayemin tüm hakları saklıdır. 5...