Genç adam gözlerini açtığında ilk başta ışığa alışamadığı için tekrar kapatıp açtı. Etrafına baktı hastane odasındaydı. Yanındaki serumunu değiştiren hemşire adamın gözlerini açmasıyla ona döndü ve gülümseyerek
"Ateş bey uyandınız demek hemen doktoru çağırıyorum" diyerek odadan çıktı. Ateşse hala etrafına boş boş bakıyordu. Bir süre sonra doktor odaya girdi.
"Ateş bey nasılsınız?" Diye sordu gülerek ama Ateş hala bir tepki vermiyordu.
"Bir ağrınız var mı?"
"Bana ne oldu?" Diye sordu kuruyan dudaklarıyla zar zor
"Büyük bir felaketi çok ucuz atlarsınız. Dalış konusunda çok iyisiniz ve bu sayedede şu an hayattasınız. 2 gündür sizi uyutuyoruz ama bugün yapılan tahlillerle artık uyanmanızda bir sakınca olmadığına karar verdik" fakat Ateşin hala boş bakışları doktoru endişelendiriyordu. Ona bir adım yaklaşıp
"Ateş bey bana kendinizden bahsedebilir misiniz?" Diye sordu şüpheyle, bir süre duraksayan Ateş başını "hayır" anlamında sağa sola çevirdi.Her kes Ateşin olduğu odanın önünde doktorun çıkmasını bekliyordu. Hemşirenin "Ateş bey uyandı" demesinin ardından hepsi derin bir nefes almıştılar.
Ateş o gün oğlunu almaya giderken arabayı ani bir frenle durdurmuştu. Hiç bir hazırlığı yoktu, ne silahı ne adamı. Arabayı durdurup bagajını açtı ve oradaki çelik yeleği eline aldı. Daha önce vurulduğu için babası bütün arabalarına bu yelekten koydurmuştu. Gömleğini çıkarıp giydikten sonra yoluna öyle devam etti. Nereye gittiğini bilmiyordu ve neyle karşılaşacağınıda. Tedbirli olmakta fayda vardı. Düşünmesi gereken, sorumlulukları olan insanlar vardı hayatında. Bir çocuğumu kurtaracağım derken diğerini babasız bırakamazdı. Tamda düşündüğü gibi oldu. Ayşe silahla Ateşi vurduğuna kurşun vücuduna girmedi ama vurulmanın etkisiyle en ucunda olduğu uçurumdan aşağı düşmüştü kendisini mümkün olduğu kadar korumaya çalışsada suya düşmenin etkisiyle bilincini kaybetmişti ve 2 gündürde müşahade altınaydı. Bugünse gözlerini açmasıyla onu bekleyenleri sevindirmişti. Doktorun odadan çıkmasıyla hepsi ona taraf gitti.
"Nasıl durumu? İyi değil mi?" Diye sordu Cihan bey. Oğlunun o düştüğü an gözlerinin önünden gitmiyordu. Arzuda pür dikkat doktorun ağzından çıkanları bekliyordu.
"Durumu iyi fiziksel açıdan bir hasar yok ama.." deyip duraksadı.
"Ama?" Diye sordu Arzu
"Ama Ateş bey maalesef hiç bir şey hatırlamıyor" deyince hepsi şaşkınca ona baktı
"Nasıl hiç bir şey hatırlamıyor?" Diye sordu annesi. Haberi aldıktan sonra darmaduman olmuştu. Oğlunu bir kez daha kaybetme korkusuyla karşı karşıya kalmıştı ve bu sefer kaybetseydi yaşayamazdı.
"Aslında bu beklediğimiz bir şeydi. Ateş bey düşmenin etkisiyle başından hasar almışdı ve maalesef ki geçici olarak bir hafıza kaybı yaşıyor" deyince hepsi 1 kaç saniyelik susup idrak etmeye çalıştı.
"Nasıl ya şimdi bizi hatırlamıyor mu?" Diye sordu Arzu
"Kendisini bile hatırlamıyor. Dediğim gibi bu geçici bir durum ve ona kendisini, hayatını sizler ailesi olarak anlatıp hatırlatmaya çalışacaksınız" dedi
"Peki şimdi onu görebilir miyiz?" Diye sordu babası
"Tabi ama çok fazla yormayın. Kısaca kendinizden bahsedin kendisini çok zorlarsa bu durum kalıcı olabilir" doktora teşekkür edip gönderdikten sonra Defne hanım, Cihan bey ve Arzu kapının ardında bekliyordular içeri girmeye cesaret edemiyordular.
"Nasıl yani şimdi bizi hatırlamıyor mu?" Dedi Defne hanım ağlayarak. Selim yanlarına geldi
"Ateş uyanmış banada şimdi haber verdiler" dedi telaşla
"Uyandı ama hiç bir şey hatırlamıyor" dedi Cihan bey yorgun sesiyle
"Evet, doktoruyla bu ihtimalin olacağını konuşmuştuk ama geçici bir durum en kısa zamanda hatırlayacak"
"İnşallah"
"Hadi içeri girelim, tanışalım bakalım" dedi Selim ve kapıyı açıp içeri girdiler.
Ateş etrafa boş gözlerle bakmaya devam ediyordu. Kendisini ne kadar zorlasada hiç bir şey hatırlamıyordu. Doktor zorlamamasını söylesede bu bilinmezlik canını sıkıyordu. Sadece adının Ateş olduğunu biliyordu o kadar. Kapının açılmasıyla içeri girenlere çatık kaşlarla bakıyordu.
"Adını bile unutmuş ama bu psikopat bakışlarını unutmamış" dedi Selim şakayla karışık
"Siz?" Dedi sadece, bu insanlar onun ailesiydi. Ağlamaktan gözleri şişen kadın, kaybetme korkusuyla 1 günde çöken adamdan bunu anlamıştı.
"Oğlum" deyip hemen ona sarılan kadına tepki vermedi. Belliki annesiydi ama o hatırlamıyordu.
"İyisin çok şükür sana bir şey olacak diye çok korktuk" dedi babası olduğunu tahmin ettiği adam
"Cihan amca bence bir tanışma faslı yapalım çünkü çok boş bakıyor" dedi Selim
"Haklısın. Oğlum bak ben senin babanım, bu kadın annen. Bir kaza geçirdin ve şu an hiç birimizi hatırlamıyorsun ama geçecek. Doktor bu durumun geçici olduğunu ve zamanla her şeyi hatırlayacağını söyledi"
"Evet anneciğim zamanla her şey düzelecek önemli olan şu an iyisin"
"Bu arada bende Selim en yakın arkadaşınım, ki zaten başka arkadaşın yok" dedi gülerek Selim. Ateşin gözüyse deminden beri köşede sessiz kalan güzel kadındaydı.
"Siz? Siz kimsiniz?" Dedi Arzuya bakarak. Olduğu yerde dikleşen Arzu biraz ona yakınlaştı.
"Bende eski eşin Arzu, kızının annesiyim" dedi. Birde kızı olduğunun şaşkınlığı bir yana bu kadından boşanmanın şaşkınlığı daha ağır bastı o an.
"Kızım? Benim çocuğumda mı var?" Dedi şaşkınca
"Evet üstelik 2 tane, birde oğlun var" dedi babası. Gözleri dahada büyüdü. Kendisini şimdi dahada merak ediyordu. Etrafındaki insanlara ve yattığı hastaneye bakacak olursa önemli bir aile olmalıydılar. Onun bu kafası karışık hallerini gören Arzu
"Bence şimdilik bu kadar yeter dahada zorlamasın kendini" dedi
"Evet bencede sen biraz dinlen oğlum. Biz zaten buradayız yine geleceğiz" dediler ama Ateş sadece Arzuya bakıyordu. Hafızası yerindeyken çokta akıllı bir adam olmadığına karar verdi. Böyle bir kadından boşandığına göre...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözümden Düşdüğün An
General FictionKarısını kaybetmemek için her şeyi yapmaya hazır çok güçlü ve çok zengin bir adam... Genç ve güzel bir kadın, 5 yıllık mutlu ve aşık evliliğinde tek burukluğu anne olamayacak olması... Ve layık olmadığı kaderine boyun eğmeye mahkum, aşık olması ya...