Elimdeki karton bardağını masaya bırakıp ofladım.Baş ağrısından öldüğümü söylememe gerek yoktu sanırsam.
2 saat önce bütün okul karışmıştı.Sebebi ise tam olarak da o kızın dedikleri gibiydi.Sınıfımızın bir üst katında müzik odasında bir kız kanlar içinde bulunmuştu.Ben şahsen orada değildim ama Alya,sınıfları o katta olduğu için kalabalığın içinden geçip her şeyi görmüştü.
"Vücudunun her yeri kanlıydı neredeyse.Tam da karnının üstünde bir yara vardı.Demek ki bıçak oraya girmiş." Alya son 1 saattir yaptığı gibi müzik odasında gördüklerini baştan anlatıyordu.Bennu da neredeyse ağlamak üzere bir şekilde onu dinliyordu.Ofladım.
Olay duyulduktan sonra hocalar bir şekilde herkesi sakinleştirmiş ve öğrencileri kantine yollamıştı.Polisler de şu anda olay yeri incelemesi yapıyordu.Kafamı pencereye çevirdiğimde bahçede tonla polis arabası olduğunu gördüğümde yutkundum.Birazdan da öğrenciler sorguya çekilecekti.
Demir'in elini omzuma koymasıyla irkildim.O da son derece endişeliydi,buradaki her insan gibi."Sen iyi misin?Babama söyleyelim mi,gelip alsın mı bizi?" Kafamı iki yana salladım.
"Salmazlar ki.Hem polis sorgusuna katılmamız gerekiyor." Demir yenilmişlikle beni onayladı ve elimi tutmaya devam ederek yanındaki Baran'la konuşmaya başladı.Belli etmese de Alya ile beraber kızın kanlı bedenini gördüğü için çok endişeliydi.Ona bunu yapan kişi muhtemelen hala bu okuldaydı ve bu durum da hepimizi tedirgin etmişti.
Demir de yanımdan iki dakika bile ayrılmamış ve hep yanımda durmuştu.Sanki çevreden gelecek bir tehtide karşı beni korumak istiyormuş gibi.Gözüm Çağatay'ı aradığında kaşlarımı çattım.Ortalıkta gözükmüyordu.
"Merak etme Çağatay burada değil şu anda,olay yaşanmadan önce eve gitmişti." Demir konuştuğunda gözlerimi kantinde gezdirirken başımı salladım."Neden gitti peki?"
"Başı ağrıyormuş." deyip tekrar önüne döndü.
Okul gömleğimin ilk iki düğmesini açıp ofladım.O kadar bunalmıştım ki.Şu an istediğim tek şey üstümdeki rahatsız edici şeyleri çıkarmaktı.Kantindeki insanlara göz gezdirmeye devam ediyordum.Göz göze geldiğim kişi kaşlarımı kaldırmama sebep oldu.
Ozan karşımdaki masada arkadaşlarıyla oturuyordu.Ve gözünü bile kırpmadan beni izliyordu.Bu hali afallamama sebep oldu.Beni izlerken onu yakalamıştım ama pek takmış gibi gözükmüyordu.Aksine yüzünde anlamlandıramadığım bir ifadeyle bakmaya devam ediyordu.
Masadaki futbol klubünden arkadaşları sohbet ediyorken o pek oralı değil gibiydi.Arada ona bir şeyler deseler bile cevap vermiyordu.Bakışmamız ısrarla devam ederken niye şu an bunu yaptığımı bile anlamıyordum.Kafamı eğip bakışlarımı düğmelerini açtığım gömleğime çevirdiğimde gözlerimi açtım şaşkınlıkla.
Kafamı tekrar dumura uğramış bir ifadeyle kaldırdığımde yine göz göze geldik.Bu sefer yüzünde hafif bir tebessüm vardı ve bu şaşkın halim onu eğlendirmiş gibiydi.Kolumun dürtülmesiyle sağ tarafıma döndüm."Efendim Bennu?"
Kızarık gözlerini kırpıştırarak "Ya Helin duydun mu?Kız hastaneye götürülürken yaşıyormuş hala." dedi.
Elimi şaşkınca ağzıma götürdüm.Biz öldüğünü düşünmüştük aslında ama bu muhtemelen bunu bize haber veren kızın yanılmasıydı.Kanlar içimde gördüğü bedenin ölü olduğunu düşünmüş olmalıydı.Şu an hastanede canıyla cebelleşiyordu ve durumunun nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.Umarım yaşar ve bunu ona yapan cezasını çekerdi.
Alya kızarmış burnunu çekti ve sinirle bana döndü."İki saattir burada anlatıyorum olayla ilgili bir şeyler.Ve sen beni dinlemiyor musun gerçekten?Bennu'ya bak ağladı bile beni dikkatle dinlemekten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HELİN
Teen FictionHastanede karışan bebekler klasiğinden daha fazlası. Canından çok sevdiği üvey ailesi ve biyolojik ailesi arasında pinpon topu gibi olan 15 yaşındaki bir genç kız.