Eylül'ün anlatımından...
Her şey çok karışıktı. Bedenen burada yüzlerce meraklı gözün önünde olsamda ruhen başka diyarlardaydım. Kalabalığın önünde ne yapacağımı şaşırmıştım. Ben bu denli kalabalığa alışık değildim.
Hele ki onca gözün üzerimde olması... Tuhaf hissettirmişti.
Her göz birer kamçı misali bedenime batıyordu. Bedenim kaşınıyordu ve ben onca gözün önünde bedenimi kaşıyamıyacağım için kasılmıştım. Vücudumun kaşınmasının nedeni üzerimdeki bakışlardı zaten. Gözlerini çekseler hiçbir sorun kalmazdı.
Ahh Haziran, beni niye kalabalığın önüne çıkarırsın ki?
O bakışlardan hiç rahatsız oluyormuş gibi değildi. Alışmışa benziyordu ama ben öyle değildim.
Sonra bir şey oldu.
Bir çift göz gördüm.
O an yüzlerce beden silinmiş, gözüm tek bir bedene yoğunlaşmıştı. Sadece o vardı ve bir de ben. Gözleri sanki ilk andan beri benim üzerimdeymiş ve hiç çekmemiş... Çekemiyormuş gibi bakıyordu.
Gözlerim gözlerine tutulmuştu. Öyle güzel bakıyordu ki nasıl çekebilirdim?
Haziran'ın konuşması sonlandığında birlikte platformdan inmiştik. Arkamızda yarattığımız kaos etkisiyle çıkışa doğru yürüyorduk.
Kalabalığın arasında, o kadar süreden sonra onu gördüğüm için şimdide gidesim yoktu. Arkamı döndüğümde onu yerinde görememiştim. Yüzüm hüzünle çalkalandı.
Aramızda samimiyet bulunmayan bir adama bu denli şeyler hissetmem saçma olabilir ama elimde değildi. Aramızda görünmez ipler vardı ve beni ona çekiyordu. Sanki yıllardır bir şey arıyordum ve aradığım şeyi onda bulmuştum.
Onunla saatlerce konuşmak istiyordum. Acaba onun da bana karşı böyle hisleri var mı diye merak ediyordum. Yeniden karşılaşmıştık ve ben onu kaybetmek istemiyordum.
Nereye gitmişti acaba?
Karşılaşır mıydık?
"Eylül!"
Duyduğum sesle el ele tutuştuğum Haziran'dan elimi kurtarıp arkamı dönmüştüm. Gördüğüm yüz kalbimin kuş misali kanat çırpmasına neden olmuştu.
O buradaydı.
Karşımdaydı.
Bana doğru her adımında kalbimin çarpıntısı kulağıma geliyordu. Heyecanlanmıştım. Avuç içim terlemişti.
Tam karşıma dikildiğinde, kafamı kaldırıp yüzünü daha yakından görmek istedim. Yakından ne kadar da yakışıklıydı.
"Seninle konuşabilir miyiz?" Az önce bunu düşlemişken o dile dökmüştü. Cevap vermeme gerek var mıydı? Gözlerim her şeyi yansıtmıyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dudak Çizgisi
Mystery / Thriller"Hem dünyaları verecek kadar güzel hem ölümü çağrıştıracak kadar karanlık." İkizler yıllardır birbirinden habersizce hayatlarını sürdürmüştüler. Bir gün iki kardeşin yolları tesadüf denmeyecek bir şekilde restauranttın lavabosunda kesişmişti. Artık...