Merhabalar! Önceden yazdığım son bölümü de bitirip salmış bulunmaktayım. 😩 Biraz ara verdim gibi oldu ama bu süreç fikir üretmeme yardımcı olur diye umuyorum. Bölümler yavaş gelirse üzgünüm ama inanın bana bu zorlama bir bölüm okumaktan daha iyi olur. :( Keyifli okumalar diliyorum. <3
Bu arada arada yorum atarsanız bana da çook destek ve teşvik vermiş olursunuz!
×××
Cuma favori günlerim arasındaydı çünkü Jeongguk'a olabildiğince vakit ayırdığım haftasonunun geldiğinin habercisiydi.
En güzel taraflarından birisi de o gün boş vakit yaratabilmemiz ve birbirimizden uzaktayken, özellikle de geceleri görüntülü konuşmamızdı. Bunu her gün yaptığımız söylenebilirdi ama cuma daha rahat hissettiriyordu, çünkü ertesi gün sevgilim ile istediğim gibi vakit geçirecek olmak beni mutlu oluyordu.
Yine Jeongguk ile saatlerce yazışmanın ardından görüntülü arama da yaparak günü kapatmak üzere olduğum bir cuma gecesiydi. Ama kendimi uykunun kollarına atmadan önce Jeongguk'u bir kez daha görme ve sesini duyma isteğime engel olamıyordum.
En azından bir beş dakika diye düşünmüştüm o anda. Yarın yapacaklarımızdan ötürü onu zaten görecek olsam da uyumadan hemen önce son bir konuşma yapmak içimde güzel hisler oluşturuyordu.
Bu yüzden telefonumu uykulu gözlerimin de eşliğiyle kapmam fazla uzun vakit almamış, zaten bir miktar sersem olduğumdan pek düşünmeden Jeongguk'u aramıştım. Klasik iyi geceler rutinimizden ötürü çoktan uyumuş olduğunu düşünsem de hemen açması bir miktar ayılmam için yetip de artmıştı.
''Sevgilim?'' yumruk yaptığı elini ekrana fazlasıyla yakınlaştırdığı yüzüne ilerletirken çatallaşmış sesiyle konuşmuştu. Yanakları ve büzdüğü dudaklarıyla hep çok tatlı görünüyordu.
''Bir şey mi oldu acaba?''
Sözleriyle ancak kendime gelebilmiş, yerimde biraz kıpırdanmıştım fark ettiğim şeyle. ''Ah, üzgünüm bebeğim, seni uyandırdım mı yoksa?'' diye mırıldandım görünüşünden çıkarımda bulunarak.
''Hayır Taehyungsshi, ben de tam yatağa girmiş uykuya dalmaya çalışıyordum.'' kelimeler az önce az daha uykuya dalacakmış gibi tane tane ve yavaşça ağzından dökülüyordu. Zorla araladığı gözlerini kısa bir süre kırpıştırdı. ''Ama sevgilim için de uyanmak benim için hiç sorun olmazdı ki!''
Ufak bir kıkırtı bıraktığında gülümsememe engel olamadım. ''Zaten seni kısa bir süre görmek için aradım Jeongguk-ah, bebeğimin uyuyup büyümesi ve güçlenmesi gerekiyor ya? Değil mi?''
Bir süredir, yani yaklaşık bir haftadır kendisini bebekleme oranını arttırmıştım ve bunu biraz da uğraşmak için yapıyordum. Sinirlenmiş ayaklarına yatarak dudağını büzerken kaşlarını çatarak kırıştırdığı alnına karşılık keyifle sırıtmaya başladım.
''Daha ne kadar büyüyeceğim acaba? Çabucak yaşlanmak ve çıtırlık eramı terk etmek istediğimi kim söyledi acaba size, çok sevgili hocam?''
Alınmış gibi konuşarak mızmız tavırlarını takındığında sözlerine karşılık kısa bir mırıldanma bırakmıştım, uykuluyken sahiden beni çok eğlendiriyordu.
''Açıkçası, bunu yakında gerçekleştireceğini düşünmüyorum güzelim.'' dedim tüm hâl, tavır ve çekiciliği gözlerim önünden geçerken. Dayanamıyormuş gibi derince bir iç çektim ardından. ''Demek çıtırlığını kaybetmek istemiyorsun, hm?''
Az önceki sırıtmamı yüzüne yerleştirerek beni dalıp gitmişçesine izlerken konuşmam onu sersemletmiş gibi görünüyordu. Bunu biliyordum çünkü uykulu sesime ayrı bir hayranlığa sahipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shameless
Fanfiction''Arsız, ha? Arsız olduğumu mu düşünüyorsunuz hocam?'' ''Bunun için başka bir ifade var mı? Öyleyse eğer beni aydınlatmanı çok isterim, ama...'' parmaklarıma dokunan eline karşılık vererek üstünkörü kavramış, dudaklarıma küstah bir gülümseme yerleş...