Dostlarım selam!
Ben geldim, gelmeye çalışıyorum daha doğrusu aslında hep buralardaydım güzel yorumlarınızı görüyordum ama dönemedim bir türlü.
Bazen hayatınızdaki her şey yolunda olsa bile kendinize vakit ayıracak bir iki satır karalayacak birkaç dakikanız bile olmaz. Çünkü her şey fazla yolundadır.. Stabilite hayatınızın her yerindedir.
Son zamanlarda yaptığım iş gereği ağır bir dil kullanımından uzaklaşıp, daha günlük hayata, daha basit cümlelere dönmeyi istediğimi, onları özlediğimi fark ettim. Bir saatte birkaç sayfadan fazla ilerlemeyen kitaplar makaleler beynimin içinde dönüp duruyorlardı çünkü. Bunu fark ettiğimde bölümü bitirmeye karar verdim.
Çok uzun bir bölüm olmadı. Bundan sonraki bölümlerde öyle uzun uzun olmayacak. Açıkçası bu kitabı her bölümü ortalama 2000 kelimeden oluşacak şekilde uzun tutmayı düşünüyorum. Günlük yaşama bir teneffüs arası gibi düşünün. Dediğim gibi bazen fazla betimleme, karmaşık cümleler, uzun yazılar her zaman iyi olacak diye bir şey yoktur. Bazen gerçekten hayatın gerçekliğinden uzaklaşmak hayatın kendisi için en iyi terapidir.
Bu kitapta bunun için var. Arada sıkılırsanız falan bu paragrafın altına gelin, anlatın. Dinleriz <3
Kısacası dostlarım, Sirius'un sövmeye devam edebilirsiniz. 'Hiç kusura bakmiycak kadın dayanışması.'
İyi okumalar. Beğenmeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.
..
Çürümeye başlayan ve yer yer delikleri olan, adeta tahta kuruları tarafından yenildiğini haykıran ahşap yemek masasından ellerini çekti yaşlı adam.
Köşedeki küçük tezgahtan bir kadeh ateş viskisi doldurdu. Titreyen ellerini görmezden gelmeye çalışarak masanın karşısında oturmaya devam eden cadıya döndü.
"Hiç değişmemişsin Minevera."
"Senin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim George." Derin bir nefes aldı. "Kısa ve öz anlat, konu nedir? Beni neden buraya çağırdın?"
"O iyi mi?"
"Neden merak ediyorsun? Bana acı vermeye çalışıyorsan başarılı olamıyorsun Hudson!"
..
Kasvetli bir cumartesiye uyanan Hogwarts, sislerin arasında kulelerini saklamış bir şekilde tüm heybetliyle yükseliyordu.
Hastane kanadı günün erken saatlerinde soğuk algınlığına yakalanan öğrencilerle çalkalanmaya başlamadan hemen önce madam yataklarda yatanları kontrol etmek için içeri girdiğinde el ele tutuşmuş uyuyan iki genci görüp duraksadı. Gülümseyecek gibi olsada toparlayarak ciddileşti.
"Mr Black! Ben size sadece beş dakika dememiş miydim? Ah uyanın hemen! Kalkın, kalkın! Gryffindor'dan 5 puan!"
Sirius gözlerini kırpıştırarak karşısında bağırıp duran kadına baktı. Saçlarını karıştırarak olduğu yerde doğruldu. "Hay merlinin götü-" nerde olduğunu fark ederek küfürünü yuttu.
"Madam-"
"Mr Black siz hala burada mısınız? Gryffindor'dan 5 puan daha mı kaybetmek istiyorsunuz gerçekten?"
Sirius gözlerini devirerek oturduğu sandalyeden doğruldu . Her yeri ağrıyordu.
Sirius'un doğrulduğunu gören Madam Pomffary söylenerek iksir şişelerini toplamaya döndü. "Gerçekten bu genç Black ve arkadaşlarındaki deli cesaretini anlamıyorum. Tüm şato gripten kırılırken sizinde kapma ihtimaliniz pekala çok yüksek. Bir grup hasta öğrencinin yanında ne.."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKAK GRYFFİNDOR [SİRİUS BLACK ]
Fanfiction*A serious(!) Sirius Black Story* Miara'nın kendisi dahil herkes, onun yanlışlıkla Gryffindor'a seçildiğine emindi. .. Yayınlanma Tarihi: 05.08.23